“Malumdur benim sühânım mahlas istemez” (Ben şiirlerimde mahlas kullanmam, ben sözlerimden bilinirim) dese de gazellerinin makta (mahlas) beytinde, kasidelerinin fahriye bölümlerinde ( tac beyitte) ve şarkılarının son dörtlüklerinde Ahmet yerine “Nedim” mahlasını kullanır.
Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir
Aman dünyâyı yaktın âteş-i sûzan mısın kafir
Kız oğlan nâzı nâzın şeh-levend âvâzı âvâzın
Belâsın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kâfir”
....................
Sana kimi cânım kimisi cânânım deyü söyler
Nesin sen doğru söyle cân mısın cânân mısın kâfir
......................................
Nedim-i zârı bir kâfir esir etmiş işitmiştim
Sen ol cellâd-ı dîn ol düşmen-i îman mısın kâfir
“kafir” redifli gazelinin altında ya mahlası olmasaydı, neylerdi Divan okurları? Kime kondururlardı “kız mısın oğlan mısın kafir” sözlerini? Cımbızla mısra ayıklayan ve yorumlayanlar Nedim’i köşeye öyle bir kıstırırlardı ki, o da her şeyi itiraf etmek zorunda kalırdı.
Nedim'in öyle bir şarkısı var ki, şairi yazdığına pişman ederler.
"İzn alub cum'a nemâzına deyû mâderden,
Bir gün uğrılayalım çerh-i sitem-perverden.
Dolaşub iskeleye doğrı nihân yollardan,
Gidelim serv-i revânım yürü Sad'âbâde."
(Bu dörtlük çeviriye muhtaç: Cuma namazına gidiyoruz diye valideden izin alıp zulmeden felekten bir gün çalalım, gizli yollardan iskeleye doğru dolaşıp yürü ey servi boylum sad-abada gidelim)
dizelerinde nefeslenenler Lale Devri şairini öyle yerden yere vururlar ki ölüsünden şarkı tozları çıkarırlar. Günahı kendisine.
Hani 15 yy. şairlerinden Ahmet Paşa,-üstelik Baki ile aynı unvana sahiptir: sultanü’ş-şuara- sözde koskoca Fatih’in gözdelerinden birisine abayı yakar, paçayı 35 beyitlik “kerem” redifli kasideyle yırtar. Sanmayın ki “kerem” redifli kaside sadece Ahmet Paşa’ya aittir, saymaya kalksam okur beni sopayla kovalar. (Ukalalık güzeldir sevgili okurlar. Şeyhi’nin, Necati Bey’in daha daha kimlerin var.) Nedim de Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın çevresinden birisine bir gönül yakınlığı hisseder. Konunun uzmanları -Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan, Prof. Dr. Mehmet Çavuşoğlu hocalarım gibi- bütün bu olayları reddederler ama on parmağında on kara olanlar Nedim'e çalmaya devam ederler.
Enderunlu Fazıl’ın Hûban-nâme (Güzel Oğlanlar Kitabı), Zenannâme (Kadınlar Kitabı), Çengi-nâme adlı kitaplarına imza atsaydı. Lesboslu (bugünkü Midilli) Sappho duyarlığında, ondan daha lirik şarkılarıyla Türk şiirine damga vurmuş Nedim’in cinselliğini sorgulasak da o gönlümüzdeki şarkıların üstadıdır. Sappho da nerden çıktı diyen okurlara azıcık bir şeyler çıtlatalım ki merakta kalmasınlar. 200’ye yakın şiiriyle günümüze gelmiş bir Lesbos (bugünkü lezbiyen sözcüğünün kökeni bu kentle ilgili) güzelidir.
Şiirin tatlı şarlatanı: Şeyhülislam Yahya
Derler ki Yahya gazellerinin benzeri yoktur, kasidede eline su dökemezler.
Nedim bile önünde el pençe divan durur. Nefi’ye toz kondurmasa da Yahya’nın yeri Nedim’de başkadır:
Nefi vâdi-i kasaidde sühan-perdazdır
Olamaz amma gazelde Baki vü Yahya gibi
(Nefi’ye olumsuz göndermeyi görmezlikten gelemeyiz. Baki’yi bilmem amma Yahya’nın kaside ustası olarak abartıldığı kanısındayım.)
.
Şeyhülislam Yahya’nın en çok sevilen beyitlerinden birisi de şudur:
Sun sagarı sâki bana mestâne desinler
Uslanmadı gitti gör o divâne desinler
(Ey saki! Bana içki sun da kendinden geçmiş , uslanmadı gitti şu divane desinler)
Gelelim tatlı şarlatanlık kısmına… Şeyhülislam Yahya,
Şimdi hayl-i suhan-veran içre
Nefi manendi var mı bir şair
Sözleri Seb’a-i Muallaka’dır
İmrüülkays kendidir kâfir
hezliyatında (hezl, tehzil, hicivye, yergi, satir hepsi aynı şey) müthiş bir ironi vardır. Nefi’nin övüldüğünü sanmayalım. İstidrak adı verilen bu sanatta över görünüp yerme söz konusudur. Kıtanın anlamı az çok şöyle: Nefi’nin eşi benzeri yoktur, şiirleri Kabe duvarına asılsa hak etmiştir. İmrüülkays kalitesinde kasideler yazmıştır o kafir. Sonuçta Nefi kâfir damgasını yer.
Nefi bu, durur mu, Şeyhülislam’a “müfti efendi” diye hitap ederek göndermede bulunur:
Bize kâfir demiş Müfti Efendi
Tutalım ben ana diyem müselman
Lâkin varıldıkta ruz-ı cezaya
İkimiz de çıkarız anda yalan
(Müfti Efendi bize kafir demiş, ben ona Müslüman diyeyim ama yarın mahşer günü ikimiz de yalan çıkarız.)
Şiir dünyası er meydanından farksızdır. Övgüler ve sövgüler fırtınası estiği çok olmuştur. 18. yy. şairlerinden Keçecizâde İzzet Molla, övünürken kendini hikemî tarzın ustası Nâbî ile karşılaştırır:
Egerçi Nâbî-i üstâda taklîd eyledim ammâ
Benimki sebkat etmişdir anın ma’nâsı mübhemdir
(Diyor ki, Nabi’yi taklit ettim ama onun gibi kapalı yazmadım, açık yazdım ve onun şiirlerini geçtim.)
Divan şiirinin imparatoru Fuzuli'den dem vurmadan konuyu kapatmak istemem:
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhumdan murâdum şem’i yanmaz mı
Benden bu kadar. Divan edebiyatını noktaladık, Şeyh Galip olmadan Divan edebiyatı noktalanır mı? Onu anlatmaya gücüm yetmez. Bağışlayın.
Tanzimat’ta devlerle çarpışacağız. Galata düşmüşsek uyarın lütfen. Hepiniz benim Moneta'msınız. (Moneta, haber veren, uyaran tanrıça İuno'dur.)
(Not: Gönül isterdi ki şiirleri orijinallerinden alayım. Kim nerde nasıl bulacak, memlekette divan mı kaldı, bana da hak verin.)
Şiir Üstüne-14
Bir Söz Ustası, Şarkı Dehası, Mahlassız Bir Şair: Nedim
Kategori:
Bunları Okudunuz mu?
Hapishane Edebiyatı
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan
Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...
Konuk Yazarlar
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı.
“Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...