Vasıf Turhan Kayacık – Şiir Kitapları

Kadir Can Aydemir kullanıcısının resmi
Bu yazıda sizlere Vasıf Turhan Kayacık Hoca’nın ve “Evrenin Kuytusunda” ve “Yürüdük Hep Yürüdük” adlı şiir kitaplarından bahsedeceğim. Kendisi ile sosyal medyada yayınladığı duru, sade ve vurucu şiirleri ile tanış oldum. Umutlu, emekçi yanlısı, kısa, derin şiirler...
Bu yazıda sizlere Vasıf Turhan Kayacık Hoca’nın ve “Evrenin Kuytusunda” ve “Yürüdük Hep Yürüdük” adlı şiir kitaplarından bahsedeceğim. Kendisi ile sosyal medyada yayınladığı duru, sade ve vurucu şiirleri ile tanış oldum. Umutlu, emekçi yanlısı, kısa, derin şiirler... Daha sonra yazışmalarımız ve telefonlaşmalarımız sonucunda meslektaş olduğumuzu öğrendim. Ardından sıra şiir kitaplarını edinmeye geldi.

1952 Manisa doğumlu Kayacık. Kimi şiirlerinden de belli zaten, toprakla hemhal olduğu, öyleymiş, çocukluğu tütün tarlalarında geçmiş. Ve… Matbaada çıraklık… Gökçeada Öğretmen Okulu… Öğretmenlerin ilk demokratik kitle örgütü olan TÖB-DER’de yöneticilik… İkinci TİP’in içinde olmak… Doksanlı yıllarda Eğitim-İş’in kurucuları içinde… Bu sıralarda hep karalıyor bir yerlere şiirlerini. Ama pek yayımlamıyor, birkaç tanesi gazetelerde çıkıyor sadece. Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin yıkılması üzerine, etrafta yükselen yılgınlık rüzgârlarına dayanamıyor. Ve şiire sarılıyor. Nefes alma isteği, çığlık atma telaşı ile… TEOSLU A… şiirinin “İzmir’in Dağlarında” adlı seçkide yer almasıyla birlikte yürekleniyor ve ilk şiir kitabı Evren’in Kuytusunda’yı,  2013 yılında, Kanguru Yayınları’ndan çıkarıyor. İyi ki de çıkarıyor!

“Evren’in Kuytusunda”

Kitabında bölüm başlıkları “hüzün, öfke, umut ve aşk” olsa da en çok zaman kavramını, uzay/gök cisimlerini, gençlik umutlarını, mücadeleyi, yoksulluk hallerini, emekçilerin yanında olmayı ve kadın-erkek hallerini görüyoruz kitapta.

Kitabın başında ve sonunda yazdığı “Sözün Özü” ve “Sonsöz Yerine” bölümlerinde, şiir anlayışını görebiliyoruz şairin. İlk kitabı olduğundan biraz mahzun biraz mahcup biraz da mütevazı bir hal gözleniyor yazdıklarından. Şair ruhu işte… “Şiir mi yoksa manzume mi bu yazdıklarım, kararı okuyucuya, dostlara bırakıyorum,” diyor, hemen başında yazısının. Baştan söyleyeyim ki şair dosta, yazdıklarının çoğu şiirdir bana göre üstat, hem de gayet duru, sade ve sarsıcı şiirler. Eline, yüreğine sağlık!

Kitabının içinde başlıksız olarak yayınladığı, bölümlerin geçişlerini gösteren, en fazla üç mısralık şiirciklerle başlayalım alıntımıza: “Hüzün ki o/Kanatır insanı/Usul usul… Öfke ki/Odur insanı/Ayakta tutan… Umut:/Onsuz yaşanmıyor… Ve aşk/Tanımı zor/Yaşaması güzel…”

Terzi Hüseyin’e Ağıt şiiri: “Biliyordu bilmesine/Söylemişti O’na oğlu/Sermayenin büyüğünün, küçüğünü/Yutmakta olduğunu/Azalıyordu işler/Gelmiyordu müşteriler/Bir kurtuluş vardı belki/Hep birlikte, ama uzak/Evde bir eş, iki çocuk okumakta/Güzel günler gelecekte/ “Dayan oğlum Hüseyin” dedi/Mesele günü kurtarmakta.”

İşte böylesine içten, sade, imgesini şiirin bütününde saklayan eserler karşılayacak kitapta sizi. Daha ne olsun! Sözümüz şaire şimdi de: Aşk olsun üstat, aşk…

Şiirleri içinde sosyalist ideoloji, diyalektik-tarihsel materyalizm buram buram koksa da yerinde ve tadında ayarı ile ideolojisi, sanatın önüne geçmiyor şairin. Fakat “Sonsöz Yerine” bölümünde, kitabın sonunda, gördüğüm şairin görüşü beni şaşırtıyor. “Sanat ne içindir?” tartışmasını yürüttükten sonra, katılmadığım şu cümleyi kuruyor şairimiz: “Sanat ideoloji içindir!” Kesinlikle katılmıyorum bu görüşe. Ta lise yıllarında felsefe öğretmenimizin sorduğu şu meşhur soruya, verdiğim cevabı halen taşıyorum içimde. “Sanat sanat için midir, toplum için midir?” Sanat, sanatsal öğeleri, sanatın kendi değerlerini göz ardı etmeden, dahası sanatsal gücün zirvelerine çıkmaya çalışarak, tabii ki sanat insan içindir, toplum içindir! Sadece ideolojiye hapsolunamaz! Fakat sanırım şairimiz bu görüşünü; döneminin anlamsız, ruhsuz, kimliksiz şiirine karşı bir isyan olarak sarf etmiş. Ama bu görüşüne de tutunmuş.

“Yürüdük Hep Yürüdük”

Bu kitabını 2018 yılında Hayal Yayınları’ndan çıkarmış şairimiz. Yukarıda da kısaca bahsettiğim gibi, ilk şiir kitabı bir çağlayan gibi akmaya yüz tutmuş şiirleri barındırıyor içinde. Bu kitapta ise beklentim, suyun çağlaması, akıp gürlemesi idi. Ama ne yazık ki bu coşkulu akıntının seyri yerine, şairimiz -büyük ihtimalle kendi isteği ile- sakin ve düzenli akmayı yeğlemiş. Bu sakinliği, olabildiğince az sözcük seçimi ile de görebiliyoruz. İlk kitabına göre mısralar küçülmüş, sözcüklerden tasarruf edilmiş. Coşkunun daha çok yakıştığını düşündüğüm şairimizin, şiirindeki bu durumun, yukarıda katılmadığımı söylediğim şiir anlayışı ile de bir ilgisi olduğu anlaşılıyor. Şiirler biraz daha ideoloji ağırlıklı, siyaset kokan bir hal almış çünkü!

Ama herkes benim gibi coşkun, ideolojisi fazla belli olmayan şiirleri sevmek zorunda değil tabii ki. Bu bağlamda yerle bir edecek değilim kitabı. Kendi tarzında yine pek çok güzel şiire de rastlıyoruz zira. Akıcı, duru… İşte birkaç örnek:

Mış Gibi-Orhan Veli’yi anarken: “Hiçbir yere ait/Değillerdi/Koyuverip/Gelen ilk dalgaya/Kendilerini/Her yere aitmiş gibi/Durdular/Yumuşak, korunaklı/Kozalarından/Çıkarıp başlarını/Ara sıra/Ayar verdiler dünyaya/İlk terk eden onlardı/Su aldığında gemiyi/Bu memlekette bizi/Güzel havalar değil/Mış gibi yaşayanlar mahvetti…”

Şafağı Beklerken: “…Bekle geceyi/Karanlıkta/Sana göz kırpan yıldızları/Bekle, uyu biraz/Yarın/Şafakla birlikte/Uzun bir gün başlayacak/Değiştirmek gerek dünyayı/Biliyorsun/İlk sen indirmelisin şalteri/Topla gücünü/Grev var…”

Kanayan Coğrafyalar-Nurettin ile Şeref’e: “Nasıl da geçmiştiniz/Bir dil denizinden/Bilmediğiniz/Sorani, Zazaki, Kırmançi’ydi/Ninnileriniz/Görseniz hatırlar mıydınız/Hocam hocam diye/Şakır mıydı dilleriniz/Kirveniz olmuştum desem/Al al mı olurdu/Yanaklarınız/Ne oldu yüzünüzdeki/Gülümsemeye/Kaç oğul verdiniz dağlara/Sert iklimlerin/Kanayan coğrafyaların/Sımsıcak çocukları/Sarılır mısınız yine boynuma/Bak açtım kollarımı işte/Ebedi dostlarıma…”

Karar senin ey okuyucu; coşup çağlayan gibi akmaya yüz tutmuş bir şiir kitabı istiyorsan birinci kitabı; sade, söz tasarruflu, vurucu şiirler istiyorsan, ikinci kitabı edineceksin! Son sözüm de sana üstat: İyi ki varsın, iyi ki şiire atıyor yüreğin!

“Sarmal Düşünceler”

Şairimizin üçüncü, yani son şiir kitabı da “Sarmal Düşünceler” adı altında Klaros Yayınları’ndan çıktı. Onu incelemeyi de size bırakıyorum. Yine içten, vurucu, kısa şiirler olduğunu söyleyeyim yeter! Okudum, ama karşılaştırma ve çıkarım yapmayı bu sefer size bırakıyorum. Buyurunuz!

 

Kadir Can Aydemir/24 Haziran 2021

 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...