Türkiye'de Kamu Yöneticilerinin Karakter Yapısı
Oturmuş bir devlet düzeninde ideolojik kalmak adamcılık, yolsuzluk, ayrımcılık, ötekileştirme, zıtlaşma, kıskançlık, çatışma ve yalancılık demektir.
Oturmuş bir devlet düzeninde ideolojik kalmak adamcılık, yolsuzluk, ayrımcılık, ötekileştirme, zıtlaşma, kıskançlık, çatışma ve yalancılık demektir.
Buradaki tek amaç, insanları bilinmeyen üstün güçle korkutup oyalayarak, sömürü iktidarlarını devam ettirmektir.
Sürekli büyük acılar yaşandığı halde, halkın buna örgütlü tepki vermemesinin nedeniyse, toplumun psikolojisine aşılanan ırkçılık, kadercilik ve aşırı derecede korkudur. Her türlü korku, insanın düşünce yeteneğini kullanmasını engellediği gibi, tamamen edilgen bırakır.
Her insana aynı gözle bakan dil, din, ırk, inanç, kültür farkı gözetmeyen çağdaş, bilim ve demokrasiden yana olan Aleviliğin, kendinden olmayanı dışlayan, hakir gören gerici, ırkçı, ülkücü ve Şiiliğe yakın olması ya da onun gibi düşünmesi, Alevilikten tamamen başka bir şey demektir. Nasıl ki Marksist birisinin sağcı ve faşist olamayacağı kesinse, Alevilerinde ırkçı olması asla düşünülemez. Irkçılaşıp Şiileşen Aleviler, Alevilikten çıkanlardır.
Umut her ne kadar soyut kavrammış gibi düşünülse de kişinin kültür ve bilincine göre somutlukta taşır. İnsan doğasına göre bunun tarifini yapmak gerekirse, doğal duygusal tepkimelerin hepsini içinde barındıran üst yaşam sevinci olarak ifade edilebilir.
Fakat dünyada kişisel olarak verilmesi en zor karar, kişinin kendisini objektif şekilde sorgulamaya kolayca yanaşmamasıdır. Bu kişilik yapısı dünyada yaşayan insanların en az %95'inde mevcut olup, kendini sorgulamaktan korktuğu kadar, düşmandan o derece korkmaz.
Bin yıldır farklı din, inanç ve düşüncelere sözlü, fiziksel, psikolojik saldırıların arlıksız devam etmesi, faillerin devlet ve kullandığı piyonlardan başkası olamaz. Dünyanın her yerinde bireysel saldırılar, en fazla iki kez tekrar eder. Ve samimi devletler onları bulup anında imha etmiştir. Türkiye devlet yönetimi gerçekten yaşananlardan rahatsızsa, şu duruşu göstererek herkesi kendisine inandırmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kimliksel Sosyolojisi
Büyük Selçuklu'nun Kimliksel Sosyolojisi
Arap ülkeleri ile Türkiye'nin basit ticareti dışında kültürel bağı olmadığı halde, Türkiye'nin İslam yozluğuna sarılıp her türlü ağır bedeller ödemesi, zeka ve akıl tutulmasının bir sonucudur. Bunlar siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel her alanda yaşanmaya devam ediyor. Peki neden devlet ve toplum olarak öz değerini inkar edip, hiçbir faydası olmayan İslam bataklığının arkasından gidiliyor? Sorunun doğru cevabı insan, zeka, akıl ve öz kültürün diyalektik bağı incelenerek verilebilir.