Senden Korkulur

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi
“Baba,” diyor kızım, “annem erkenden kalktı, kendini mutfağa attı. Gergin yine anlayacağın… Aman üzerine gitmeyelim. Üzerimize patlamasın.”

“Gitmeyelim,” diyorum hafifçe gülümseyerek.
Salonun kapısını kapatıp sessizce TV’nin karşısına geçip oturuyoruz. Dişe dokunur bir şey yok televizyonda. Mutfağın kapısını aralayıp sesleniyor içerden eşim:
“Kahvaltı hazır,” diyor, “gelen yer, gelmeyen avucunu yalar.”
Sözündeki tehdidi algılıyor, birbirimizin yüzüne bakıp sessizce gülümsemeyi yineliyoruz.
Kahvaltının bir yerinde…
“Bugün akşam yemeği yok. Unutun!” diyor, “dışarda yeriz, oradan da birine akşam çayına gideriz.” dedikten sonra, gözlerini gözlerimin içine dikip… “Öyle değil mi?” diyor. “Hep birileri mi gelecek bize, biraz da biz gidelim, biraz da onlar hizmet etsinler…”
“Olur.”
“Kime gidelim anne?” diye soruyor kızım.
Eh burası İsviçre ya, birine çat kapı gidilmez. Önceden haber vermek gerekiyor. İsimler sayıyor ama karar veremiyoruz bir türlü. Kızım tatlı bir muziplikle…
“Ayşe, Fatma, Hayriye, geliyoruz biz size “ diyor.
Hoşuna gidiyor, birkaç kez yineleyip duruyor. Sofradaki gerginlik biraz olsun dağılıyor gibi…
“Tamam,” diyor sonra, “Sakine’ye gidelim. Hep onlar mı gelecek bize?” Kızıma dönüp: “Koş telefonu getir.” diyor.
Telefon geliyor, ardından “gözlüğümü de kap getir” diye emrediyor. Kızım söylene söylene getiriyor gözlüğü. “Bırakmadın ağız tadıyla bir güzel çay içelim.” diyor. Kimse tınlamıyor onu.
Telefonun hafızasına kayıtlı Sakine’nin numarasını bulunca, parmağıyla bize “sus” işareti yapıyor.
Telefonu Sakine açıyor. Merhabanın ardından, “Akşama müsaitseniz size çay içmeğe gelmek istiyoruz.” diyor.
Bir sessizlik oluyor ama kısa sürüyor. Ahizenin karşı ucunda öksürük sesleri gelmeye başlıyor birden.
“Ay,” diyor Sakine, “çok isterdim gelmenizi, ama çocuk çok öksürüp aksırıyor. Size de bulaşsın istemiyorum.”
“Sorun değil” diyor eşim, “başka baharlara artık.”
Telefonu “yalancı kadın” diyerek, sinirli bir şekilde kapatıyor.
“Kalkın St. Gallen’e gidelim.” diyorum. “Hem dolaşır alışveriş yapar hem de bir restoranda akşam yemeği yeriz.”
Giyinip dışarı çıkıyoruz.
St. Gallen’de bir giyim mağazasına giriyoruz. Ucuzluk var. Elbiselerin üzerine yüzde elli, yüzde yetmiş indirim yazılı etiketler tutuşturulmuş… Eşim birden başını eğiyor, kendini elbiselerin arasına saklıyor. Sessizce “Siz de sırtınızı bana dönün, arkanıza bakmayın sakın.” diye fısıldıyor. Dönüp çaktırmadan arkamıza bakıyoruz sonra. Ne görelim dersiniz? Sakine, kocası, iki kızı ve öksürüp aksıran oğulları neşe içinde alışveriş yapıyorlar. Oğlan arada bir mağazadan dışarı kaçıyor, babası peşinden koşuyor, zorla yakalayıp geri getiriyor onu. Nefes nefese kalıyor her seferinde.
“Gidip şuna dersini vereyim.” diyor eşim, “yalanını ağzına tıkayayım!”
Bırakmıyoruz, engelliyoruz onu.
Onlara görünmeden çıkıyoruz mağazadan. Otobüs durağında eşim telefonla Sakine’yi arıyor. Sakine evde olduklarını söylüyor. İçinde bulundukları mağazanın ismini veriyor. “Yüzde elli, yüzde yetmiş indirim var,” diyor, “biz oraya gidiyoruz. Siz de gelin.”
Telefonda yine öksürük, aksırık sesleri geliyor. Mağazadan çıkıp telaşla kaçışlarına tanık oluyoruz. “Oh,” diyor eşim, “canıma değsin, indirimden faydalanamadılar!”
Gülüşüyoruz…
“Pes,” diyoruz, “senden korkulur!”
 

 

Kategori: 

Yorumlar

Bunları Okudunuz mu?

02/20/2025 - 10:30
01/18/2025 - 21:05
11/20/2024 - 20:50
11/14/2024 - 19:11
11/03/2024 - 12:12
10/10/2024 - 20:58

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...