Tarihsel Gerçeklerden Uzak Siyasi Düşüncelerin Geldiği Nokta

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Sosyolojik, ekonomik, askeri, kültürel, tarih ve eğitim gibi alanların niteliği, en ince ayrıntısına kadar analiz edilmeden, iktidar uğruna her konuda ideolojik hareket etmek siyasi körlüktür. Başta kendi öz kültürünün bilincinde olmayan birey ve toplumlar, dünyadaki gelişmelerin ne ifade ettiğini asla anlayamazlar. Bu yüzden tarih dersleri ve bilgisinin önemi büyüktür.

 
Sağcı, dinci, solcu, liberal tüm düşünceden olanlar, Türkiye tarihiyle ilgili şu gerçekleri kabul etmeden, asla geleceği demokratik şekilde biçimlendiremezler. Bugüne kadar ifade edildiği gibi cumhuriyet, Anadolu halklarının kendi öz bilgi ve gücüne dayanan örgütlü mücadele sonucunda var olmuş bir devlet değildir. Eskiden beri Anadolu’da yerleşik olarak yaşayan halkların varlığı ve kültürü inkâr edilerek, Türklerin gerçekliğine dahi uymayan İslami suni bir devlet ve toplum oluşturuldu. Bu da yine emperyalistlerin teorilerine dayanan bir kurmacaydı.
 
Örneğin 1919’dan 1923’e kadarki dönemle ilgili, aslı astarı olmayan o kadar yalancı kahramanlık hikayeleri anlatıldı ki, zavallı halk bunların hepsinin harfiyen doğru olduğuna inandırıldı. Çünkü Osmanlı toplumu cahil bırakmıştı. Osmanlı’nın son dönemlerine kadar toplumun okur yazar oranı %5 idi. Bunların çoğunluğu da Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani ve Balkan kökenli halklardan oluşuyordu. Bilindiği gibi 1918’de Osmanlı’nın yerle bir olmasıyla, kıytırık askeri, siyasi ve ekonomik yapı tamamen yok olmuştur. Diğer taraftan emperyalistler çıkarları gereği, Osmanlı artıklarına her türlü desteği verip, cumhuriyet adıyla kendilerine göre yeni bir sömürge yapı oluşturdular. Devlete egemen kılınanlar utanmadan, sıkılmadan bunu kendi güçleriyle yapmış gibi yalancı Kurtuluş Savaşı, kahramanlık, yiğitlik, yenilikçilik, sözde laik çağdaşlık şovenizm ile bugünlere geldiler. Şayet aynı yalancı masalsı şovenizmle devam edilirse, bir yüzyıl daha her türlü çatışmalı yalancı yaşama kulaç açmaktır.
 
Cumhuriyetin kuruluş gerçekliği ile ilgili Anadolu halkları hiçbir konuda, sağ ve sol siyasetçiler tarafından doğru bilgilendirilmedi. Devleti yöneten resmi ideoloji, Anadolu’da yaşayan halkların geçmişleri hakkında doğru, gerçekçi, bilimsel en ufak bilgiyi öğretmediler. Sürekli İslam, etnik ırkçı ve sahte laik şovenizm en büyük kültürel değer olarak dayatıldı halka. Bu yüzden Anadolu halkları kendi tarih ve kültürleri hakkında doğru bilgi sahibi olamadıklarından, devleti yöneten siyasetçileri gerçek demokratik siyasi politik sorumluluğa sevk edemediler. Hatta toplumun büyük çoğunluğu İslam ve ırkçı masallarla avunup mutluluk rolleri yapmaları, yönetici ve siyasetçileri daha da kişiliksizliğe sürükledi. Bu nedenledir ki, yüzyılını doldurmak üzere olan cumhuriyette, insanca yaşam bir türlü gerçekleşmedi.
 
Anadolu’da bir yüzyıl böyle geçerken, ülke büyük bir kaos, karmaşa ve yıkımın eşiğine gelmiş bulunuyor. Sağ ve dinci anlayışlar kaos, karmaşa ve yıkımı, kendi aralarındaki iktidar, koltuk, kariyer anlaşmazlığı ve dış güçlerin oyunu şeklinde gösterip, büyük sorun yokmuş gibi hareket ediyorlar. Yine de sistemin esas hegomonları mevcut yapının daha fazla ileriye gitmeyeceğini bildiklerinden, kıyısından köşesinden revize ederek yüzyıl daha ömrünü uzatmayı düşünmekteler. Mevcut statüden yana olanların bu cahillik, bilgisizlik ve art niyetlilikleri sürpriz değil. İslami ırkçı siyasette durum ifade edildiği şekildeyken, asıl sorgulanması gerekenler demokratik çağdaş yaşamı isteyen sol, sosyalist ve demokratlardır. Çünkü dağınık, bölük pörçük herkes bir köşeden ahkam keserken, Anadolu halklarının tarihsel nitelikleriyle ilgili ciddi hiçbir bilgiye sahip olmadan, sırf ideolojik bağlılıkla her sorunu çözeceklerine inanmaya devam etmektedirler.
 
İstisna sol siyasi yapı ve bireylerin dışında, cumhuriyetin suni, yapay bilgi ve yalancı hikâyelerle, emperyalistler tarafından kurulduğu gerçekliğini, doğru düzgün bilince çıkarmış siyasi yapı ve halk çoğunluğu bulunmuyor. Anadolu’da tarihsel, kültürel gerçeklerin üzerini sağcılardan çok, bazı sol geçinenler daha fazla kapatmaya çalışmaktalar. Gelinen noktada yalnızca basın ve sosyal medya üzerinden bilinen ideolojik argümanlarda ısrar edilerek, bir şeyler yapıldığına inanmak derin soru işaretlerini barındırıyor. Siyasal açıdan hazırlıksız, örgütsüz olanlar halkı ve kendilerini oyalayıp avutmamalıdırlar. Ya gerçekten her türlü zorluğa rağmen tüm tarihsel gerçekler açığa çıkarılarak ona göre birlik ve örgütlenme gerçekleştirilmeli, ya da bu iş bizim boyumuzu aşıyor deyip, herkes kendi köşesinde sadece kültürel aktivitelerini sürdürmeli.
 
Kendi içinde, halkla ve çevresindeki en yakın muhalif yapılarla birlik sağlamamanın gerçek nedeni, tarihsel, kültürel gerçek bilgilerden uzaklığın bir sonucudur. Bunun temelinde büyük küçük kariyer hastalığı, tarihsel körlük, ideolojik tapınmacılık gibi nedenler yatıyor. Soldaki bu anlayış sağcıların yaptığından daha ağır bir darbedir toplumun geleceğine. Türkiye siyasi olarak gelmiş olduğu aşamada çok ciddi, derin yıkımlara gebedir. Bunun altından kalkmak için tüm demokrat yapılar çekincesiz, amasız birlik kurmak zorundalar. Gün reklam, şov ve kendini herkesten üstün görme günü değildir.
 
Askeri ve ekonomik olarak dünyanın en güçlü devletleri dahi, çevresinde anlaşabildiği her farklı ülkeyle her türlü iş birliği yapmadan, gelişecek tehlikeleri bertaraf edemeyeceğinin bilinciyle hareket etmektedirler. Türkiye’deki sol, Alevi ve Kürtler konumlarına bakmadan, dağ gibi birikmiş sorunları sadece kendi ideolojik teori ve güçleriyle çözeceklerine inanmaları, dini tapınmacılığın sol versiyonudur. Nitelikli kültürel gelişime sahip olunmadığından, demokratik birlik kurmayı taviz ya da kitle kuyrukçuluğu şeklinde değerlendirilerek, bilinçli bir set çekmedir bu. Sol, Alevi ve Kürtlerdeki ideolojik tapınmacı anlayış kırılmadıkça, bırakalım demokrasinin yerleşmesini, adından bile bahsetmek her geçen gün zorlaşıyor. Bu yüzden tarihsel gerçekler gün yüzüne çıkarılıp halkla tartışılmadan, asla doğru bir siyasi felsefe ve demokratik pratiğe kimse sahip olamaz. Sonuç olarak gerici oligarşik yapıların uygun gördüğü kırıntılarla yetinilmekten, bir an evvel vaz geçilmelidir. Faşizme ve gericiliğe karşı sözü olanların, artık bu rehavetten kurtulmaları gerekiyor. 
 
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...