SANATÇI VE SAVAŞ KARŞISINDAKİ TAVRI

Müslüm Aslan kullanıcısının resmi
Sanatçı güzelliklerin mimarıdır. Halklara güzellikler damıtan güzel olguların çocuğu. Düzenlerin, sistemlerin, sınırlayan ideolojilerin emir eri değildir. Onun hayatında doğruyu söylemekten geri çeken bireysel kaygıların damgası yoktur. Sanatçı bireysel ve yanlı davrandıkça küçülür. Umuda yürüyüp kendisinden çoğaldıkça büyür, herkesleşir, umudun emektarına dönüşür.

            Karmaşanın içindeki acılar bir yana en ufak sızı karşısında dahi insanın duyarlılığı içinde tepreşir, tepki göstermezse de. Ne kadar hayatı koparsak da yaşananlardan, insanın yaşayışı bu çemberin içindedir. Soyutlanamaz ve kurtarılamaz.
 
            Masmavi göğün altında nereye gidilirse gidilsin yağmur damlaları ıslatır seni, kandırsan da yalanların kabuklarını örtsen de üstüne. Ve gerçek tepeden tırnağıyla nereye gitsen sözlerinin kıyılarına vururken, gözlerine ilişir, hayatına dolanır.
 
            Birey kendi vasıfları ile birey olmak istiyorsa vasıflarını büzüp, örterek, dilsiz bırakarak tepkisiz kalarak ulaşamaz bu hedefine. Sınırlarını ve özgürlüğünü bilerek ve aynı şekilde karşısındakini de sayıp sevgi saygı göstererek karşısındaki ile  eksik ya da fazla uyum içinde geliştirebilir.
 
            Sanat birey olma detaylarını tamamlayan ve hayatın renklerini atayıp rötuşlandırandır. Sanatın gerçek dışı tutumlarında ısrarı, bireylerin nezdinde hayatı uçurum kenarında pamuk ipliğine, yanılgı ve yanılsamalarla bağlayarak sürdürmesini sağlar. Bunları sağlayan sanatı icra eden sanatçının ince eleyip sık dokunuşunun köklerinde iyi gözlem ve emek yatmaktadır.
 
            Sanatçı durağan olmayıp, mevcutla yetinmeden sürekli bir hareketlilik ve değişim içindedir. Suskunluğunda kaybolmadan, bireysel hesaplardan uzaktır. Nerede olursa olsun kaç kişi ve kimlerin arasında ise her zaman sanatıyla kuşanarak aykırılığını olması gereken hayata koşarak gösterendir. Sanatçı umutların ve hayallerin sesine kuşanarak insafını, vicdanını ve ideallerini pusula bilerek yürümeyi doğal bir yeminle ve inatla yerine getirme misyonu ile yürüyendir.
 
 
            Güzelliklerle duruşunu aklayan ve insan hayatına en yakışkan kavramlarla insanı yakınlaştırıp yaşatmak onun birincil görevlerindir. Zaten bu belirleme diyebileceğimiz ve diyemediğimiz bütün en değme, kudretli lafları kucaklar. İnsan bilincinin tortulardan, ön yargılardan ve gericiliklerden temizleyerek huzura, barışa ve kardeşliğe dünya çatısı altında en güzel günlere kapılarını açması için mücadele eder sanatçı ve aydınlar.
 
            En güzel, didaktik muhtevalı muhalif  eseler savaş karşıtlığına, felaketlere karşı, olağan üstü dönemlerde ortaya çıkar. Alt üst oluşlar insan bilincin de de depremler meydana getirerek tavır koymayı, yaratmayı keskinleştirir.
 
            Pablo Picasso İç Savaşının dehşet verici bir kesitini “Guerrıica” tablosunda bütün açıklığıyla gözler önüne sermişti. Sanat güzel yaşamayı iyi yaşamayı gösterir, öğütler. Ve insanlık tarihinde eksilmeyen savaşlar da sanatçının gündeminden eksik olmamıştır. Barış tutkusu, özgürlük aşkı ve imgesi hiçbir cümleden, renkten, dizeden eksik olmamıştır. Yaralayan, acıdan, kanatan ve kahreden her şeyden uzak mahkum eden bir çabayla sanatçının gündeminde olmuştur. Dünyanın en değişmez klasiklerine yazarlarına bakıldığında bütün mücadelelerinin temel taşları köklerinde savaşsız bir dünya özlemini çağlayanlaşarak akar. Homeros’un savaşı konu alan destanı 'İlyada' adlı eseri barış çağrısıdır. Tolstoyun savaş ve barış adlı eseri, savaşın beraberinde getirdiklerini anlatır uzun uzadıya bıkmadan usanmadan. Ernest Renan da “savaşın gerçek mağlupları sadece ölülerdir,”A.Heywood ise “Barışta çocuklar babalarını, savaşta ise babalar oğullarım gömerler” demektedir. ve bir şairin, ressamın, halktan yana savaş karşıtı aydın, yazarların savaş tablosuna dair sarf ettiği herhangi bir harf bile kansız, barış içinde güzel günlerin mucize sırlarını bünyesinde taşır.
            Savaş ortamından söz, çığlıkları avuçlarında boğarsa umut yürür. Ama eğer vahşet çığlıkları sözü dalgasına alıp ayaklarının altında çiğnerse, ölüm bağdaş kurar güzelliklerin kalbinde.
 
            Bir sanatçı kendisini hayatın çocuğu ve insana güzellikleri taşıyan işçisi olarak görüyorsa dünyanın başından geçenleri irdeleyip kendi kategorisindeki insanın yetersizliklerinin yol açtığı felaketleri tarihsel süzgeçten geçirmek kadar tarihsel misyonlara talip olmalı.
 
            Sanatçı güzelliklerin mimarıdır.
Halklara güzellikler damıtan güzel olguların çocuğu.
Düzenlerin, sistemlerin, sınırlayan ideolojilerin emir eri değildir.
Onun hayatında doğruyu söylemekten geri çeken bireysel kaygıların damgası yoktur.
Sanatçı bireysel ve yanlı davrandıkça küçülür.
Umuda yürüyüp kendisinden çoğaldıkça büyür, herkesleşir, umudun emektarına dönüşür.
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...