Necmettin Yalçınkaya ağ günlüğü

Kına Gecesi/ Sait Almış

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Aylardan Ekim olmalıydı.
 
Üç gün, iki gece sürecek olan düğünün ikinci gecesindeydik. Kına gecesiydi. Kadınlar ve genç kızlar evlerinden getirdikleri minderleri saz ekibinin etrafına serip oturmuşlardı. Saz ekibinin önünde yuvarlak bir alan, oynamak için boş bırakılmıştı. Bizim köyde kına gecesine sadece kadınlar değil, köyün genç erkekleri de katılırdı. Genç erkekler avlunun ayrı bir köşesinde, fırında yakmak için yeni kesilmiş çalı yığının üzerine oturmuşlardı. Yerinde duramıyor, zıplayıp duruyorlardı.
 

Kömür Gözler/ Sait Almış

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Tatlı bir sonbahar serinliği var havada.
Yemek vakti değil henüz. İkindi ezanı biraz önce okundu. Yemek için gelmiyorum zaten buraya. Bu dingin atmosferde okumayı, yazmayı seviyorum. Mekân sahibi arkadaşım. Garsonlarla da ahbap oldum.
Önümde bilgisayarım, bir kadeh şarap ve yanında bir tabak kuru üzüm var. Yazmaya çalışıyorum. Tek sorunum masamın üzerine düşen, kokusuna doyamadığım iğdeler. Elime alıp kokluyorum. Doyamıyorum. Kıyıyorum birkaç tanesine, parmaklarımın arasında eziyorum. Sırf bu koku yüzünden, azalan koku duyusunu tamamen kaybetmekten korkuyorum.

Sürgün Romanı hakkında

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Şiir yazar, öykü yazar, roman yazar, makale de…

Mehmet Söğüt, Arıcı İbrahim Gezer ve ailesinin yaşadığı, başından geçen olayları romanlaştırmış. İbrahim Gezer’in “Arıcı” isimli bir belgeseli yapıldı ve birçok Avrupa ülkesinde ödüller kazandı. Sevgili Mehmet kendine bir misyon biçerek, Gezer ailesinin yaşamını, çektiği sıkıntılarını herkesin bilmesini istemiş. Çok da iyi etmiş.

Buca Cezaevi

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

"şuradan bir pide ya da lah­macun yaptıralım. Siz de yiyin."
"Hayır, olmaz" diyor, yanımızda oturan.
"Aslında fena da olmazdı" diyor arabayı kullanan. "Komü­nistlerin çayı da içilir, yemeği de yenir" deyip pis pis sırıtıyor.
"Söz, siz tahliye olun pideler benden" diyor yanımızda otu­ran, "tahliye olabilirseniz şayet."
Başlıyor kıkır kıkır gülmeye.
İçimden küfrediyorum.

Kömürcü

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Kamyonetin sürücüsü bizi kapı önüne sıralanmış, kalabalık bir hâlde görünce az ilerdeki sokağa sapmaktan vazgeçip geri geri geldi, durdu sessizce. Camdan başını yana uzatıp gülümsedi. “Kıymet Abla” dedi anneme, “çok güzel odunumuz, kömürümüz var. Hem fiyatları uygun hem de altı taksitle”
Annem fiyatını sordu. Aldığı yanıt karşısında: “Fiyatı uygunmuş” dedi.
Kamyonetin sürücüsü: “İsterseniz sizi kömür deposuna götürebilirim” dedi.

Kerim Kardeşime

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

“Alo,” dedim.
“Tanıdın mı, ben Kerim Doğan” dedi.
“Tanımam mı kardeşimi?” dedim.
En son bundan on beş yıl önce Mehtap Mahallesi'nde Kahveler Durağı’nda karşılaşmıştık. Ayaküstü havadan sudan şeyler konuştuk ve geçen zaman içinde ben Almanya’ya oradan da İsviçre’ye geçtim. Onunla bir daha görüşemedik.
“Abin Neco'dan aldım numaranı,” dedi, “hafta sonu size gelmek istiyorum. Müsaitseniz?”
Konuşurken yanımda olan eşim telefonu kaptı elimden.
“Çok memnun oluruz Kerim,” dedi. “İstediğin bir yemek var mı?” diye sordu

Yeşil Zeytin

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

“Söyle Suzan Abla” dedi dernekten bir arkadaş. “Yapabileceğimiz bir şey varsa, neden yardım etmeyelim” dedi bir başka arkadaş.
“Salonumun badana zamanı geldi.” dedi, sargılı elini gösterdi. “Ben yapamıyorum, oğlum da burada değil… Ya bana bir boyacı bulun ya da siz kendiniz yapın”
“Suzi Suzi “ dedi annem, “gençler hallederler, meraklanma yardımcı olurlar ”
“Peki, boya badana yapabilirler mi?”
Annem kahkaha attı. “Hele sorduğun soruya bak!” dedi. “Duvarları yazan kim? Bunlar. Ellerinden fırçaları hiç eksik olmuyor ki. Suzi Suzi, antrenmanlı bu çocuklar…”

Gel de İzmir olalım

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Yanımda sen
Bakmalıydık surlardan
Mavisine denizin
Şöyle bir süzülmeliydik gönlümüze
Bir martı sessizliğinde
Avımız balık değil
Mutluluk…
Birlikte kulaç atmalıydık
Sevgi denizimize…
Asılı kalsın düşlerimiz
Bir akasya dalına
Ayak izlerimiz buluşsun istiyorum
Şirinyer kaldırımlarında…
Bu gece
Bir çocuk gibi
İçlenip içlenip ağlamak istiyorum
Senin yokluğuna…
Mendillerden bentler yapmaktan yoruldum artık
Gözyaşlarıma…
Yüzümden çıkarıp atmak istiyorum
Üzüntü maskesini

Mazlum Yoldaşın Ardından

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

 
Taklit yeteneği çok iyiydi. Gırgır ve şamatayı sever öykündüğü yoldaşlarını bire bir taklit ederken dernektekileri gülmekten kırar geçirirdi.
Çalışkandı; tam bir görev adamıydı. “Teoriden anlamam, ben pratik adamıyım!” derdi. Kızdı mı hemen parlardı, ama çabuk da sönerdi.
Bir gün dernek basıldı. Gözaltına alındı, sorgusundan sonra da tutuklandı. Buca Cezaevi’nde mahpus yattı. Çıktıktan sonra birkaç yoldaşıyla birlikte Meriç’ten Yunanistan’a geçmiş, oradan da Lavrion Kampı’na…  

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
RSS - Necmettin Yalçınkaya ağ günlüğü beslemesine abone olun.