ağlamayı naz için!
gülmeyi doyasıya bilirdim
kucak kucak paylaşılamazdım
ne korku bilirdim ne kaçmayı
canım ne zaman istese sokağa fırlardım
bilirdim gözler hep üstümde
üzerime titrerlerdi
anneye, babaya, güvenirdim
ablalara, abilere duyduğum güvenle
pervasızca özgürdüm sokaklarda
yapılan telaşlı uyarıları hiç anlamadım
zira sizler varken yanımda,
neden korkacaktım?
bir anda oldu her şey
kulaklarımı sağır eden patlamaların ardından
kulaklarımdan beynime uğultular vururken
toz duman dağılmaya başlarken
yıkıntılar arsında kaldığımı gördüm ansızın
hepinizi kaybettim bir anda
bir anda her şeyim kaybolmuştu
bir çığlık kopardım var gücümle
çığlığımı kendim bile duymadan
çığlığım pervasız özgürlüğümü
ve pervasız özgür çocukluğumu
aldı götürdü bir anda
gök yüzüne yükselen dumanlarla birlikte
şimdi bir duvar dibine sığınmayı öğrendim bir anda
o çığlıktan sonra ne ağlamak, ne göz yaşı kaldı artık
ömrünün sonuna gelmiş ihtiyar bir çocuğum şimdi
konuşmayı öğrenmeden daha
her şeyi gördüm ve öğrendim
vurulduğunuzu gördüm şimdi
burnum kanasa deliye dönen sizleri
çığlığıma bile ses vermez
yıkılan evimizin yıkıntıları arasında
kan revan içinde kalmış sizi gördüm
şimdi size bakmaya korkmayı
yüksek sesle ağlamayı
insanların yüzüne bakmaya
gök yüzüne bakmaya korkmayı öğrendim
şimdi öfke içinde sizi ararım
ah sevgililerim neden bu kadar şımarttınız beni
neden söylemediniz bunları bana
yoksa korkarım diye mi gizlediniz
ilk duygularımı söyliyeyimmı ?
şimdi size çok kızdım
şimdi kinle,nefretle,
öfkeyle düşünmeyi öğrendim
artık büyümeyen yaşlı bir çocuğum şimdi.