
Hoş geldin karanlıklar diyarına
Hoş geldin
Oyun başlamak üzere
Burada insanlar kurdukları hayallerin
Acısını çekiyorlar
Biliyor musun yabancı İnsanlar atılan her taşı tanımıyor tabii
Bazıları gerdanda parlıyor
Bazıları sırtında yaralar açıyor
Sadece
Uykularında sağa sola çırpınıyorlar
Ya uçurumun kenarında
Ya da denize düşecekken uyanıyorlar
Oysa biz vişne ağacına atılan türküleri bellemiştik
Menekşe gözlü kızlara söylenen
Artık söylenmiyor o türküler Istıraplı yüzlerde sarı siyah, kırık
Çizgiler oluşuyor
İnsandan insana bulaşıcı bir virüs gibi
Dalga dalga yayılıyor
Ve çocuklar gürültülü seslere uyanıyor
Yağmur kuşları dönüyor
Çocukların yanağında
Çocuklar güneşi göremeden
Düşüyor toprağın koynuna
Analar ağıt yakıyor
Ninnisi, sevdası, hayalleri yarım kalan çocuklara
Dağıtıcılar
Ağlayanlara ipekten mendil dağıtıyorlar
Toprakta bir ateş bir ateş
Her yer damar damar yanıyor
İnsan basacak yer arıyor
O yüzden eğri büğrü yürüyorlar
Doğru yere varamıyor
Karanlıklara doğru yürüyorlar
Ve
Sunucular her yerde
Açlara, yalnızlara, işsizlere
Karanlıktan korkanlara
Ve daha nicelerine
Mutluluk, şifa formülü anlatıyor
Sonra
Anlayanlar anlamayanlar anlatıyor
Sunucuların eteklerine
Yapışıyor insanlar
Der ki yabancı
Sizde yırtık büyük
Yamalık küçük
Yamaları çoğaltacaksınız
Azizim İçine de astar çekin ki
Birbirinden ayrılmasın
Her bir parçası pazen ile ipek basma
libas Kaşmir ile viskon
Yan yan omuz omuza
Sırt sırta durabilsinler
İpi çektiklerinde dağılmasın
Hiçbir parçası