DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI XLIV

Görülmüştür kullanıcısının resmi
"Bernardo Soares’e şöyle dedirtir: “Kitapları yayımlanan bir yazar için tek soylu kader, layık olduğu üne kavuşamamaktır, ama gerçek soylu kader, yayım yapmayan yazara ait olandır. Yazmayandan bahsetmiyorum çünkü o zaman yazar olamaz. Yani dosyasında yazmak olan ama ruhsal durumu yazdığını göstermesini engelleyen bir yazar. Yazmak düşleri somutlaştırmaktır, yapımızın bize yaratıcılar olarak sunduğu maddi bir ödül biçiminde dışsal bir dünya yaratmaktır [?]. Yayımlamak dış dünyayı başkalarına vermektir. Eğer ortak dış dünya onlar için ‘gerçek’ olan, görünen ve somut dış dünyaysa bu, neye yarar? Başkalarının benim iç evrenimle işleri ne?”

 
Madde 431: Kimi yazarlar, ölümlerinden çok sonra ortaya çıkan eserleriyle edebiyat alanında silinmez izler bırakırlar. Kafka gibi. Kafka önemli eserlerini yakması için dostuna vermiş, ama dostu yayımlatmıştı. Fernando Pessoa da (1888-1935) bu yazarlardan biridir. Başyapıtı olan Huzursuzluğun Kitabı’nın bütüncül biçimde 1982 yılında yayınlanmasıyla yaygın tanınırlık kazanmıştır.
 
Madde 432: Pessoa, birçok hayali yazar yaratmıştır. Bu yazar kimliklerini kendi aralarında konuşturarak bambaşka bir kurgu dünyasına kapı aralamıştır. Heteronim de denilen bu kökdeş şair ve yazarların belli başlıları Alberto Caeiro, Alvara de Campos ve Ricardo Reis’tir. Huzursuzluğun Kitabı’ndaki Bernardo Soares şöyle der: “Bazen, günün birinde (ait olmayacağım bir gelecekte) yazdığım cümleler okunur ve takdir edilirse sonunda kendi kanımdan insanlar, ‘beni anlayanlar’ içinde doğduğum ve sevildiğim bir ailem olacak diye hüzünlü bir zevkle düşünürüm. Ama o döneme doğmak bir yana, ben ölmüş olacağım. Ölü adamın yaşamda payına düşen kayıtsızlığın şefkatle onarılamayacağı zaman ancak resimlerde görülebileceğim.” Kökdeş yazarı üzerinden geleceği görmüş Pessoa.
 
Madde 434: Bernardo Soares’e şöyle dedirtir: “Kitapları yayımlanan bir yazar için tek soylu kader, layık olduğu üne kavuşamamaktır, ama gerçek soylu kader, yayım yapmayan yazara ait olandır. Yazmayandan bahsetmiyorum çünkü o zaman yazar olamaz. Yani dosyasında yazmak olan ama ruhsal durumu yazdığını göstermesini engelleyen bir yazar.
              Yazmak düşleri somutlaştırmaktır, yapımızın bize yaratıcılar olarak sunduğu maddi bir ödül biçiminde dışsal bir dünya yaratmaktır [?]. Yayımlamak dış dünyayı başkalarına vermektir. Eğer ortak dış dünya onlar için ‘gerçek’ olan, görünen ve somut dış dünyaysa bu, neye yarar? Başkalarının benim iç evrenimle işleri ne?”
 
Madde 435: (Devamla) “Yazmak unutmaktır. Edebiyat, yaşamı görmezden gelmek için bir yoldur. Müzik sakinleştirir, görsel sanatlar uyarır ve performans sanatları (tiyatro ve dans gibi) eğlendirir. Öte yandan edebiyat, onu bir uykuya dönüştürerek yaşamdan uzaklaşır. Diğer sanatlarda bu geri çekilme yoktur- görsel ve yaşamsal formüller kullandıkları, diğerler insandan beslendikleri için.”
 
Madde 436: (Paragrafın devamında), “Durum edebiyat için böyle değildir. Edebiyat yaşamı kışkırtır. Bir roman hiçbir zaman olmayanın öyküsüdür, oyun da öykülenmemiş bir romandır. Şiir hiç kimsenin kullanmadığı bir dilde fikirlerin ve duyguların ifadesidir çünkü. Kimse mısralarla konuşmaz dedirtir kökdeş yazarı Bernardo Soares’e.
 
Madde 437: Edebiyat ve sanat üzerine önemli belirlemeler vardır Huzursuzluğun Kitabı’nda: “Edebiyat-düşünceyle evli sanattır ve gerçeklik tarafından bozulmamış bir anlayıştır-bana göre, sanki gerçekten insancılmış ve hayvani yönümüzü ortaya çıkartmayacakmış gibi, tüm insanlık çabasının yönelmesi gereken bir amaç. Bir şeyi ifade etmek, değerini korumak ve vahşetini uzaklaştırmaktır. Tarlalar tanımlarında, gerçek durumlarından daha yeşildir. Eğer düş gücüyle tanımlanırsa, çiçekler, hücrelerden oluşan yaşamlarında bulunamayacak, hiç solmayan renklere sahip olurlar.”
 
Madde 438: Bir diğer edebiyat tanımlaması da: “Edebiyat, yaşamı gerçek yapma çabasıdır. Hepimizin bildiği gibi bildiklerimize ait eylemler yapmadığımızda bile yaşam, doğrudan gerçek olan biçiminde tamamen gerçekdışıdır. Şehir ve fikirlerimiz tamamen kurmacadır, kendimize ait karmaşık duyumsamalardan doğar. İzlenimler edebiyat olmadan iletilemez. Çocuklar özellikle edebiyat kullanırlar çünkü başkalarının onlara öğrettiklerini değil, hissettiklerini söylerler. Bir keresinde, bir çocuk ağlamanın eşiğinde olduğunu anlatmak için yetişkinler-aptallar gibi “Ağlayacağımı hissediyorum” dememişti. Şöyle demişti: “Kendimi gözyaşları gibi hissediyorum” der.
 
Madde 439: (Devamla) “Sanat olarak nesri iki nedenle yeğlerim ve bunlardan birincisi tamamen kişiseldir: Başka bir seçeneğim yok çünkü şiir yazamam. İkinci nedenim herkes için geçerli ama bunun, birincisinin gizli veya gölgeli bir biçimi olduğunu düşünüyorum. Buna biraz ayrıntılı bakmaya değer çünkü sanatın değeri ile ilgili. Şiir, müzik ve nesir arasında bir aşama olarak kabul ederim. Müzik gibi, şiir de ritmik yasalara bağlıdır ve bunlar katı yasalar olmasalar da hâlâ kontrol, kısıtlama, otomatik baskı ve sansür amaçlı olarak ortadadırlar. Nesirde özgürce konuşuruz. Müzik ritimleri ekleyebilir ve buna rağmen düşünebiliriz. Şiirsel ritimler eklerken hâlâ bunların dışında kalabiliriz. Rastgele bir şiirsel ritim düzyazıyı bozmaz ama rastgele bir düzyazı ritmi şiiri kötüleştirir.”
 
Madde 440: (Kitaptan devamla), “Sanat, eylem yapmak ya da yaşamak yerine geçer. Eğer yaşam, duygunun inatçı bir ifadesiyse, sanat da aynı duygunun entelektüel ifadesidir. Bizim olmayan, olmasına çabalamadığımız ya da elde edemediğimiz herhangi bir şey düş yoluyla elde edilebilir ve bunlardan yararlanarak sanat yaparız. Bazı zamanlarda duygumuz o kadar güçlüdür ki eyleme dönüşse de eylemle tamamen tatmin edilemeyebilir. Yaşamda ifade edilemeyip, tatmin edilemeyen duygu sanat için kullanılır. İki tür sanatçı vardır: Sahip olmadığını ifade eden ve elde ettiğinin artığını ifade eder.”
              Hasılı, Huzursuzluğun Kitabı’nda (Ayrıntı Yay.) daha nice saptamalarla karşılaşacaksınız. Boşuna Pessoa’nın başyapıtı denmemiştir.
Devam edecek
 
Ayhan KAVAK
Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesi B-1. Kat-18. Oda
Ereğli/KONYA
Resim: Hermel Horozco
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...
Yeni sergi çalışmamız. "Sınırsız Kü...
  Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf Grubu ve Karşı Sanat Çalışmaları olarak politik tutsaklar ve fotoğrafçılarla yeni bir sergi hazırlığına...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...