Hapishane Edebiyatı
Tutsak yazar ve karikatürist Ömer Özdurak'tan gelen şiirler
düşler kitabında
bir eski fotoğraf gibi
unutulan sararan
içine düştüğüm sevda labirenti
yalnız, kör sokaklar
kim bilir hangi asi rüzgar dolanır saçlarında
ben, bu düşte sana deli, sana divane
sensizlik kıyılarında
kelamsızlık yemini etmiş bir dengbêj
uzam ve zaman
bana cellad, bana zindan
ateş mavisi gözlerini çevir gözlerime
yoksa bu düş kitabında
bir ağaç misali
dökülür tüm yapraklarım
***
Sergiye Davet: 100 Tutsak 100 Hapishane... Sonsuz Edebiyat
100 Tutsak 100 Hapishane....Sonsuz Edebiyat
Görülmüştür ve Görüşeceğiz Kolektifleri olarak politik tutsakların hapishanelerde yazdıkları kitapları “100 Tutsak 100 Hapishane Sonsuz Edebiyat” başlığıyla sizlerle buluşturuyoruz.
Dört duvar arasında, hapishanelerde, üretilen eserleri okurlarıyla buluşturmak aradaki tel örgüleri ve duvarları kaldırmaya biraz olsun katkı sağlamaktır. Yasama ve sanata dair üreten, sanatın her dalının sınırlamalara, zorluklara, kilitli kapılar arkasına sığmayan gücünü kitaplaştıran tutsak yazarlar ve şairler ile buluşmak ister misiniz?
Anlayana Çok Şey Anlatan Hikâye(Ler)[*]
bir toplumun çığlıklarını duyabileceği
tek kürsü edebiyat kürsüsüdür.”[1]
Mahpustaki mektupdaş(ımız) Hasan Şeker’in ‘İsyandır Her Gülüşün’[2] başlıklı hikâyeleri okunduktan sonra insana ister istemez; Friedrich Nietzsche’nin,“Her sözcük bir ön yargıdır,”[3] ile Albert Camus’nün, “Bir insanın yapıtları, çoğu kez, onun özlediği, heveslendiği şeylerin hikâyesidir,” saptamalarını anımsatıyor.
Musa Altun'un hapishanede hazırladığı sözlük: Ferhenga
İÇERDE SÖZLÜK ÇALIŞMASI
Sözlükler bizi kelimelerin sihirli dünyasına çeken kapsamlı çalışmalardır. Zor ve meşakkatli bir sürecin sonunda gün yüzüne çıkarlar. Hemen hemen tüm sözlük çalışması yapan kurum ve bağımsız şahısların hemfikir olduğu bir gerçektir bu sürecin zorluğu. Hele hele bunu Kürtçe gibi bir dil için söylemeye kalkarsak bu zorluk iki-üç kat daha fazla öne çıkıyor dersek yerinde olur.