Derya Avşar

Derya Avşar kullanıcısının resmi
Kullanıcı Adı: 
Derya Avşar
Hakkınızda: 

ÖZ GEÇMİŞ İnsan ne zaman kimlik bilgileri olmadan kendilerini tanıtabilirlerse, işte o zaman özgür bir kimliğe kavuşurlar. Herkes kendisini kimlik bilgileriyle tanıtır, oysa insan, kimlik bilgileri olmadan da tanıtabilir kendisini. Örneğin; insan olma vasfıyla, duruşuyla, davranışıyla, karakteri ve kişiliğiyle de bir kimlik oluşturabilir... Mevki, makam sahibi, nitelikli olmak bir yana, bende beni tanımıyorum aslında! Hiç olmak istiyorum mesela. Hiç olmadan var olunmaz çünkü. Var olmak için hiç olmak gerekir hiç olma yolunda ilerliyorum. Umarım kendimi bulabilirim... Kimliğime gelince; aslında kimliğe takılı kaldığımız sürece birbirimizi sorgulamaktan kurtulamayacağız. Yine de geçmişten bugüne süre gelen ve gelenekleştirilen, dayatılan kimlik bilgilerime kısaca değineyim. Engelli ve insan hakları aktivisti, 1978 Ardahan doğumluyum. Bekâr ama altı çocuk sahibiyim. Kitaplarım benim çocuklarıdır. Beraber yolla çıktığım en büyük gücüm olan kalemime sarılarak yürüdüm. Her zorluğu yenmenin tek iksiri yazmaktı. Aynı zamanda sanat, edebiyat aşkıydı. Üretmek, okumak ve başarıydı. Ardı ardına yayımlanan kitaplarım; İlk göz ağrım Sevdam Üşüyor (Şiir) / Düşen Öte (şiir) / Yalnızlığın Deryası (Şiir) / Kırlangıç / (Deneme) / Şehriban (Hikaye) / Hüznün Yüzü (Şiir) sırasına göre okuyucusuyla buluştu. Kas hastasıyım. 2006 yılında elime aldığım kalemimi hiç bırakmadım. Birçok dergi ve gazete de makale ve şiirlerim yayımlandı. Hala yerel birçok gazete de köşe yazmaya devam ediyorum. Hayatta ürettiğimiz sürece var oluruz. Bende, hayatımı boş ve anlamsız geçirmemek için, sürekli üretme yolunda yürümeye gayret ettim. Çeşitli bir çok kursa giderek bilgi birikimimi arttırdım. Yaklaşık 15 yıldır tekerlekli sandalyem ile arkadaşız. Bir avuç insan seliyiz. Kategorize edilmişiz; Din / Dil / Irk/ kavramlarıyla ayrıştırılmış, bölüştürülmüşüz. Oysa kim nasıl mutluysa o rengi giyinse üstüne, işte o zaman gerçek kimliklerimize kavuşuruz özgürce... Matruşka suratlı değilim. Netim, samimiyim, hümanistim. Yüzümde maske taşımadım. Boya ile güzellik aşırmadım. Düşlerimi hayallerimle boyadım. Dün neysem, bugünde oyum. Tüm sancılarım çocukların gebe kaldığı acılardı. Çığlıkları hiç susmadı...

Geçmiş

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...