
Öykü başka bir yazın biçimi. Derin bir sanatsal yaratı vardır öyküde. Zeren'in öykü dilini sevdim. Hele Yasak Kitap'ı muazzam bizim ülkemize uyar. Bir kitabın başına gelenler bir dönem Türkiye'sinin en iyi örneği. Ancak burada kitap konuşur, okurken Deniz Faruk Zeren bu kitabı konuşturarak bir ülkeyi anlatabilirdi hissi duyar insan.
Zeren, dilini yaratmış bir öykücü. Çekti bıraktı, indi bindi, çekti uzattı (uçurtma yapıyor) derken Yaşar Kemal okuduğunuzu sanıyorsunuz, ancak öykü tak diye bitince Sait Faik'i sokaklardan alıp kıra götürmüş diyorsunuz.
Yatmadan önce okunacak en güzel şey kısa öyküdür derim. Ben yaparım, eğer bir öykü kitabı bitirmiş ve o öykülerden biri rüyama girmemişse, kitaptan saymam.
Deniz Faruk Zeren'in ÇİKÇİKO (uçurtma) öyküsünü gördüm.
Cumali duvardan atladı, badem ağacı çiçek açtı ve kağıttan bir Çikçiko bulutlara yükseldi.
Çağla ağacı güldü...
Çocuklar, dedi, çocuklar bahar geldi. Çikçiko uçurtmak istiyorsanız anne babanıza söyleyin öykü okusun akşamları size!!!
Her akşam bir öykü, beş dakikacık.
Şimdi (01:03 gece) Deniz Faruk Zeren'in son öyküsünü okudum, daha doğrusu atlamıştım. WERNİCKE KORSAKOFF!u, baktım bütün öyküler bitmiş, şunu da okuyayım bari dedim.