Tarih 11 Temmuz 1979’u gösteriyordu.

Ali Cemal Türkmen kullanıcısının resmi
Babam çok heyecanlıydı. Oğlu Ali Haydar Türkmen’in Mahkemesi vardı çünkü. Sabah erkenden kalkıp üstünü giydi ve ”Ben Mahkemeye gidiyorum” dedi.

Mahkemede oğlunun davası sürerken karşı tarafla (oğlunu vuran polis ve arkadaşları)  ilk defa karşılaşacaklar. “Can güvenliğimiz yoktur” diye mahkemeye gelmemiş, mahkeme heyetine dilekçe göndermişler.
Mahkemede duruma itiraz eden babam Niyazi Türkmen Mahkeme Heyetine: “Biz siviliz ama can güvenliğimizden korkmuyoruz. Sizlerin karşınıza çıkıyoruz, her yere de gidiyoruz. Ama onlar devletin her türlü imkânlarından yararlanıyorlar, bellerinde silah rahatça adam vuruyorlar ve üzerlerinde devletin resmi elbisesini taşıdıkları halde yine de “CAN GÜVENLİKLERİ YOK!“ diye mahkemeye bizim karşımıza çıkamıyorlar. Burada bir adaletsizlik yok mu Hâkim Bey?” diyor.
Mahkeme heyeti babamın bu cümleleri ardından sarsılmış olacak ki kabahatini kapatmak adına “Sen kendini ne sanıyorsun? Haddini bil be adam! Çık dışarı. Seni mahkemeden atıyorum!” diyor ve görevlilere talimat verilerek babamı salondan çıkartarak, Adliyenin dışına atıyorlar.
Niyazi Türkmen’in kusuru çocuğunu savunmak, bunu yaparken de Ülkesinde adaletin herkese eşit dağıtılmasını istemek, arzu etmek ya da talep etmek yalnızca.
Mahkemeden çok sinirlenerek eve gelen babam durumu hazmedememiş. Evde iki sefer kalp krizi geçirmiş daha sonra durumu anlaşılınca ablam Selvinaz tarafından zorla SSK Dışkapı Hastanesine kaldırılıyor.
Hastanede doktorlarımızın tüm çabalamalarına rağmen kurtarılamayarak babam Niyazi Türkmen orada da yeni bir kalp Krizi geçirerek hayata gözlerini yumuyor.
Ertesi gün olan 12 Temmuz 1979’da onu toprağa verdik.
Sevgili babacığımın toprağa verilişinin üzerinden tam 36 yıl geçti.
Seni her zamanki gibi özlemle, saygıyla ve şükranla anıyorum.
Işıklar içerisinde uyu.
Oğlun Ali Cemal Türkmen

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

11/20/2024 - 20:50
11/14/2024 - 19:11
11/03/2024 - 12:12
10/10/2024 - 20:58
09/30/2024 - 13:44

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...