Amid, Amed ve Jimo

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi
Tarihin derinliklerinde kopup gelen bir ikizimiz var hepimizin; Amid kadar kadim ve Amid kadar büyüleyicidir. Kalbimizin derinliklerinde keşfedilmeyi bekler.

Keşfedildikten sonra, bize kurtuluşun nasıl olacağını tarif eder. Yeter ki onu dinlemesini bilelim. Sihirli taşlara dualar fısıldayan ve insanı kıblesi bilen bir ikizdir bu. Ve bilir, o toprakların bütün renkleriyle güzel olduğunu. Biri eksilse, hayatımızda birçok şey yok olup gidecektir çünkü. Tıpkı Ermeni kardeşlerimizin yok edilmesinden sonra, uçup giden bereket ve uçup giden mutluluk da olduğu gibi.
Ne diyor büyük usta Yaşar Kemal, "O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler"
'Barbut'ta renkler Yazar Şeyhmus Közgün’ün Lis Yayınları’ndan çıkan, "Barbut" adlı romanı mistik bir anlatımla, o renklerin ne demek olduğunun dersini veriyor bize. O renklerdir ki bizi biz yapar. Hem kadim Amed’de öyle olmamış mıydı? Kardeşliğin pekişmesi için, herkes kendi meşrebinde ibadet ederdi bir zamanlar. Yalnız romanda doksanlı yıllarda ceberut Hizbullah’ın vahşetleri görülür. Çünkü kutsal surlardan içeri giren yabancılar, mikroplarını da yerleştirmişlerdir. Kardeşlik demine onların eliyle fitne sokulmuştur. Romanın ana kahramanı katliamda Kürt bir aile tarafında korunmuş Mahir’dir. Parçalanmış bir kimliğe sahiptir. Darmadağındır. Yalnızdır. Hevsel bahçelerinde çürüyen bedenlere ağlar. Vurulup düşen ülkemin aydın insanlarına içi yanar. Bir karıncaya bile zeval gelmesini istemez. Lakin sonunda, zalime karşı zalimleşmek gerektiğini de idrak eder. Düşlerde gezinen bir yelken gibidir, oradan oraya savrulan. Kürt aile onu çocukları gibi görmüşlerdir ve öyle de davranmışlardır. Ama kalbinin derinliklerinde onlara ait olmadığının hissi vardır. Ta ki içindeki Jimo’yla tanışana kadar. Jimo, tarihin derinlerinde kopup gelmiştir. Tanıktır Amed’in geçmişteki şatafatına. İnsanın eksende olduğu bir yaşam tarzından geçip ifritlerin cirit mekânına dönüşünün de tanığıdır. Ve bilir ifritleşmeden, ifritlerle baş edilemeyeceğini.
Tarihe okunan ağıt Kadim Amed’in küçelerine götürüyor bizi roman. Orada biriken öfkeyi gösteriyor bize. Felsefi derinliği olan roman, salt anlatmaz gösterir de. Surların kapılarına varırız. Koruyan kutsal surların medeniyete olan katkılarını görüyoruz kitabın ilerleyen sayfalarında. Mardin kapıya gidip bir selam çakarız güneşin şehri Mardin’e. Zira annesi ve kız kardeşi de orada yaşamaktalar. Yaşadıkları vahşetlerden dolayı akıllarını yitirmişlerdir. Amerika’da yaşayan bir akrabası bu durum hakkında bilgilendirir Mahir’i. Yalnız Şeyhmus Közgün, bu arayışın üzerinde kaleme almamış romanını. Annesinin gözlerinde şefkati arasa da bulamaz Mahir. Ruhunu kökten kaybetmiştir çünkü. Ruh dediğimiz şeyin çatısını akıl oluşturur çünkü. Akıllarını ise vahşet alıp götürmüştür. Roman tarihe okunmuş içli bir ağıt gibidir aslında. Çarşıya Şewiti gibidir yüreği. Vicdan taşır yüreğinin derinliklerinde. Üst üste gelen belalarla ruhunu arayan kadim Kürt yurdunun direnişini görüyoruz romanın sonlarına doğru. Çünkü halkı surun dışına atma arayışındadır ifritler. –Kendi çocukları ve gençleri örgütler. Surların tepesine çıkıp onları taş yağmuruna tutarlar. Surun dibinde çadırlarını kurmak zorunda kalır halk. Kadınlar ise her gün surları silip süpürmektedirler. Pırıl pırıldır kadim Amed’in surları. Çünkü şehir direnişle eski kutsal kadın ruhuna yavaş yavaş yürümektedir. Hem Ermeniler de geriye dönmüştür. Ve ifritler örgütleyeni ararlar. Onlara göre çobanı yakalarsan her şey yol yordamına girecektir. Bilmezler ki, o kadim şehirdeki halk ne koyundur ne de bir çobana ihtiyaçları vardır. Bilirler gökteki yıldızlar gibi ışıldamanın, ortak akıl ve ortak vicdanla mümkün olacağını. Barbut oyununa başlanılmış. Ve zarlar atılmıştır. Şans insan olandan yanadır. Yazar Şeymus Közgün mistik diliyle bize bunu anlatmış. Amed’i konu alan ikinci romanıdır. Önümüzdeki günlerde, umarım diğer romanı da tanıtılır.
MEHMET SÖĞÜT

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...