Efsane Amigo

Yüksel Kurtul kullanıcısının resmi
Sabah temizliğini bitirmiş, elimde çay bardağı gelen işçilere “Hoş geldiniz kuntalar,” diye takılıyordum. Özge her zamanki gibi neşeli tavrıyla, bir roman şarkısı mırıldandı, elini şaklattıktan sonra: “Yüksel abim günaydın!” diye bağırdı. Bir yandan “raga raga” deyip neşeyle göbek atıyordu.

Hızlı adamlarla mutfağa doğru koşan Saliha’nın arkasından: “Çayı demledim, aceleye gerek yok!” desem de homurdana homurdana gözden kayboldu.
Ön tarafta içeriye giren pazarlamacılar yeni pas pas yaptığım tik ağacından kapı girişindeki trotuarın üzerinden yürüyüp içeriye girdiklerini görünce bağırdım:
“Görmüyor musunuz, daha yeni paspas yaptım?” Kimse beni takmadı veya duymadılar. Kendi kendime “Ulan şimdi patron gelir ‘pas pas yapılmadı mı daha?’ diye sorar, üzerine bir de fırça atar mı bu pazarlamacılar yüzünden,” diye söyleniyordum. Bir yandan “Ne biçim insanlar var, hiç kimse bir şeye dikkat etmiyor,” diye kendimle konuşurken “Günaydın Baba!” dedi Kaan. “Şampiyon Göz Göz Göztepe! Ben demedim mi Baba biz şampiyonuz!” diye kulak tırmalayıcı bir sesle bağırmaya başlayınca, “Ulan başlayacağım Göztepe’ne de sana da zaten yeni pas pas yaptığım yerleri kirlettiler. Kafamı bozma tüm hıncımı senden çıkartırım şimdi!” deyince Kaan’ın yüzü birden düştü, sevinci kursağında kaldı desem yeridir. Pas pas kovası elimde az önce basılan yerleri tekrar silmeye çalışıyordum ki, bir an Kaan’ın yüzü gözümün önüne geldi. ‘Çocuğun kalbini kırdım galiba,’ diye düşündüm.
“Patron gelsin depoyu bir dolaşsın, ondan sonra Kaan’ın gönlünü alırım,” deyip temizliği bitirmeye çalışıyordum. Hâlbuki ben Kaan’a kaç kere laf söyledim ama o hiçbir zaman dargınlık yapmadı. Ortalığı toparlayıp yanına gittim. “Ne oldu len, bana mı?” dedim. Ortalığı yatıştırmaya, yaptığım ufak tefek şakalarla gönlünü almaya çalışıyordum. Ama bir türlü yüzündeki o üzüntüyü yok edemedim. Arada yanına uğrayıp takılıyordum ama sabahki o üzüntülü hali devam ediyordu hâlâ. Akşama kadar da suratı beş karış yerdeydi. İş çıkışı yanına vardım. “Ulan oğlum bilmiyor musun beni, sana şaka yaptığımı anlamadın mı, hâlâ surat yapıp duruyorsun?” dedim.” Sabah temizlik yapmışım, tam işi bitirdim derken adamları trotuarda görünce, sinirlendim, sen de o araya denk geldin, onun için sana biraz ağır laf söyledim. Bana mı kızdın yoksa başka bir şey mi var?” diye sorunca birden gözleri doldu. “Hop hop ne oluyor?” derken, o, katıla katıla ağlamaya başladı. Bir yandan da “Baba ya biliyor musun Göztepe şampiyon oldu?” diyordu.
“Tamam işte şampiyonsunuz, bunda ağlanacak ne var, neşeyle oynaman lazım kardeşim, oynaman lazım,” diye moral vermeye çalışıyordum. Baktım gözünün yaşı dinmiyor, arka taraftaki dolaptan bir şişe su getirdim, uzattım.
“Al, iç,” dedim. Ayrıca yüzüne serptim, biraz sakinledi ama hıçkırığı devam ediyordu.
“Oğlum ne oldu sana böyle?” diye tekrar sormaya başladım.
“Baba benim babam Göztepe’nin amigosuydu. Ona ‘Efsane Amigo Arnavut İsmet’ derlerdi. Babam ‘bir, iki, üç!” diye bağırdığında bütün stat ‘Göz Göz Göztepe!’ seslerinden yıkılırdı. Ne zaman Göztepe galip gelse evin önüne gelir ıslık çalardı. Ben sevinçle koşarak yanına giderdim. Beni bakkala götürür ne istersem alırdı.” derken yine gözleri dolmaya başladı. “Ağlama!” diyemedim. Benim de içim fenalaşmaya başlamıştı. Yanından uzaklaşmak istedim. Yapamadım. “En çok neye üzülüyorum biliyor musun, Baba?” dedi “Göztepe Spor Kulübü babama bir tören bile yapmadı! En çok da bu zoruma gidiyor.”
 Gözünün yaşını elinin tersiyle silerek yanımdan uzaklaştı. İşçiler de evlerine gittikten sonra internete girdim. 1970-1980 yılları arasında Göztepe’nin unutulmaz Amigosu “Efsane Amigo Arnavut İsmet” yazıyordu.
O gece “Göz Göz Göztepe!” ve “bir, iki, üç!” sesleriyle uykuya daldım.
  Efsane Amigo Arnavut İsmet'in anısına.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...