Yaşama Dokunan Siyasetle Örgütlenme Modeli (2)

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
İleri ve geri çoğu kapitalist devletlerin, insanlara verdikleri en büyük değer oy kullandırmak, seçme seçilme hakkı, ilkesiz, kültürsüz özgürlük ve insanlıktan uzak bireyselliği yüceltmek olmuştur.

                        
Dünyanın her toplumunda aldığı ücret ve yaptığı işin getirisini anormal düzeyde aşacak varlığa sahip olmak mafya, hırsızlık, rüşvet, dolandırıcılık, talan, çökme ve el koymanın dışında asla mümkün değildir. Çalışarak gerçek emeği ile zengin olan insan hiçbir toplumda görülmez. Tüm bu ikiyüzlü siyaset anlayışlarını ortadan kaldıracak modelin, “Yaşama Dokunan Siyasetle Örgütlenme Modelidir” diyoruz
 
Anadolu, Mezopotamya ve Orta Doğu toplumlarının büyük çoğunluğu, Orta Çağ’dan kalma dinsel temelli karmaşık siyasi kültürlerle, ömür boyu yaşanacağına inanmaya devam etmekte. Bunu yaratan etkenlerse, yerli üretimden uzak, ağırlıklı tüccarlığa dayanan ekonomi ve dinci feodalist aristokratların kutsal kabul edilmesidir. Devlet yönetimleri de dahil toplumun temel düşüncesini, metafizik kültürün belirleyici olduğu toplumlarda, her zaman emekçi sınıf ve burjuvazi niteliksizdir. Ticaret kapitalizmine dayanan ülkelerde proletarya niteliğini taşıyacak işçi sınıfının olmaması, sosyalist sınıfsal ideolojik örgütlenmeleri rahatlıkla işlevsizleştirebiliyor. Diğer olumsuzluksa bölgenin sosyalistleri, toplumların özgün yapılarına uygun teori geliştirmek yerine, Avrupa sınıf örgütlenmesine dayanan modelde ısrarlarıdır.
 
Avrupa proletaryasına göre oluşturulan sosyalist teorinin yanlış olduğu ifadesi bundan çıkarılmamalı. Ancak Anadolu, Mezopotamya, Orta Doğu, Asya, Afrika, Latin Amerika gibi toplumlarda yerli üretimin güdük olması, dışa bağımlılık, özentili kültürle yaşanması, kendi gerçekliliğini kaybedip doğru siyaseti geliştiremiyorlar. Böylece dünyayı geriden takip ederek yaşayan yoksulluktan bir türlü kurtulamamaktalar. Bölge ve kıta halklarının sosyalistleri bilime inanan insanlar olarak, kendilerini sorgulayıp özgünlüklerine uygun teoriyi geliştirebilirler. Özgün sosyalist örgütlenmenin genel çerçevesi şu şekilde ifade edilebilir.
 
Üçüncü ve ikinci dünya olarak adlandırılan ülkelerin emekçi sınıf ve kapitalist burjuva yapısını, her ne kadar tarım, ticaret, etnik, dini yapılar belirlese de bunlara devrimci yaklaşım stratejisiyle gidildiğinde, Marksist olmasalar dahi yurtsever, çağdaş, demokrat rahatlıkla olacaklardır. Birey ve toplumların; çağdaş, yurtsever, demokrat kültüre sahip olması demek, en azından emperyalizmin kendilerini nasıl sömürdüğünü anlayıp, emperyalizmin işini zorlaştıracaktır. Bugüne kadar çoğu toplumların geri kalması ve emperyalizme karşı doğru mücadele verememelerinin temel nedenleri, demokratik kültür ve yurtsever, demokrat burjuvaziye sahip olmadıkları içindir. Diyalektik evrimsel değişim ve dönüşümler, diğer alanlarda olduğu gibi sınıfların da nitelik kazanmasıyla mümkündür.
 
Örneğin birçok alanda ilk medeni yaşam Orta Doğu, Mezopotamya ve Anadolu’da başlamasına rağmen, bölge halklarının bugün dünyanın geri toplumlarını oluşturması sağ, dinci ve solcu siyasi düşüncelerin beceriksizliğidir. Özellikle bölge halklarının içinden çıkan çoğu sosyalist parti ve liderler, halk tabiriyle ifade edilen bıçak sırtı düz ve keskin bir mantığa dayanan kalıplarla siyaseti tarif edip yürütmektedirler. Buna kariyerist, duygusal, gelenekçilikte eklendiğinde, içinden çıkılmaz karmaşaya dönüşüyor. Halbuki siyaset doğası gereği, kiminle ne zaman, nereye kadar taktik veya kalıcı stratejilerle yürütülecek yaşam politikasıdır. Aynı zamanda teori ve ilkelerde zamana uygun değişimlerin yapılması şarttır. Bizdeki sol anlayışların çoğu değişimleri taviz vermek olarak görüp, sağcılar kadar muhafazakâr ve gelenekçidirler. Özetlenen sorunlar sosyalistler açısından en önemli tartışma konularıdır.
 
Sosyalist komün düşünce yapısına sahip örgüt ya da partiler, birlikte yaşadıkları toplum ve ülkelerin coğrafi, iklim, ekonomik, çevresel özelliklerine uygun teori geliştirip, nicel ve nitelik yapılarının nasıl şekilleneceği öngörüsüne sahip olmalıdırlar. İnsan her ne kadar düşünme yeteneğine sahip olsa da yeterli eğitim ve kültürden yoksunsa, içsel psikolojik duygu, güdü vb. egoları ağır basıp, yaşamı bu hayvani özellikleriyle şekillendirmektedirler. Duygusal, dinci, ırkçı, bölgeci, kariyerist düşünce ağırlıklı toplumlar, sürekli içe dönük siyaset yaparken, farklı halklarla ilişkileri yalnızca çakardan ibarettir. Gelişmiş toplumlarsa yalnızca çıkara değil, farklı kültürleri inceleyip, onların yararlı yönleriyle kendi kültürlerini sentezleyerek ilerlemektedirler. Sırf çıkar, kariyer, etnik, cinsiyetçi, dinsel, bölgeci, duygu, düşünceye dayanan kültürle yaşayan toplumlar, dünyanın nereye evrildiğini kavrayacak yetenek ve medeni cesaretten yoksundurlar. Bu kültürel konular kavranıp geliştirilmeden, hiçbir birey ve siyasi düşünce, toplumu doğru yönetemez.
 
Genel karakteristik nitelikleri belirtilen bölge toplumlarının gerçekliğini bilen çoğu sağ, sol, dinci siyasetler, iktidar olduklarında toplumu geliştirecek eğitim, kültür yerine, mevcut olanlarda yüzeysel revizyonlarla yetinirler. Esas amaçları iktidarlarını uzun yıllar sürdürme egosundan ibarettir. İnsanlık tarihiyle var olan bu siyasi körlük sağ, dinci siyasetler için sorun olarak görülmez. Fakat sosyalist düşünceler için siyasi körlük asla hafife alınacak bahaneler değildir. İfade edilen siyasal körlüğün ortadan kalkması ve çağın şartlarına uygun yaşamın var edilmesinin çözümü, “Yaşama Dokunan Siyasetle Örgütlenme Modelidir.”
 
Siyasetin bir bilim dalı olduğu, her bilim dalının temel ilkesi şüpheciliktir. Birey ve toplumlar, yönetimdeki siyasi erklerin yanlışa sapacağını, geçersiz politikalarda ısrar edeceğinden şüphelenmiyorsa, siyaseten bu en büyük körlüktür. Siyaset bilimine göre ana ve babamız da olsa şüpheyle bakıp yerel, ulusal çapta komün siyasal alternatifler geliştirmek tek çözümdür. Bu da “Yaşama Dokunan Siyasetle Örgütlenme Modeliyle” mümkündür. Ve çerçevesi şu şekildedir.
 
1-Dünya ülkelerinin uyguladığı siyasi yapılardan, yaşama dokunan siyasetin temel farklılığı yerel yönetimlerin dış ticaret, diplomasi, savunma gibi alanlar haricinde, ulusal yönetim gibi anayasal yetkiye sahip olmasıdır.
 
2-Bu siyasi ideolojik teoride; Yerel yönetimler ülkedeki farklı dil ve kültürlere çağdaş, demokratik, evrensel anayasasında yer verip, temel her türlü hakkı tanıması. Bunun diğer adı Demokratik Konfederalizmdir.
 
3-Bugüne kadar sosyalist yönetimlerin çoğu, merkezi otoriter belirleyicilikle hareket ettiklerinden, devlet kapitalizmi ve lider tapınmacılığını yaratmışlardır. Benzer hatalara düşülmemesi için yerel yönetimlerin, ulusal yapı kadar yetki ve özerkliğe sahip olmalıdır.
 
4-Yaşama Dokunan Siyasetle Örgütlenme Modelinde lider tapınmacılığı, din, devlet gibi gerici saplantıları ortadan kaldırmanın yolu çağdaş, bilimsel eğitim ve tüm araçların buna uygun şekilde düzenlenmesi.
 
5-Sosyalist olmak; ilkesel olarak kapitalizm ve emperyalizme karşıtlık olsa da ekonomik gelişmişlik, askeri güç, kültürel niteliğe sahip değilse, bunun fazla bir anlam taşımadığı bilinmelidir. Çözümü ise teorik ve askeri alanlarda demokrat, yurtsever, çağdaş burjuvazi ve toplum kültürü geliştirilerek aşılmalıdır.
 
6-Emek ve sermaye çelişkisine dayanan mücadelenin başarıya ulaşması öz güçle mümkün değilse, bölge ve uluslararası etkiler gözetilip, küresel müttefiklikler oluşturularak amaca ulaşılmalıdır.
 
7-Bugüne kadar çoğu ülkelerin uyguladığı merkezi yönetim, özerk, eyalet, federal, kanton gibi yapılardan farklı olarak, Yaşama Dokunan Siyasette yerel ve ulusal her hane halkının asgari düzeyde sosyal geçimiyle ilgilenen özerk bir kurumun oluşturulması. Bu kurumu Danıştay gibi hukuki yapının dışında, hiçbir siyasi otoritenin müdahale ve yönlendirme yetkisinin olamayacağı.
 
8-Yerel ve ulusal düzeyde hükümetlerin oluşturulmasında, ülke nüfusuna uygun oluşturulan barajı geçen her siyasi partinin, temsilci sayısına göre yönetimde yer alması, anayasal ilkeye bağlanır.
 
9-Ulusal ve yerel yönetimler birbirlerine maddi, askeri, sağlık ve eğitimde yardımcı olacakları yasal ilkelerle hareket etmeleri.
 
10-Yerel yönetimler; farklı inanç ve dinlere herhangi bir kamu yardımı yapamayacağı gibi, dinlerin toplumu yönetme, yönlendirme gibi siyasi amaçları kesinlikle yasak eder.
 
11-Yerel yönetimler ihtiyaç duyduğu kadar nitelikli insanı eğitme, teknik araçları üretme yetkisine sahip olmalı. Yeterli olunmadığı durumlarda ulusal otoriteden destek alabilmesi.
 
12-İnsanın temel yaşam hakkı olan sağlık, eğitim, konut dokunulmazlığı ve piyasa ürünlerinden eşit şekilde yararlanması için, hiçbir farklılık gözetilmeden herkesin her alanda eşit olduğu anayasada belirtilmesi. Her alanda sınırsız serbestlik ve keyfiliğin özgürlük olmadığı, gerçek özgürlüklerin bir sınırı olduğu kültürün topluma verilmesi.
 
Çerçevesi belirlenen yaşama dokunan komün sisteme benzer federal, kanton, eyalet ve özerkliklerin, yüz yılardır Batılı ülkelerde uygulandığı halde, her şeyin adaletli olduğu anlamına gelmemektedir. Çoğu Batılı burjuva devletlerinde zenginlerin sahip oldukları olanaklar, kendi ülkelerinin yaşam standartlarına göre, orta ve alt sınıftakilerden astronomik derecede yüksektir. Bu uçurumların görüldüğü noktalarsa; serbest piyasa modeliyle zengin ve sabit gelirlilere ayrı hitap eden fiyatlandırma. Ücretliler, emekliler, vasıfsız çalışanlar, işini kaybedip yaşı ve mesleği gereği iyi bir ücret alacağı işi bulamayanlar, Avrupalı ülkelerdeki zenginlere göre çok daha düşük seviyede yaşamaktadırlar.
 
İleri ve geri çoğu kapitalist devletlerin, insanlara verdikleri en büyük değer oy kullandırmak, seçme seçilme hakkı, ilkesiz, kültürsüz özgürlük ve insanlıktan uzak bireyselliği yüceltmek olmuştur. Dünyanın her toplumunda aldığı ücret ve yaptığı işin getirisini anormal düzeyde aşacak varlığa sahip olmak mafya, hırsızlık, rüşvet, dolandırıcılık, talan, çökme ve el koymanın dışında asla mümkün değildir. Çalışarak gerçek emeği ile zengin olan insan hiçbir toplumda görülmez. Tüm bu ikiyüzlü siyaset anlayışlarını ortadan kaldıracak modelin, “Yaşama Dokunan Siyasetle Örgütlenme Modelidir” diyoruz. Çünkü gönüllü veya resmi görev alan her yetkili personel, yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayacak insani gelirin dışında, ihtiyacı olmayan varlığa asla sahip olmayacaktır. Halkıyla birlikte aynı imkânlarla ortak üretip ortak tüketim kültürü, en büyük ahlaki siyasettir. Bunu da “Yaşama Dokunan Siyasetle Örgütlenme Modelinden başka bir siyasi düşüncenin gerçekleştirmesi mümkün değildir.
Kaynaklar:
1-Frederic Engels- Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni. Sol Yay.
2-R. G. Peffer-Marksizm Ahlak ve Toplumsal Adalet. Ayrıntı Yay.
3-Alaaddin Şenel-Siyasal Düşünceler  Tarihi. Bilim ve Sanat Yay.
4-Abdullah Öcalan-Sosyalizmde Israr İnsan  Olmakta Isrardır.
5-Noam Chomsky–Güç ve İdeoloji Üzerine. Best Yayınları
6-Yoal Noah Harari–Sapiens.  Kolektif yayınları.
7-Robert Ezra Park–İnsanın Doğası. Pinhan Yayıncılık.
8-Alfred Adler–İnsanın Doğası. Payel Yayınları.
9-David Egleman-Domingo Yayınları.
10-Wilhelm Riech–İnsanın Doğadaki Yeri. Payel yayınları.
11-Şeyla Benhabib–Marksizm Evrensellik ve Birey. Ayrıntı yayınları.
12-Charles Keit Maisels-Uygarlığın Doğuşu. İmge Yay.
13Yalçın Küçük- Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çöküşü. Tekin Yay.
14-İsmet Arkın- Politik Ekonomi. 2 Cilt. İnter Yay.
15-Karl Marks- Kapital. 3 Cilt. Sol Yay.
16-SSCB Enstitüsü Bilimler Akademisi-Politik Ekonomi. 2 Cilt. İnter Yay.
17-J. Kauczyinski-İşçi Sınıfı Tarihi. Sosyal Yay.
18- A. Abendroht-Avrupa İşçi Hareketleri Tarihi. Sosyal Yay.
19-Levis Mumford-Tarih Boyunca Kent. Ayrıntı Yay.
20-Agnes Heller-Bir Ahlak  Kuramı. Ayrıntı Yay.
21-Eugéne Enruquez-Sürüden  Devlete- Ayrıntı yay.
22-Richart Senett-Kamusal İnsanın Çöküşü. Ayrıntı Yay.
23-Doç. Dr. Hüseyin Özgür,  Doç. Dr. Murat Okçu. Dünyada Yerel Yönetimler. Üniversite Ders Kitabı.
24-Jugen Habermas-Kamusallığın Yapısal Dönüşümü. Üniversite Ders Kitabı.
25-İsviçre Hükümet Modeli ve Yönetim Şekli. Almanca Wikipedi.
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...