
Serseri kurşun misali nerede durur bilinmez!
İçimdeki Şizofren Melek
Bu akşam;
Şiire sol yanım ile girmem gerekiyor,
Ki düşünmek; anlatmak ağır suç
Sağ ım kan kusturur sınır ötesinde!
Şiiri kalemime göre dikleştiriyorum!
Mürekkepten çalmayı düşünmedim hiç..
Sokaklar taşıyamaz gerçekleri,
Umut ışığı kısıldıkça, kısıtlandı düşler
Her şair kendi sözleriyle asıldı
Her söz yazarının dudaklarında patlar
Gayrı İnsanlık kendi içinde bile!
Kendine yasaklarla güne başlar..
Aklı başından göçmüş insan
Serseri kurşun misali nerede durur bilinmez!
Günahlarını çıkarmak için
Kendini kırklayan, emekçi
Gönül kapısını aralar kendi içine bakar
Çıkınındaki kuru ekmek kadar iyi biliyordu!
Tanrıydı en büyük günahkâr….
Şehirlerin!
Giriş çıkış kapıları dualarla tutulmuş
Ayıp ki yorganın altına sığmaz oldu.
Hayat tıkılıp kaldığın da gülüşlerinize
İşte o an
Ölüm; bir nefes alma biçimidir.
İçimdeki çocuk şizofren bir melek
Her nefes alışımda şiirlerin ufkunu genişletir.
Söz, toplama kampında tutsak
İmgeler, can dilenen bir mülteci
Dilimde yapışıp kalan yurtsuz şiirler
Özlemlerimi kanatıyor yarınlara!.
Düşünmeyeceksin
Üretmeyeceksin
Ya susacak / ya da öleceksin…
Zincirlenmiş gönül kapıları,
Şiirlere giriş yasak!
Barış türküleri Vurulmuş Şehirlerin!
Hücrelerde ertelenen ölümler
Sancılı ve ağrılı bir zulüm e sebebiyettir.
Kabul görmemiş duaları dayatıyorlar halka!
Sınıf kavgasında umudu yitiren üreten,
Yazgı der yenilgiye eğer başını
Yıkar gönül bendini!
Ve bir sabah henüz gün doğmadan
Hayatla ölüm arasına gerdiği ipe asar, kendini..
Abdullah Oral