
Karşılık vermek, kendimi savunmak istedim ama vazgeçtim oracıkta. İşin ucunda bayram harçlığı vardı! ‘’Sallanma’’ diye arkamdan bağırdı. ‘’Herkes sofrada bir sen eksiksin’’
Elimi yüzümü yıkayıp bir güzel kuruladıktan sonra sofraya geçtim. Kahvaltıdan sonra annemin baş işareti zorlamasıyla, aramızda öpüşerek bayramlaştık. Sırasıyla babamın elini öpmeye başladık. Babamın elini öpen ardından annemin elini öpüyordu. Annem de kafasına göre kimimize 20 lira kimimize 50 lira veriyordu. Benim şansıma 50 lira düştü. İyi para sayılırdı, o günün şartlarında. 1976 ya da 1977 yıllarıydı sanırım. Parayı verirken bana ‘’Gözümün önünden ayrılma’’ dedi. ‘’Kardeşim Aligile bayramlaşmaya gideceğiz.’’ Gözümün içine sevgiyle baktıktan sonra kulağıma eğilerek fısıldadı:
‘’Bu işten kazançlı çıkarsın!’’
‘’Tamam’’ deyip odama geçtim, üzerime temiz giysiler giyinip geldim.
Tam evden çıkıyorduk ki; annem ani bir manevra ile salona geri döndü. Çekmecelerin birinden bir makas çıkardı. Eski bir gazete sayfasını kâğıt banknot büyüklüğünde kesti. Cebimdeki parayı istedi. Korkarak uzattım. Geri vermeyecek sanmıştım. 50 liranın içine gazeteden kestiklerini koydu. Eliyle bir güzel düzeltti. ‘’Tamam, bir tomar paran oldu’’ dedi gülerek. ‘’Ha unutmadan diyeyim; dayın sorarsa şayet; çalışıyorum de’’
Ben halen olayın şaşkınlığı içindeydim. Annemin neden öyle bir şey yaptığına dair bir fikir yürütüyor ama bir anlam veremiyordum.
Ali dayım bizi kapıda karşıladı. İçeriye buyur etti. Evin içine et kokusu sinmişti. Sofrada tepeleme dolu bir tepsi et gülümsüyordu bize. Zorla oturtulduk sofraya.
Bir ara sofrada dayımın gözü bana takıldı. “Yeğen’’ dedi. ‘’Epeydir görmüyorum seni’’
‘’Çalışıyorum’’ dedim.
Dayım inanmadı. “Göster cebindeki parayı! “ dedi.
Gösterdim. Gözleri parıldadı. “Hem de bir tomar parası varmış aslan yeğenimin’’ diye sevindi. Ardından yengeme seslendi:
‘’Cüzdanımı getir’’ dedi.
Cüzdanının içinden 50 lira çıkarıp verdi bana. ‘’Aferin’’ dedi.
Kuzenim Elbeyi’ye döndü. “Boşuna bakma ‘’dedi, ‘’sana bayram harçlığı yok!’’
Sinirlendi Elbeyi. Yüzü ensesine kadar kızardı. ‘’Bayram harçlığı vermezsen sonra ne yaparım ben?’’
‘’24 saat çıkmadığın, nöbet tuttuğun derneğine git’’ dedi. Bana döndü. ‘’O şapkasında kızıl yıldız olan Çinlinin ismi neydi?’’ diye sordu. Başını kaşıdı ama bir türlü ismi aklına gelmemişti.‘’
‘’Başkan Mao’’ dedim.
Sevindi. ‘’Ha işte O!’’ dedi. Tekrar Elbeyi’ye döndü: ‘’Başkan Mao’ya git; O versin bayram harçlığını’’
Mart-Nisan Gibi Ozan Yayıncılıktan çıkacak olan Anamdan İnciler 2 kitabımdan