Hanımeli

Veli Bayrak kullanıcısının resmi
Bir gün bana, “Bir kitap çalışmam var göz atabilir misin?” dediğinde önce duraksadım. Çünkü o kadar çok kitap çalışması var ki etrafta insan zaman ayırıp ayıramayacağını bilemediği için söz de veremiyor. Ama doğrusu içime doğmuş olmalı “Tabii ki, seve seve.” dedim sevgili Esma Temur Ekinci'ye. İyi ki de demişim.

 
Ve ilk okuduğum şiirlerden biriydi “Gidin” başlıklı kısa şiiri:
 
Kitap arasın da gizledik en sevdiğimiz çiçekleri
Veremedik
Pamuk şekerlerinden bir ikramlık
Gözbebeklerinizde akıyor işçilik
Toplanın gidin
 
Nazım Hikmet, “Ben kendi payıma bir iki iyice şiir yazdımsa, bunların tümünün içeriğini önceden iyice pişirdim.” demiş. Ben, şair Esma Temur Ekinci’nin dosyasını ilk okumaya başladığımda bu söz geldi aklıma. Dosyanın bütününde bu pişmişliği, hayata, sevdaya, aşka, aileye, doğaya, yarına ve umuda dair olan bu dizeleri okudukça konuşmayı bırakıp susmayı yeğledim. Tıpkı İskoç asıllı yazar Thomas Cariyle’nin şiire ilişkin, “Şiir, konuşma ile susmayı bir araya getirmektir.” demesi gibi. Ben susmayı yeğleyip okumayı seçtim:
 
Bırakın gerçekleri yıllansın
Yumuşacık yalanlar altında
Doğrular yaşasın

Bir söyleşide demiştim, “Erkek egemen bir dünyada insan bütün iş kollarında olduğu gibi şiirde de kadın şairleri arıyor.” diye. Öyle ya kadın genelde kaşına, gözüne, saçına, bakışına, salınışına şiir yazılan biridir! Ne haddine şiir yazmak! Oysa buna bir isyandı sanki Esma Temur Ekinci'nin dizeleri:
 
Durgun ağrılarımız
Körük gibi soluyor yine
Yine yaralarımız taşar koynumuzdan
Ağır ağır
 
Kuşluk vakti onardığımız
Hakikatimiz
Ne güzel de uyar
Sakıncalı sokulur
Ağır ağır
 
Rızalık bekler
Bir tebessüm sayıklar
Çiğ
Yavan
Acılar döllenir
Usulünce esilir
Ağır ağır 

Kaldı ki o kadar güzel isimler var ki kadın şairlerden bu uğurda iz bırakan. Tıpkı, “Bir gün birileri öte geçelerden, ıslık çalar yanıt veririz.” diyen Gülten Akın gibi. Tıpkı, “Destina” isimli şiirinde “Dün gece sen uyurken, yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana, işte bu yüzden, sırf bu yüzden, yeni bir isim verdim sana, Destina.” diyen Lale Müldür gibi. Tıpkı Nilgün Marmara, Birhan Keskin ve “Çiçekli şiirler yazmak istiyorum.” isimli şiirinde, “Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım. Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi. Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor. Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.” diyen Didem Madak gibi. Tıpkı bir zamanlar Evrensel Gazetesinde aynı sayfada birlikte yazılar yazdığım ve “Başkalarının eskilerini giyenlerin şarkısı.” isimli şiirinde “Paramın yettiği bu tezgâhta, satılan eskileriniz, ellerim değdikçe soluk alıyor, eskiyen siz misiniz?” diyen özlem ve saygıyla andığım Sennur Sezer gibi. Ahh Sennur abla. Onu kaybettiğimiz de Evrensel Gazetesi sevenlerinden birer cümleyle onu anlatmasını istemişti. Şöyle yazmıştım:

“Evrensel Gazetesinde köşe yazıları yazarken solu en güçlü yazar bendim. Çünkü solumda Sennur Sezer yazıyordu.”

 İşte bunları düşündüm sevgili Esma Temur Ekinci’nin “Hanımeli” ismini verdiği şiir kitabını okurken. Örneğin “Yok-la-ma” isimli şiirinde “Yoklamanızda bir gariplik var bayım, yabancı bakar gözleriniz” dizeleri geldi. Örneğin “Çat Kapı” isimli şiirinde “Yaptığını beğendin mi. Çat kapı gelinir mi. Adını duyduğum yerde. Dolaşır elim ayağım. Ekmeğim suyum nerde” dizeleri geldi. Örneğin umuda dair yazdığı “Her şey yarına kalacak” isimli şiirinde “Her şey yarına kalacak. Bak şu pencere aralığına. Bak şu boy verene. Tüneyen gözlerimize. İyi bak” diye yazdığı dizeleri geldi. Ve elbette kitabın kapağına da taşıdığı, “Beni böyle bilin. Çokta güvenmeyin!” isimli şiiri geldi:

Beni böyle bilin
Çokta güvenmeyin
Elmanın kurtlusunu severim
Kargacık burgacık
Sebzeleri seçerim
Dalgınlıktan değil
Kuşun kanadı yaralı olanını
Gagası çatlayanı
Kedinin kuyruksuzunu
Köpeğin açını
Ağacın yaşlısını
Çiçeğin kuru tohumunu
Ağır bir zorunluluk bu
Sanırım
İnsanı da böyle severim
Beni böyle bilin
Çokta güvenmeyin

Kitap Dorlion Yayınlarından çıktı ve toplam 99 şiirden oluşuyor. Tıpkı Gülten Akın gibi Esma Temur Ekinci’de Yozgat doğumlu. Yozgat Çekerek'li. İlk başlarda “Memleketimin plaka numarası olsun, kitaba toplam 66 şiir koymak istiyorum.” demişti. Ama öylesine güzel ve yabana atılmayacak şiirler vardı ki el yazmasında, baskı öncesi bir konuşmamızda, “Gel şu güzelim şiirlere kıyma. Biz 99 şiir koyalım ve nasılsa tersten bakıldığında o rakam yine 66 okunur!” dedim.

Öyle de oldu.

Esma Temur Ekinci'nin "Hanımeli" ismini verdiği kitabına bir de “Önce insan sonra hanımeli” başlığında bir önsöz yazdım. Son olarak oradan bir cümle ile bitireyim yazıyı:

“Esma Temur Ekinci’nin şiir kitabı, bizi özlemlerimizle, sevdiklerimizle, kendimizle buluşturup, eksik ve kanayan yanlarımıza merhem olmaya çalışıyor. Ve bugünden yarına, yarından geleceğe bir mektup misali dizelere dökülüyor. Tıpkı 'Bağışla' şiirinde olduğu gibi.”

“..Bu sana ilk mektubum
Hadsiz satırlarım yüksünür
Sözlerimi bağışla
Senden habersiz senin için
Hanımeli kuruttum
Ellerimi bağışla..”
 
Ben Esma Temur Ekinci'nin şiirleriye birlikte edebiyatımızın şu sancılı döneminde önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Eminim "Hanımeli" günün birinde bütün şiir severlerin yüreğine dokunacaktır. 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...