Öykü

Kızıl Gece

Nurcan Balıbey kullanıcısının resmi

“Gel gel...” diye işaret eden adama baktı. Gösterdiği yere yanaştı.  Bir bir doldu araçlar, geminin düdüğü çaldı. Ardından arabanın kapısını açtı, dışarı çıktı. O, hiç babasıyla tatil yapmadı. Çocukluk düşleri ölüm kadar sessizdi, ergenlik çağı düşleri cehennem kadar gürültülü. Annesi,  briçlerde, babası iş gezisinde, evde ise, sürekli çatışma halindeydi. Gizemli ve çirkindi genç adam. Kadınların birçoğunu parasıyla sevgili edindi. Saksı çiçeği gibi süslü, özenli giysisi, gür saçını sol eliyle taradı, burnu havada avına yaklaşan tazı gibi baktı.

Büyük bir hastalıktan kalkmayı bekler gibi

Nurcan Balıbey kullanıcısının resmi

Sundurmada oturmuş, sessizliği devam ediyordu: Üç yıl önce köyün içinden geçen otobüse binmiş iki saat sonra İstanbul’a varmıştı. Sırtında yıpranmış bir hırka içinde basmadan elbise, ayağında tozlu ayakkabı, ne yapacağını bilmeden, geniş adımlarla yürüyordu. Eline aldığı küçük valizin ağırlığı çok rahatsız ediyordu. Ağrıyan kolunu ovalayabilmek için, valizi kâh yere bırakıyor kâh öbür eline alıyordu.

Mıstıkıs

Mustafa Güçlü kullanıcısının resmi

Mıstıkıs ismi ortaokul birinci sınıfta en yakın arkadaşım Kadir tarafından iliştirilmişti yakama. Cumartesi günü Tommiks kitaplarını okuyup mahallenin savaş meydanında talimler yaparken ansızın ağaç dalından uydurduğu tabancayı başıma doğrultup:
 
-Hey Mıstıkıs ellerini başının üstüne koy, teslim ol! deyivermişti.
 

Hiçlik Duygusu

Nurcan Balıbey kullanıcısının resmi

 
Bir sabah uyandığında, terden sırılsıklam olduğunu gördü. Halsizdi üstünü değiştirmesine yardım ederken, boynunun her iki tarafındaki şişlikleri görünce dehşete düştü; her iki gözüne kan dolmuş, sesi çatallanmış, yutkunmakta güçlük çekiyordu.
“Hemen doktora gitmelisin,” dedi. Günlerden cumartesiydi, dünyaya yayılan ilginç haberler, küresel bir salgından bahsediyordu;

KESER

Münevver Ongun kullanıcısının resmi

Mehmet, Konya bozkırlarından gelerek Güney Ege yaylalarına yerleşip oraları yurt edinen bir ailedendi. Oldukça çalışkan ve mert insanlar çok büyük araziler edinmişler, çevrelerinde sevilen sayılan bir aile olmuşlardı. Mehmet çok yakışıklı, güçlü kuvvetli, dürüst bir genç olduğundan arkadaşları ona “Mehmet Efe” derlerdi. Körüklü deri çizmelerini ayağından hiç çıkarmaz, o çizmeler ve “külot pantolon”uyla zeybek oynadığında bastığı taşlar titrerdi adeta.

BİR HAYAL ve EDEBİYAT BAHÇESİ

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

 

Zaman zaman dile getiriyordum yazar olmak istediğimi! Ancak bu istek benim için gerçekleşemeyecek bir hayalden öteye gitmiyordu. Sadece, dostlarımla dertleştiğimde “Hayatta en çok yapmak istediğim şey yazar olmaktı fakat olmadı işte” diye hayıflanıyordum. Artık ümidimi kaybetmiştim ve hayal kurmak dahi gereksiz geliyordu.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Öykü beslemesine abone olun.