DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI XXXII

Görülmüştür kullanıcısının resmi
"Yahudiliğin mistik akımlarından olan Kabalacılık, İslam mistisizmini de etkilemiştir (örneğin Hurufiliği). Kabala ve Hurufilikte Tanrı’nın kendisini dışarlıklı kıldığına inanılır. Tanrı’nın dışlaştırılması bir oluşum barındırır ve bunu 32 dairesel (sefirot) aşamayla gerçekleştirildiği savlanır. Bunları çözmek için harfler ve sayıların gizemi öne çıkar ve Tanrı harf ve sayıları kullanmasına vakıf olanlara ayan olacağı söylenir. Zira o tanrı harf ve sayıların arasında saklıdır… Umberto Eco’nun “Foucault Sarkacı” romanının payandası Kabalacılığa dayanır. Eco, çağdaş yazarlar arasında sayı ve harf mistisizmini edebiyata taşıranların başında gelir. Foucault Sarkacı’nın bölümlerine Sefirot demiştir. Bu eser büyüsellik ve bilimi iç içe karmış bir anlatı kurgusuyla kotarılmıştır."

 
Madde 311: Hayatın her safhasında olmazsa olmaz duygulanımlardan biri de utançtır. Utanç duygusunu yaşamayanlar insanlığından çok şey yitirmiş olur. İnsani-toplumsal bir duygudur utanmak. Aksi halde ar damarı çatladı derler bunu hissetmeyenlere. Kötücüllüklerinin tescili utanmayı bilmemektir.
Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt”te, Zerdüşt’ü şöyle konuşturur: “Şöyle der gören kişi, utanç, utanç, utanç. İnsanın tarihi budur.”
Onun için utananlara ne mutlu demek lazım…
Madde 312: Gülten Akın’ın “Utanç” adlı şiirinden:
“Gerçek acıyı tanıdım/yaraya değdim/bir cehennem taşıdım/omuzlarımda sanırdım/açtım gözümü ki dünya/cehennemden öte cehennem/utandım”
Madde 313: Kafka’nın “Dava”sındaki son pasajda da utançtan bahsedilir:
“Ama beylerin birinin eli K’nın gırtlağına sarılırken, öteki bıçağı yüreğine sapladı ve iki kez çevirdi. K, kaymakta olan gözleriyle yüzünün hemen yakınında başları yanak yanağa dayanmış olarak kararı izleyişlerini gördü. “Bir köpek gibi” dedi, sanki utanç, ondan sonra da hayatta kalacaktı.” Burada Kafka’nın dillendirdiği utanç meselesi günlük yaşamında yaşadıklarından/yaptıklarından ayrıksı düşünülemez. Bu yüzden o utanç kelimesini kullandığı söylenir… Ölümün ardından devam eden utanç! Ne ola ki?
Madde 314: Thomas Mann, Amerika’daki sürgün yıllarındayken okuması için Einstein’a Kafka’nın bir kitabını ödünç verir. Einstein kitabı geri iade ederken “Okuyamadım bu kitabı. İnsan beyni bu derece karmaşık değil!” der. Oysa o karmaşık beyin, özel ve genel görelilik teorisini keşfetmişti.
Madde 315: Einstein roman okuru olarak başı sonu belli, kapalı bir yapı ihtiva eden ve hikaye barındıran metinlere alışmıştır. Geleneksel anlatılara uymayan romanlara biganeydi. Üçüncü şahıs anlatısıyla kurgulanmış; nerede, ne zaman ve neden sorularının yanıtını barındıran eserleri okumaya yatkındı/alışıktı. Onun için Kafka romanı zor gelmişti ona.
Madde 316: Hermann Broch, James Joyce için şöyle demiş: “Çayır-çimen romanı döneminin sona erdiğini, dünyadaki değişimin edebiyat alanına taşınması gerektiğini ilk anlayan kişidir”.
Madde 317: James Joyce, romanlarında çözülen bütünlüğü, parçalanan gerçekliği daha da parçalayarak anlatırken Bilinç akışı yönteminden yararlanan öncülerden olmuştur. Onun metinleri baştan sona ilerleyen bir öyküleme barındırmaz.
Madde 318: Terry Eagleton şöyle bir saptamada bulunur: “… Edebiyat Beowulf’tan Virginia Woolf’a kadar çeşitli yazı biçimlerinin sergilendiği içsel bir nitelik ya da nitelikler kümesi olmaktan çok, insanların kendilerini yazıya göre konumlama biçimleri olarak düşünülebilir… Edebiyatın özü falan yoktur. Her türlü metin şiirsel olarak yararcı olmayan bir tavırla da okunabilir. Bir tren tarifesine bir trenin kaçta kalktığını öğrenmek için değil de, modern yaşamın hızı ve karmaşıklığı üzerine genel düşünceler geliştirmek için göz atarsan onu edebiyat olarak okuduğum söylenebilir”.
                Edebiyat disiplininde her yazardan öğrenilecek çok şey vardır.
Madde 319: Yahudiliğin mistik akımlarından olan Kabalacılık, İslam mistisizmini de etkilemiştir (örneğin Hurufiliği). Kabala ve Hurufilikte Tanrı’nın kendisini dışarlıklı kıldığına inanılır. Tanrı’nın dışlaştırılması bir oluşum barındırır ve bunu 32 dairesel (sefirot) aşamayla gerçekleştirildiği savlanır. Bunları çözmek için harfler ve sayıların gizemi öne çıkar ve Tanrı harf ve sayıları kullanmasına vakıf olanlara ayan olacağı söylenir. Zira o tanrı harf ve sayıların arasında saklıdır…
Madde 320: Umberto Eco’nun “Foucault Sarkacı” romanının payandası Kabalacılığa dayanır. Eco, çağdaş yazarlar arasında sayı ve harf mistisizmini edebiyata taşıranların başında gelir. Foucault Sarkacı’nın bölümlerine Sefirot demiştir. Bu eser büyüsellik ve bilimi iç içe karmış bir anlatı kurgusuyla kotarılmıştır.
Devam edecek!
Ayhan KAVAK
2 Nolu T Tipi Hapishanesi C-20
Tarsus/MERSİN
 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...