
Her çizgisinde bir yara bir ılık yangın olan ıslak bir mendil.
Hürriyet ve ekmek zamanı.
Kendine üşüyen bir iklim.
Bir ıslak istasyon sessizliği.
Hayat bu; sihiri bilinmeyen masalsız bir kırlangıç tedirginliği.
İyi olan ne, hangi acılar bir merhem oluyor akşamlarımıza?
Gizlice köşesine kıvrılıp yatan o sokak çocuğu hangi iyi yürekli bir insanı hayırla yad eder.
Öksüzlüğü gözlerine yedirmiş bir çocuğa dönmüş bütün ağaçlar.
Yansıması puslu, gülümsemesi kederli bir bayram sabahı artık bu çağ yangını.
Her özgürlük bir günlük misafir. Her mutluluk zulasını açmış kalabalığın insafına.
Ya hercümerç olacak, ya da bir sonsuz gökyüzü, yolu yok yordamı yok bir yol kavşağı.
Ve insanlar, vicdanlarını sus demeye ayarlamış ve sırtında taşıyamaz olmuş yorgunluğunu.
Bir şey çıkmaz bu denklemden, denklemi değiştirmezsek gökyüzü bütün ağırlığıyla çökecek gözlerimize.
Gelsen diyorum, ey o güzel zaman, gel ve tut o küçük çocuğun ellerini, annelerin kederlerini yüklen biraz kendine, açlığı duy.
Yüreğimize inecek bir özgürlük istiyoruz kısacası...