Tilki Masalı/ Hıdır Dulkadir

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Bir varmış bir yokmuş. Xece adında yaşlı bir nine varmış. Ninenin de Kole adı ile andığı bir keçisi varmış. Kole “Meeeee… meeeee” diye meleyip duruyormuş. Nine her akşam keçisini sağıyormuş. Süt dolu olan kovayı da kocaman bir sepetin altına saklıyormuş. Ninenin evde olmadığı bir akşam kurnaz tilki eve dalıvermiş. Sepeti devirip sütü içmiş. Bir-iki gün bu böyle devam etmiş. Yaşlı nine şimşir gibi keskin dahreyi alıp tilkiye pusu kurmuş. Tilki sepeti devirip sütü içmek istediği anda kuyruğundan yakalayıp dahre ile tilkinin kuyruğunu koparmış. Tilki neye uğradığını şaşırmış. Tilki, nineye yalvarmış yakarmış.

“Xece nine ne olursun benim kuyruğumu bana geri ver, ben işimi hep bu kuyruğum ile yapıyorum” demiş.

Nine, tilkiye “Git içtiğin sütümü getir, sana  kuyruğunu geri veririm” demiş.

Tilki gider ayak keçiye yürümüş. Yalvarmış yakarmış. “Keçi kardeş. Bana biraz süt ver. Sütü getirip nineye vereceğim. Nineden kuyruğumu geri alacam. Kuyruğum ile işimi yaparım” demiş.

Keçi: “Tilki tilki pis tilki git bana biraz yaprak getir. Yaprağı yiyecem bana süt gelsin. Şu iriyarı memelerime süt dolsun ki sana süt vereyim” demiş.

 Tilki kocaman ağacın altına gitmiş. Sivri burnunu yukarı kaldırmış. Ağaca yalvarmış, yakarmış.

 “Ağaç, bana biraz yaprak ver. Yaprağı keçiye vereceğim. Keçi bana süt verecek. Sütü götürüp nineye vereceğim. Nine bana kopardığı kuyruğumu geri verecek. Kuyruğumla işimi yaparım” demiş.

Ağaç:

“Git bana bir kova su getir, köküme dök ki dallarım yeşersin sana yaprak vereyim” demiş.

 Tilki çeşmeye gitmiş. Şırıl şırıl soğuk sular akan çeşmeye “bana bir kova su ver. Suyu ağaca vereceğim. Ağaçtan yaprak alacam. Yaprağı keçiye vereceğim. Keçiden de süt alır nineye vereceğim. Nine de bana kuyruğumu geri verecek. Kuyruğumla işimi yaparım” demiş.

Çeşme:

“Git paşanın kızına söyle, gelsin üstümde şakır şukur oynasın. Gönlüm, güllerim açılsın ki sana bir kova su vereyim” demiş.

Tilki kesik kuyruğunu sallaya sallaya, paşa kızının yanına varmış.

 “Paşa kızı, paşa kızı! Sen koskocaman paşa kızısın. Güzelsin, içilecek bir damla su gibisin. Her gencin kalbinde yer edinensin. Gel bu çeşmenin başında biraz oyna. Çeşme bana su verecek, suyu ağaca vereceğim. Ağaç bana yaprak verecek. Yaprağı keçiye vereceğim. Keçi bana süt verecek. Sütü nineye vereceğim. Nine bana kuyruğumu verecek. Kuyruğumla işimi yaparım” demiş.

Gönlü, gülleri açılan paşa kızı:

“Git bana bir çift kabaralı iskarpin getir ki gelip çeşmenin başında şakır şukur oynayacam.” demiş.

Tilki kunduracıya gitmiş. “Kunduracı kunduracı! Keçi sakallı kunduracı. Bana bir çift kundura ver. Kunduraları paşa kızına vereceğim. Paşa kızı gelir çeşmenin başında şakır şukur oynayacak. Çeşme bana su verecek. Suyu ağaca vereceğim. Ağaç bana yaprak verecek. Yaprağı keçiye vereceğim. Keçi den süt alacam. Sütü nineye vereceğim. Nine den kuyruğumu alacam. Kuyruğum ile İşimi yaparım” demiş. Kunduracı: “Git bana bir kaç tane yumurta getir” demiş.

Tilki gıt gıt gıdıklanan tavuğa gitmiş. “Pis tavuk pis tavuk! Bokta otlanan tavuk… Bana birkaç tane yumurta ver. Yumurtaları kunduracıya vereceğim. Kunduracıdan ayakkabıları alacam. Ayakkabıları paşanın kızına vereceğim. Paşa kızı gelip çeşmede raks edecek. Çeşme bana su verecek. Suyu ağaca vereceğim. Ağaçtan yaprak alacam. Yaprağı keçiye vereceğim. Keçiden süt alacam. Sütü nineye vereceğim. Nineden kuyruğumu alacam. Gece gündüz kuyruğumla, işimi yaparım” demiş. Tavuk: “Pis sensin kurnaz tilki. Git bana biraz yem getir” demiş.

Tilki koşa koşa ambara gitmiş:

“Ambar ambar bana biraz yem ver. Yemi tavuğa vereceğim. Tavuktan yumurta alacam. Yumurtaları kunduracıya vereceğim. Kunduracıdan ayakkabıları alacam. Ayakkabıları paşanın kızına vereceğim. Paşanın kızı gelip çeşmede raks edecek. Çeşmeden su alacağım. Suyu ağaca verecem. Ağaçtan yaprak alacam. Yaprağı keçiye vereceğim. Keçiden süt alacam. Sütü nineye vereceğim. Nineden kuyruğumu alacam. Kuyruğumla işimi yaparım” demiş.

Ambar:

“Bak dış cephemde çatlaklar var. Biraz hayvan mayısı getir, üzerime sıva yap ki içeri su sızmasın. Sana biraz buğday vereyim” demiş.

Tilki öküzün yanına koşmuş:

“Siyah gözlü hilal boynuzlu öküzüm bana biraz mayısından ver. Ambarın üstünü sıva yapacağım. Ambardan yem alacam. Yemi tavuğa vereceğim. Tavuktan yumurta alacağım. Yumurtaları kunduracıya verecem. Kunduracıdan ayakkabıları alacağım. Ayakkabıları paşanın kızına verecem. Paşanın kızı gelip çeşmede raks edecek. Çeşmeden su alacağım. Suyu ağaca verecem. Ağaçtan yaprak alacağım. Yaprağı keçiye verecem. Keçiden süt alacağım. Sütü nineye verecem. Nineden kuyruğumu alacam. Kuyruğumla işimi yaparım” demiş.

Öküz:

“Git bana biraz saman getir” demiş.

 Tilki hemen samanlığa koşmuş.:

“Samanlık, samanlık! Bana biraz saman ver. Samanı öküze vereceğim. Öküz bana mayıs verecek. Mayısı götürüp ambara süreceğim. Ambar bana yem verecek. Yemi tavuğa vereceğim. Tavuktan yumurta alacam. Yumurtaları kunduracıya vereceğim. Kunduracıdan ayakkabıları alacam. Ayakkabıları paşanın kızına vereceğim. Paşanın kızı gelip çeşmede raks edecek. Çeşmeden su alacam. Suyu ağaca vereceğim. Ağaçtan yaprak alacam. Yaprağı keçiye vereceğim. Keçiden süt alacam. Sütü nineye vereceğim. Nineden kuyruğumu alacam. Kuyruğumla işimi yaparım” demiş.

Samanlık:

 “Git üstümü loğla” demiş.

 Tilki damın üstüne çıkmış çıkmasına da, bakmış ki damın üstünde loğ filan yok. Kesik yarım kuyruğu ile poposunu biraz sağa biraz sola sürmüş. Damın üstünde ki çatlakları az da olsa kapatmış. Samanlıktan saman almış. Samanı öküze vermiş. Öküzden mayıs almış, mayıs ile ambarın çatlaklarını sıvamış. Ambardan yem almış. Yemi tavuğa vermiş. Tavuktan yumurta almış. Yumurtaları kunduracıya vermiş. Kunduracıdan iskarpin almış. İskarpinleri paşanın kızının ayağına giydirmiş. Paşanın kızı gitmiş çeşmede şakır şukur raks etmiş. Çeşme su vermiş. Suyu ağacın köküne dökmüş. Ağaçtan yaprak almış. Yaprağı keçiye yedirmiş. Keçiden süt almış. Sütü nineye vermiş. Tilki bu kadar uğraştan sonra, kopuk kuyruğunu nineden geri almış. Tilki sevinmiş, mutlu olmuş. Sabah akşam işine gücüne nineden aldığı sağlam kuyruğu ile devam etmiş.

Kaynak: www.gomemis.com

Kırmancki dilinden anlatan editör: Mehmet Yıldırım

Türkçeye çeviren: Hıdır Dulkadir

1 Şubat 2010 // Duisburg

YAYINLANMIŞ DERSİM YAZILARIM

 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...