Kurtlar kuyrukları omuzda, itler apış arasında gezermiş. İtlerin sesi çıkmazken, kurtların uluması dağları inletirmiş.
''Ceddimiz kurt neslimiz kurt / Hep kahraman Kurt milleti''
İtler, kurtları kin ve nefretle dinler, derin derin iç çekerlermiş. Yılları aylar, ayları günler kovalamış. İtler çoğaldıkça çoğalmış. Dağlara,vadilere sığmaz olmuşlar. İtlerin padişahı tekmil itlere haber salmış. ''Tez elde toplanıla!''
İtler bir bir gelmeye başlamışlar. Mehtaplı bir geceymiş. İtlerin padişahı, yüksekçe bir dağda, koca bir ayın altında var gücüyle ulumuş. Tekmil itler ulumuş.
-Ey it soyu, şu kutsal ayın altında yemin ederim ki, öcünüzü alacağım. Kurtların saltanatına son vereceğim. Biz dağlarda, aç, sefil, perişanken, onlar şehirde keyif çatsınlar ha! Olacak şey mi? Biz ki, 700 sene tekmil cihana hükmetmiş bir soyuz. Siz bu kurtları bilmezsiniz, Kaf Dağı'ndaki arslanların padişahıyla işbirliği yapacak kadar hainler. Hepsi mason, hepsi ajan, hepsi vatan haini. Kurtlara ölüm!
-Kurtlara ölüm!
İtlerin birleştiği haberi kısa zamanda yayılmış. Bir korkudur almış kurtları. Kimisi ''Saldırıp hepsini bitirelim!'' derken, kimisi de ''Efendim, itler aç, haksız da sayılmazlar, lider takımlarını aramıza alır, bazı imkanlar sunarsak çok sürmez değişirler.'' demiş. Kurt Ulusal Konseyi'ni yöneten general, boz tüylerini kaşımış, kuyruğunu oynatmış, ''Haklısın'' demiş.
Kurt Meclisi toplanmış, bir dizi karar almış:
1. Kutsal bayrağımızdaki yıldızın yanına bir de ay eklenecek.
2. İtler de parti kurabilirler.
3. Sınırlı sayıda it, kurtların gözetimi altında çalışabilir.
4. Çalışma izni alacak itlerin kurtlara benziyor olmaları şart.
5. Onların dışındakiler, özel bir durum olmadıkça şehre giremezler.
Haberi alan itler, sabaha kadar eğlenmişler. İtlerin padişahı, kurtlara benzeyen itleri alıp çıkmış. Çok iyi karşılanmış. Partisini kurmuş, ilk seçimde iktidara ortak olmuş. Kurtlara benzeyen ne kadar it varsa gizliden işe yerleştirmiş.
İtlerin başarısı kurtları korkutmuş. Pankartını, bayrağını alan sokağa...
''İtlere ölüm, Şehir kurtlarındır, kurtların kalacak! Ne mutlu Kurdum diyene!''
Bunun üzerine Kurt Ulusal Konseyi itlerin partisini kapatıp iktidardan uzaklaştırmış. İtler, sokak sokak, semt semt vuruşup dağlara çekilmişler. Derelerle vadiler it leşiyle dolmuş. İtler kendilerine yeni bir padişah seçmişler. Sarışın, genç, enerjik...Uluması da hoşmuş. Onu dinleyenler kendilerinden geçer, mest olurlarmış. Yeni padişah çok akıllıymış; parsları çağırıp dost oluvermiş.
''Kurttları yenersem bütün haklarınız vereceğim.''
Bu parslar ki, vur kaç savaşlarını iyi bilirlermiş. Güçlü çeneleriyle kurtların bellerini kırar, arslanları bile kaçırtırlarmış.
Bu arada itlerin yeni padişahı dev bir akbabanın sırtında Kaf Dağı'na inivermiş. Kuyruğunu kıstırıp arslanların sarayına girmiş.
-Kurtları devirmeme yardım ederseniz size ömür boyu minnettar kalırım!''
-Bir şartım var ama... Yakında sırtlanların yurduna gireceğim, başlarını ezip dümdüz edeceğim. Demem o ki, sırtlanlarla akrabasınız, bir kıllık yapmaz, tekerime çomak sokmazsanız kabül...
-Olur mu efendim; biz dostlarımıza asla ihanet etmeyiz...
Olacak olur ya, arslanlar, sırtlanlara saldırmadan önce, tehlikeli buldukları parsların padişahını yakalatıp kurtlara vermişler. Şehirler, dağlar fokur fokur kaynamaya başlamış. Bir yanda itler, bir yanda parslar. Kurtları zor günler bekliyormuş...
İtler fırsattan istifade hücuma geçeceklermiş ki, eski padişahları ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Birkaç it, onu sırtlayıp sınıra dayanmış.
-Nereye?
-Padişahımız hastalandı. El insaf, izin verin de cihana nam salmış hekimlerinize bırakalım onu. Bu vesileyle düşmanlığımızı bitirip dost kalalım.
-İyi, geçin bakalım.
O günden sonra itler üç üç, beş beş sınıra dayanmışlar.
-Nereye?
-Padişahımızı ziyarete...
Şehir kısa zamanda itlerle dolmuş. Genç padişahları yüksek bir tepede acı acı ulumuş.
Uvuuuuu, saldırın!
Neye uğradığını şaşıran kurtlar, çareyi kaçmakta bulmuşlar. Şehir kısa zamanda düşmüş. Cadde ve sokaklar, kurt leşleriyle dolmuş. Kurtların elebaşlarını yakalayıp zindana atmışlar. Yer gök it sesiyle dolmuş. Kırk gün kırk gece eğlenmişler.
Derler ki, o günden beri itler şehirde, kurtlar dağda yaşamış. Kurtlar her
üşüdüklerinde acı acı ulurlarmış.
-Uvuuuuuuu, padişahınız iyi olduuuuu mu?
İtler önce güler sonra yanıtlarmış:
-Daha iyi olamadı, daha iyi olmadı!
Zavallı parslar aldatıldıklarını anlayıp bir yandan sırtlanlarla bir yandan itlerle, bir yandan da kurtlarla savaşmak zorunda kalmışlar.
2.11.2014 Zürich