ÖLÜMÜN KIYISINDA
Türklerin düşmanlarını at nalı biçiminde kuşatıp yok ettiklerini, gözümüzün içine bakar, sesine tehditkâr bir hava katarak anlatırdı. Anlaşılan, düşman bizdik ve bugün ki at nalı kapanı da bize karşı işliyordu. Ara caddelerden hastaneye doğru koşarken genişçe bir yere geldik. İsyanı bastırılmış bir ordu gibiydik. Çaresiz, öfkeli... On altısında, bilemedim on yedisinde bir genç, ansızın kucağımıza düştü. Belki Kale'den, belki Mağaralıdan gönderilmişti. Ortalığı keşfedip gidecekti. Delikanlı, olup bitenden habersiz, uyku sersemi gibi davrandı.