Rusya ve ABD (NATO) Çekişmesinin Kurbanı Devletler Ne Kadar Bağımsız?

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Yazının icadından bu zamana kadar, kendini güçlü gören krallık, imparatorluk ve devletler...

  
her türlü hileyi kullanıp diğerlerine savaş açarak, egemenliği altına almaktan hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir. 
Ve günümüzde hem daha teknik, modern araçlarla hem de sözde gelişmiş düşünceyle, akıl almayacak canavarlıklarla insanlık yok edilmeye devam ediyor. Dünyanın her tarafında insanlık dışı politikalar sürerken insanlıktan, haktan, hukuktan, eşitlikten bahsedenler, ortak değerler bütünü insanlık çatısı altında neden birleşemiyorlar? Haksızlıklara karşı olanlar birleşemiyorsa ya samimiyetsizliğinden ya da insan karakteriyle ilgili, derin bilgisizlik söz konusudur. Akıl yeteneğini doğru kullanan birey ve toplumlar, istedikleri zaman birleşerek zalimleri rahatlıkla durdurabilirler. Böylece olumsuzluklar tamamen bitirilemese dahi, minimalize etmek her zaman mümkündür. Bunun yolu da evrensel insanlık kriterlerini herkesin ölçü almasından geçiyor
 
Dünya siyaset arenasında, emperyalistlerle iş birliği yapan ayak takımı devletleri değerlendirdiğimizde, güvenlik şemsiyesi olduğuna inandıkları NATO içerisinde yer alarak hareket eden devletler, en büyük suçludur. Çünkü yayılmacı ideolojik düşünceye sahip emperyalistlerle denge kurmadan ortaklık, akıl sağlıklarında sorun var demektir. Özellikle Türkiye, Doğu Avrupa vb. ülkeler, iç sorunlarını çözmeden ve ekonomik, askeri gücünü oluşturmadan NATO’ya üye olmaları, her türlü kendilerini kullandırmaktır. Emperyal mantıkla oluşturulan tüm yapılarda, gücünüze göre söz hakkınız olur. Askeri, teknolojik ve ekonomik gücü olmayanların, NATO içerisinde yer almaları veya almak istemeleri, bunu oluşturanların kö….liğini yapmaktır. Bugün Ukrayna’nın geldiği nokta tam da burasıdır. Rusya ve Ukrayna’nın derin kültürel, coğrafi, ekonomik bağına rağmen, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmak istemesi, emperyalistleri topraklarına sokarak tarihine, kültürüne ihanet ettirmektir.
 
Ne yazık ki dünya toplumlarının %90’ı, insanlık ve özgürlük kriterlerini ya kendi basit egoist çıkarlarına göre değerlendiriyor ya da hiçbir şekilde önemsemiyor. Bu yüzden sürekli insanlık ayaklar altına alındığı halde, hâlâ herkesin insanlıktan bahsetmesi çok yüzlülük değil midir? Konunun siyasal ve tarihsel noktasına kısaca değindikten sonra, küresel güçlerin bilinçli olarak yarattığı güncel savaş krizine baktığımızda, adeta tarih her zaman ki gibi yeniden tekerrür ediyor. Krizler ve haksızlıklar hız kesmeden devam ederken, her türlü haksızlıklara karşı olup, dünya emekçilerinin birlik, kurtuluş felsefesini yapan solun sesinin çıkmaması ise, bizleri daha derinden düşündürmeye devam ediyor.
 
Ukrayna üzerinden, Rusya ve emperyalistler arasında savaş çanlarının çalmasında suçlunun, kesinlikle Rusya olmadığını aşağı yukarı herkes biliyor. Baştan ifade etmek gerekirse en büyük suçlu Amerika Birleşik Devleti (ABD) ve NATO’dur. İkinci suçlu Ukrayna’dır. Rusya’nın hiç mi suçu yoktur? Şeklinde sorulacak olursa, şu cevap herhalde tatmin edici olacaktır. Geçmişte Rusya’da emperyalist hükümranlık anlayışına sahip bir imparatorluktu. Birinci Dünya Savaşı’nın yaratmış olduğu boşluktan, Rus sosyalistler faydalanarak 1917 Ekim devrimiyle sosyalist sisteme geçip, emperyal anlayıştan kısmi şekilde de olsa vazgeçmiştir. Batılı emperyalistler ise hiçbir zaman yerinde rahat durmayıp, sürekli bir yerlere hâkim olma egoizmiyle hareket ettiklerinden, 1940’ta İkinci Dünya Savaşı’nı çıkaranlar yine emperyalistlerdi. İkinci Dünya Savaşı’ndan Sovyetler Birliği’nin zaferle çıkmasıyla, doğal olarak iki kutuplu bir dünya şekillendi. Bu kutupların örgütlü adı VARŞOVA PAKTI ve NATO’dur.
 
Bunlardan kim haklı haksız tartışmasına uzunca girmeden günümüz krizine baktığımızda, eski anlayışın değişmediğini anlıyoruz. O tarihlerde NATO ve VARŞOVA PAKTI şeklinde devam eden iki kutuplu dünya sistemi, 1990 yılında VARŞOVA PAKTI’NIN kendisini fes etmesiyle, tek kutuplu bir dünya yaşamına geçilmiş olundu. Bundan en çok mutlu olanlar, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte hareket eden ülkelerdi. Ve hepsi birlikte olunca sayısal açıdan azımsanmayacak askeri güce sahiptiler.
 
Sovyetler Birliği’nin dağılmasını en büyük fırsat gören Amerika ve İngiltere başta olmak üzere Batılıların hepsi, koro şeklinde sözde demokrasi, özgürlük adıyla Doğu Avrupa, Asya, Orta Doğu ve Afrika’ya yayılarak çatışma, kaos, savaş yaratmak en büyük marifetleri oldu. NATO ile birlikte kaoslara katkı sağlayan maşa durumundaki ülkelerden Türkiye, Polonya, Romanya, Slovenya ve Ukrayna gibi onlarca devlet en çok suçludur. Ukrayna henüz NATO’ya üye olmadığı halde, NATO ile birlikte hareket etmesi, nasıl bir uçuruma sürüklendiğini savaşın sonunda anlayacaktır.  Savaş çıkması durumunda, emperyalistlerin örgütü NATO’nun ya sonu olacak ya da ebedi hükümranlığa giden yolu açılacaktır. 
 
Amerika ve Avrupa’nın bu yayılmacı çirkef demokrasi siyasetinin esas amacı, Rusya ve Çin’i yok etmek olduğunu herkes biliyor. Rusya her zaman dünya siyasetine damgasını vuran bir ülke olarak, geçiş dönemini atlatıp yeniden kendine güvenen ülke pozisyonuna gelmiş bulunuyor. Çin’in de aynı konuma gelip Rusya ile birlikte hareket etmesi, Batılı Emperyalistleri adeta çıldırtıyor. Böylece artık tek kutuplu dünyanın sonu da netleşmiş oldu. Emperyalistlerin demokrasi ve özgürlükte samimiyetsizliğini bilen Çin ve Rusya, birçok alanda anlaşmalar yaparak, emperyalistlerin oyunlarını ciddi şekilde bozmaya devam ediyorlar.
 
Emperyalist yayılmacılar yüzyıllardır istedikleri yerlerde savaş çıkarıp, ağır darbe almadan yerlerinde rahat durmamışlardır. İşte gelinen noktada Amerika ve NATO üyesi yayılmacılar, en büyük hayalleri Rusya’yı bitirmek olduğundan, Ukrayna vb. kullanarak amaçlarına ulaşmayı düşünüyorlar. Fakat Batılı emperyalistler, Rusya ve Ukrayna’nın tarihsel, kültürel, coğrafi, askeri, teknolojik birçok ortak değer birliğinin olduğunu, egoları yüzünden görmek istemiyorlar. Ukrayna’nın, Rusya’dan kopması kolayca gerçekleşecek bir durum değildir. Bu gerçekliğin farkında olan Almanya, Fransa, Hırvatistan ve Macaristan gibi ülkelerin, NATO içindeki muhalif duruşlarından anlıyoruz. NATO’nun öncü aktörlerinden bazılarının savaşa istekli olmamalarının en büyük sebebi Rusya, Çin ve Kuzey Kore’nin küçümsenmeyecek askeri güce sahip olmalarıdır. Aynı zamanda Avrupa’nın doğalgaz başta olmak üzere enerji kaynağını Rusya’dan temin etmesi, emperyalistlerin birlikteliğini ciddi şekilde engellemektedir. 
 
Tüm bu gerçeklere rağmen savaş çıkarsa en büyük zararı Ukrayna görecektir.  Ve Rusya ne pahasına olursa olsun NATO’nun burnunun dibine gelmesine hiçbir şekilde fırsat vermeyecektir. Belki de bu savaş NATO’nun bitişi olacak. Amerika ve ortakları yayılmacılığı tek varoluş politikası görüp, Ukrayna’yı maşa şeklinde kullanmaları, belki Ukrayna yönetimi açısından onur kırıcı görülmeyebilir. Fakat Rusya için asla böyle bir anlayış söz konusu dahi edilemez. Rusya devlet yönetiminin kendi içinde birtakım olumsuzlukları olsa dahi, Amerika’nın çok yüzlülüğünden kat kat üstündür. Amerika’nın gerek dışta gerekse kendi içindeki haksızlık ve yolsuzlukları ayyuka çıkan bir devlettir. Amerika ve Avrupa’nın emperyalist yayılmacılığına karşı, Rusya’nın sürekli dik ve dirençli duruşu, dünya politikasında önemini her zaman yükseltiyor.
 
Dünyada ve birçok bölgede son gelişmeler bunlar iken, dünyanın komünistleri, demokratları, hümanistleri neredeler? Dünya ezilenlerini koruyup kurtaracak enternasyonalist bir ordu ya da bölgesel güçte devletler oluşturamamalarının sebebini, acaba nasıl açıklamaktadırlar? Sosyalistler bu sessizliğin gerçek nedenlerini dünya kamuoyuyla paylaşmaları gerekiyor. Her solcuyum diyenin bir köşeden kısık bir ses tonuyla, etkisi çoktan geçmiş argümanlarla kendi kafasına göre bir şeyler ifade etmesi, sosyalistlerin varlığını göstermiyor. Sosyalistler her olumsuzlukların sonucunu açık yüreklikle kabul edecekleri bir felsefeye sahipken, dünyanın somut şartlarına uygun yeni sınıf teorisi geliştirmeleri gerektiğini de unutmamalılar.          
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...