Siyasal Düşüncelerin İnsanlığı Getirdiği Nokta !

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Siyaset doğası gereği her zaman aynı doğrular üzerinde gitmeyen değişken, yerine göre tüm değerleri yozlaştıran sosyal bir araçtır.

 
Bu bakımdan kutsallıklar üzerinden siyaset yapanlar ile, insanlığa değer veren herkes, değerlerine ihanet etmeden asla siyasal vb. özel amaçlarına ulaşamazlar
 
İnsanı siyasal örgütlenmeye sürükleyen gerçek sebep, insanların sosyal varlık olma duygularıdır. İnsandaki duygular yaşanılan her çağın şartlarına özgü biçimlendiğinden, örgütlenmeler de o doğrultuda şekil ve anlam kazanmıştır. Bu siyasal yapılardan tarihe geçenler “İlkel Komünal, Tanrıcı Dini Feodalizm, Irkçı Muhafazakârlık, Kapitalist ve Sosyalizm” şeklindedir. Her siyasal yapının içinden farklı oluşumlar ortaya çıkmış olsa da, temel teorik ilkelerinde ciddi değişiklikler görülmez. Söz konusu siyasal düşüncelerin politikaları incelendiğinde, insani anlamda daha çok kaybettirmişlerdir.
 
Örneğin insan doğası gereği sürekli hareketli ve arayış içerisinde bir varlık olarak, çeşitli buluş ve bilimsel modern olanaklarla daha fazla insani duyguya sahip olması gerekirken, tam tersine insani duygu neredeyse dibe vurmuş durumda. Bu hem insanı hem de tüm siyasal düşünceleri sorgulatmaktadır. Peki suç insanda mı, siyasal teorilerde midir? Bu sorunun esas cevabı, çağlara göre ortaya çıkan siyasal örgütlenmelerin temel ilkelerinde saklıdır. Sırasıyla siyasi yapıların ilkelerini özetleyerek anlamaya çalışalım.
 
a) İlkel Komünal Siyasal Örgütlenme: En az 20 bin yıl önce başlamış olup, küçük topluluklar şeklinde Neolitik Çağın sonuna kadar devam ettiğini görüyoruz. İlkel komünal siyasal yaşamda, ortak çıkarın dışında en ufak bireysel menfaat söz konusu olmamıştır. Bu toplumsal yapıda dikkat çeken en önemli nokta, okuma yazma, düzenli eğitim ve ekonomik araçların kıtlığına rağmen, topluma öncülük edenlerle, halk aynı haklara sahiptir. Komünalizmde kariyer yapacak kişiler, yetenek ve bilgileriyle topluluğun direk çıkarına olan çalışmalarla bunu gerçekleştirirler. En ufak şahsi pay almadan halkın gönlünü kazanmakla kariyere sahip olunur. Komünist siyasi yapıda özel emek karşılığı talebinde bulunmak, herkes için en büyük ahlaksızlık olarak görülür. Bunu Küba ve Uruguay gibi devlet başkanlarının yaşamlarından rahatlıkla görmek mümkündür.
 
b) Tanrıcı Dini Feodalist Siyasal Örgütlenme: Bu siyasal yapı kral tanrıcılıkla başlayıp, tek tanrılı dinlerle günümüze kadar devam eden düşüncedir. Birincil temel teorik ilkesinde, tanrı ve dine dayansa da Irk ve maddiyat tanrı kadar yüceltildiği halde, çeşitli politik oyunlarla bunun üzerini kapatmayı bilen cambaz bir siyasi düşüncedir. Ve ne hikmetse, bu yapıya öncülük eden sermaye sahibi kişi veya kişiler, sahip oldukları servetin Allah vergisi yalanıyla, toplumu rahatlıkla buna inandırmaktadırlar. Sahiplenilen dinin her yerde hakimiyeti için, her türlü katliam ve yayılmacılıktan çekinemeyen faşizan bir anlayışa sahiptir.
 
c) Irkçı Muhafazakâr Siyasal Örgütlenme: Temel teorik ilkesinde birincil olarak ırk yüceliğine dayanırken, dincilerden çok fazla bir farklılığı bulunmuyor. Söz konusu ırkçı siyasi yapılar, tanrının kendi ırklarını üstün yarattığını ileri sürerken, aynı zamanda hem tanrıcı hem de dinci ırkçıdırlar. Kendi ırkını herkesten üstün gören bu anlayış, din ve maddiyatı buna uygun şekilde yüceltip, ırkının dünyaya hakim olması için her yerde çatışma, savaş, kavga, katliam, kan ve gözyaşı dökmeye, kutsal bir görev olarak inanan anlayıştadırlar.
 
d) Kapitalist Siyasal Burjuva Örgütlenmesi: Herkesin bildiği gibi kapitalizmin temel teorik ilkesi (Para) maddiyattır. Para; tanrıdan daha yüksek şekilde teorikleştirilip din ve ırkçılığı bunun yanında kullanan siyasalsal ve ekonomik faşizan bir organizasyondur. Kapitalist sermayeci siyasal örgütlenme, bilimsel icatlarda dahil her türlü eğitim, dil, din ve ırkçılığı sermayeye uygun şekle sokup yozlaştırmaktan asla çekinmez. Burjuvazi, toplulukları şu sloganla arkasından sürüklemeyi başarabiliyor. Sözde kapitalizmde her türlü özgürlüğün olduğu, isteyen herkesin sınırsız varlık sahibi olacağı yalancılığıdır. Ancak ne hikmetse dünyanın her yerinde, en az otuz yıl işçilik ve memurluk yapanlar, hâlâ karınlarını doyuramıyorlar. Buna rağmen çoğunluğu arkalarından sürüklemeleri, insanın zeka, düşünce, siyasi ve insani yapısında derin yanlışların olduğunu gösteriyor.
 
Sağcı siyasal örgütlenme ve yönetim yapılarının ortak özellikleri, “Maddiyatı” Tanrıdan daha üstün gördükleri halde, bunun üzerini tanrı ve din sevdasıyla cilalamaktan en ufak utanma duymazlar. Bu siyasal yapılarda insanlık ve kültür, paranın yanında bir hiçtir. Sermayeci kapitalistler, para kazanacağına inandıkları her yerde her türlü çalışmayı yapmaktan çekinmezler. Para kazanılmayacaksa en ufak kıpırdama görülmez. Aslında sağ düşünceler, insanın tüm insani özelliklerini maddiyata (Para) kurban eden sadist bir kişiliğe sahip olduğu halde, halkın çoğunluğu bu durumu anlayacak bilgi, zeka, eğitim ve kültürden yoksun bırakılmıştır. Mevcut siyasal düşünceler içerisinde doğru, temiz teorik ilkeye sahip olanlar komünist, sosyalist ve hümanist düşüncelerdir. Ancak bunların en büyük çıkmazı, insan psikolojisini fazla dikkate almadan hareket etmeleridir.
 
e) Sosyalist ve Hümanist Siyasal Örgütlenme: Sol olan her yapının temel teorik ilkesi insan, insanlık, doğa, canlılar, bilimsellik ve insanca yaşanacak maddi değer üzerinedir. Kısaca bunun tarifi; ortaklaşmış insani çıkarlar temelinde ortak üretip ortak tüketmek ve eşit şekilde yaşamaktır. Maddi, manevi, insan ve kültürlerin birbirinden üstün olmadığı anlayışı mevcuttur. Tanrıcı kapitalizmin hüküm sürdüğü toplumlarda, sosyalist teoriyi çoğunluğa kavratmak her zaman mümkün olmamıştır. Solun böyle derin insani ilkesi olduğu halde, çoğu sosyalist kişi kendisini bu teoriye uygun şekilde yetiştirip yaşamak yerine, bilerek veya bilmeden maddiyatın etkisinde kalmaya devam etmektedirler.
 
İnsanın doğal değişken hareketli yapısı bilimsel, doğru eğitim ve kültürle donatılmadığı sürece, sağcıların tanrı adıyla parayı kutsadıkları gibi, çoğu sosyalistler de sosyalizm adına maddiyatın kurbanı olmuşlardır. Sosyalistler, şatlara göre insanın duygu, düşünce ve yaşamında hangi değişimleri yaşadığını çoğu zaman dikkate almıyorlar. Hiç değişmeyecekmiş gibi hümanizm ve emek sermaye teorisini tekrarlamaları yüzünden, 21.Yüzyılda bir etkileri söz konusu değildir artık. Onun içindir ki, sürekli sağcı siyasi anlayışlar yönetimde daha fazla söz sahibidirler. Gerçek durumun bu şekilde olduğu kabullenilip solcular, demokratlar, hümanistler, Aleviler ahlaki yapı, felsefe, kişilik, sınıf ve maddiyat üzerinde tartışıp yeni teoriler üretmek zorundalar. Geçmişte yaşanmış değerleri ısrarla tekrarlamak, sağcı düşüncelerdeki gibi statikleşmektir. Bu da sosyalist ilkeyle çelişen bir durumdur.
 
Her zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi insan doğası gereği “Yarım Akıllı Doğar”. On binlerce yıl önce tüm imkansızlıklar içerisinde insanileşmek her bireyin temel ilkesi iken, günümüzde her türlü maddi, bilimsel teknik vs. imkanlara sahipken, insani duygunun sürekli zayıflaması, insanın yarım akıllı dahi olmadığını kanıtlar. Mevcut bu durum sosyalist, demokrat, Alevi ve Hümanistlerin “Kamil İnsanı” yaratamadıklarını ispatlar. Özetlenen siyasi yapıların olumluluktansa, olumsuzluklarının daha fazla olduğu rahatlıkla ifade edilebilir.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...