Yaşı Olmayan Kadınlar

Nural Yılmaz kullanıcısının resmi
Biz üç kardeş anamızın kanatlarının altında bir aradayız ya!

Hafta sonu kız kardeşim gelecek İzmir'den. Annemin,  -aynı o bayram sabahlarındaki   gibi- muhteşem kahvaltı sofrasını hazırlıyoruz  bahçedeki ahşap masaya. Neler yok ki  masada... Daha doğrusu annem hazırlıyor ben seyrediyorum uzandığım kanepeden. Heyecanlıyım!
 
Kahvaltıya yetişiyor Ferda. Çok uzun zaman oldu birlikte zaman geçirmeyeli. Aramızdaki buzlar eriyor yavaş yavaş. Kibarcık bir iş arkadaşıyla birlikte geldi. O da buradaki  bir tanıdığına gelmiş ama önce beni ziyaret etmek istemiş. İlk kez karşılaşıyoruz kızla. Çocukluktan beri tüm arkadaşlarını tanırdım Ferda'nın. Hayat bizi ayrı ayrı şehirlere savurunca sonrakilerin hiçbirini bilemez oldum artık.
 
Kahvaltı için bahçede çam kozalakları ve çalı çırpıyla  semaveri yakıp çay  demliyorum. Tek yaptığım iş bu. Sonra yorulup uzanıyorum.
Bir ara bahçe kapısına doğru bakarken kapının dışında Özgür'ü  görür gibi oluyorum. O an başım dönüyor. Bir yere tutunmak  istiyorum, düşüp bayılacak gibiyim. Ferda tutuyor kolumdan.
Bir an, 'tamam artık akıl da gitti, hayal görmeye başladım' diye geçiyor  içimden. Hiç beklemiyordum  Özgür'ün de geleceğini!
 
Kapının önünde öyle bir sarılıyoruz ki  kardeşimle! Artık bayılıp düşsem de önemi yok. Nasılsa beni tutacak iki  kardeşim yanımda. O kırık kalbim bir anda neye uğradığını şaşırıyor. Hem sarılıp hem ağlıyoruz. O sarılma öyle bir sarılmaydı ki,  aklıma geldikçe halâ içim titriyor.
Sürpriz yapmak istemişler, hiç de çaktırmadılar. Eşi Burcu'yu da almış gelmiş günü birliğine.
 
Bugünün, bu hafta sonunun mimarı  annemdir! O başardı hepimizi bir araya getirmeyi. Kim bilir her ikisine de ne fırçalar atmış, ne dokunaklı sözler söylemiştir!
Yurdanur bu! Yapar mı? Yapar!
 
Ölüme dokunduğum gecelerde, öyle çok istedim ki onların  yanımda olmasını. Bazı geceler, sadece  elimi tutacak biri olsun istedim. Sadece elimi tutacak biri! Kedilerime sarıldım o yalnız ve acıdan kıvrandığım  bitmek bilmeyen gecelerde. İşte şimdi yanımdalar!
Bayram değil ama olsun.
Babam gelmedi ama olsun.
Yeğenlerim yok ama olsun.
Sadece bir günlüğüne geldiler ama olsun.
Biz üç kardeş anamızın kanatlarının altında bir aradayız  ya!
 
Kaş kalemi, kaş farı ve takma kirpik alıp getirmiş Ferda. Kaş çizmeye çalışıyor. Olmuyor! Ayna elimde, bakıyorum kendime. Aynı İbiş'e benziyorum çizilen bu kaşla. Ne kadar uğraşsa da suratım bakılacak hale gelemiyor bir türlü. Bir kadın ancak bu kadar çirkinleşebilir bu kadar kısa  zaman içinde.
Ferda'ya ya da anneme sorarsan: "Oldu oldu, güzel oldu!" gibi baba bir yalan söyleseler de artık vızıldanmayı bırakmam lâzım. Susuyorum!
 
Bu tedaviyi alan kadınların hepsi birbirine benziyor. Şiş bir surat, şiş bir vücut, kaşsız- kirpiksiz- saçsız bir kafa, zoraki gülücükler dağıtan ama konuşmaya hali olmayan bir dudak... Herkes birbirinin aynıdır bu süreçte! Kimi daha da zor atlatır tedavi aşamalarını, kimi de hiç atlatamadan veda eder! Lakin kolay atlatan hiç yoktur.
Yaşlarını  tahmin edemezsiniz.  Hepsi aynı yaşta gözükür bu kadınların.Yirmi yaşında kemoterapi alan gencecik bir kızla, elli yaşındayken alan kadın aynı yaşta gibidir. Daha doğrusu, yaşı yoktur onların!  Ne yirmi olduğunu tahmin edebilirsiniz ne de elli!
 
Öğleden sonra, annemin yaptığı  börekleri, turşuları ve Ferda'nın getirdiği şarapları alıp,  tam da hayal ettiğim gibi hep beraber  Ölüdeniz' e gidiyoruz. Kimsecikler yok. Ölüdeniz' in en sevdiğim hâli  bu. Sezon bittiği için bir iki mekân ve bir bakkal açık, o kadar. Hâlâ yamaç paraşütü yapanları izleyebiliyor insan. Hâlâ hava güzel. Kasım. Hâlâ denize girilebiliyor. Yalnız olsam girerdim de, öylesine güzel. Ancak vücudum o kadar şiş ki! Yüzümün bu rezil halini gördüler, hiç olmazsa vücudumu görmesinler. Ablalarını bu şekliyle hafızalarına kaydetmelerini istemiyorum. Girmiyorum denize...
Öyle de bir duygu seli yaşıyorum ki bir yandan! Aylardır geldiğim en perişan  noktadayım. Çok acım var. Mümkün olduğunca sağlam durup, bu güzel günün tadını çıkarmaya, kimsenin keyfini kaçırmamaya çalışıyorum.  Hiç bu kadar bitkin olmadıysam da yine de içimde derin bir huzur var...
 
 
 
28 Şubat 2016, Fethiye

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

11/04/2024 - 21:48
10/20/2024 - 22:24
09/11/2024 - 23:09
08/11/2024 - 20:19
08/09/2024 - 14:03

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...