Tahir Canan: “12 Eylül’de Çok Güldük, Netekim! Anamın İncileri”

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Necmettin Yalçınkaya, çok farklı bir bakışla bir dönemi, devrimcilerin ve devrimcilerin annelerinin gözünden hikâyeleştirmiş. Yazım tekniği bakımından çok başarılı. Çehov tadında, kısa öyküler çıkarmış. Çok da hoş olmuş. Değişik birşey ortaya çıkmış.

Yalnız 12 Eylül’de Çok Güldük, Netekim!” başlığı bence biraz iğreti kalmış. “Anamın İncileri” başlığıyla öne çıksaydı kitap için bir avantaj olurdu. Çünkü kitabın içinde dernek tartışmalarını bir tarafa attığında kitaba damgasını vuran Ana’dır. Ana, sıradan bir insan olmasına rağmen her konuda cin fikirli, pratik zekalı bir kadın. Onun için de sorunlara çözüm üretiyor. Hastalanması da, doktora gitmesi de o pratik zekanın yansımasını hep gösteriyor. Işık saçıyor.

Bir noktada Yücel Sarpdere’nin “Abuzer”i, Necmettin Yalçınkaya’nın “Ana”sı olmuş. Her iki kitaptaki ortak özellik, bir insanın boyundan büyük sorunlara çözüm üretmesi. Bu da kitabı çekici kılıyor. Okuyucuya kitabı oku diyor. Kendini okutuyor da.

Şahsen kitabın bende bıraktığı iz 12 Eylül değil,  Ana’nın pratik zekası, çözümleyici gücüdür! İster evde olsun, isterse sokakta olsun, dernekte olsun, her yerde Ana, çözümleyici güçtür! Saflığı, cahilliği, zekası, dobra dobra konuşması, bazen de kurnazlık yapması sıradan bir insanın yaşam gerçeğidir. Gelinleriyle, torunlarıyla ilişkisi, komşularıyla senli benli olmasıyla öykülere karakterini vermiş. O nedenle sıkmayan hoş bir kitap olmuş. Sıradan şeylerin devrimcilerin yaşamının dışında olmadığı da anlatılmış. Her insanın biraz sıradan olduğu da gösterilmiş. İnsanın sosyal, toplumsal gerçeğini vermiş. Aslında herkesi anlatmış.

Lenin’in “Sol Komünizm” kitabından hareketle devrimci hareketin çocukluğuna dair ironi yapılmış. Çin-AEP gerginliğinde Enver Hoca’nın takım elbiseli fotoğrafının olması Ana’nın cin fikrini tetiklemiş. Çocuklar bu size benzemiyor. Bu takım elbiseli nasıl “devrimci” deyivermiş. Buna benzer yığınla pratik üretkenliği var. Onun için de “Anamın İncileri” daha mantıklı, öne çıkarılması gereken bir durummuş. Çünkü, “12 Eylül’de Çok Güldük Netekim” sözü çok farklı bir çağrışım yapıyor. Oysa kitabı okuyanda 12 Eylül değil “Ana” kalıyor.

Yazara başarılar dileyip, eline sağlık diyelim. Önerimizi de yaptık.

Tahir Canan

Bandırma M Tipi Kapalı Cezaevi B-8 Koğuşu

Bandırma/BALIKESİR

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...