Vahşetin Alternatifi var elbette![*]

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi
“Bir yerimiz varsa bu dünyada

Her şey insanca olmalı
Sevmek de
Yaşamak da
Ölmek de.”[1]
 
Fikret Başkaya, ‘Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto’sunda[2] yeni bir dünya iddiasını dillendiriyor; perspektif(ler) sunuyor; sürdürülemez kapitalizmin yarattığı yıkım tablosundan çıkmanın imkânlarını tartışıyor.
Kapitalist modernitenin artık insan(lık)a önerip, sunabileceği hiçbir şey kalmamışken; meta uygarlığı olarak kapitalizmi, onun çelişkilerini, oluşturduğu ihtiyaçlar hiyerarşisini ve doğa-toplum dengesinde ortaya çıkardığı kırılmaları tartışan yapıt, enerji sorunu, iklim krizi gibi yakıcı meselelere de değinip; kapitalist üretim, tüketim ve yaşam tarzının, doğa-toplum dengesini nasıl bozuğunu sergiliyor.
Kolay mı? Sürdürülemez kapitalizmin kontrolündeki teknoloji artık bir yok etme aracına dönüş(türül)müştür; “Kapitalizm dâhilinde ‘teknolojik ilerleme’ çözümün anahtarı değil, sorunun kendisi haline geldi. Artık teknoloji bir yıkım, yok etme ve kirletme aracına dönüşmüş durumda. Onun için şu teknolojiye tapınma aymazlığından, teknoloji fetişizminden kurtulmak gerekiyor,” vurgusuyla soruyor Fikre Hoca:
“Nasıl bir ihtiyaçlar hiyerarşisine tabiyiz? İleri teknoloji toplumsal ve bireysel olarak bizi ne kadar ilerletti? Geçerli üretim, tüketim yaşam tarzı, doğa-toplum metabolizmasını nasıl bozdu? Tarım ve gıda dünyasını kimler rehin aldı? Enerji sorunu ve iklim krizi insanlığı nereye götürüyor? Bir yıkım ve katliam aracı olarak otomobiller, hayatımızı nasıl kuşattı? Başka Bir alternatif mümkün mü?”
Soru(n)lar karşısında “Manifesto bir iddia ve perspektiftir” vurgusuyla, “birlikte düşünme” daveti niteliğindeki, “Neden böyle oldu ve nasıl başka türlü olabilir?” sorularını soran çalışmasıyla, “nasıl üretmeli, nasıl tüketmeli, nasıl yaşamalı?” soru(n)larına sosyalist yanıtlar sunuyor.
Bu yanıtlara muhtacız. Çünkü iktisada giriş kitaplarındaki “ihtiyaçlar sonsuzdur” saptamasını tekzip edip, “bu dünyanın kaynakları sınırsız değil!” vurgusuyla gündelik hayatımıza dokunan; içinde yaşa(tıl)dığımız sistemle birlikte kişisel tercihlerimizi de sorgulamamıza yardımcı olan bir manifesto bu.
Gerçekten de “büyüme”, “kalkınma”, “ilerleme” konularında bir kez daha düşünmek “olmazsa olmaz”ken, hatırlamalıyız: Bugündeki kapitalist hâlde üretim, tüketim, yaşam tarzı sürdürülebilir değil; bu sürecin, bir yıkımla, ekolojik felaketle yüz yüze kalması riskiyle yüklü… Çünkü kapitalizmin kâr hırsı, insanî-sosyal ve ekolojik sonuçları dikkate almaz; şeyler insanı yönetir hâle gelir.
“Uygarlık Krizi”yle alt üst edilen, “daha fazla kâr için tüketim” çılgınlığı içinde debelendiğimiz -yaklaşık her 7 kişiden birinin araç sahibi olduğu- bu “otomobil medeniyeti” için artık otomobil, sadece otomobil değildir…
Araç üretimi ile kullanımındaki artışın refah değil de ekolojik bir yıkım göstergesine dönüştüğü; bir otomobilin, üretim sürecinde kendisinin 20 katı hammadde kullanılmasını gerektirdiği ve doğaya büyük zarar verip çevre tahribatına yol açtığı unutulmamalıdır.
Yalanı ve ikiyüzlülüğü teşhir ederek, sürdürülemez kapitalizmin geleceği(mizi) riske atmakla kalmayıp, bizleri geleceksizleştirdiğinin altını çizen Fikret Hoca, verili sistemin (vahşetin mi deseydik?) insan(lığ)a sunabileceği hiçbir şey olmadığının altını defalarca çiziyor.
Bu düzlemde yabancılaşma, çaresizlik üreten, çürüten/ yıkan kapitalizmi, “Aslolan yorumlamak değil değiştirmektir,” kavrayışıyla sorgulayan Onun için “Kapitalizm insanlığın normal hâli değil, bir sapmaydı. Kapitalizm demek, öküzün arabanın arkasına koşulması demektir. Orada araç-amaç tersliği geçerlidir… Sistem çözdüğünden daha çok sorun yaratmadan yol alamıyor.”
“Binmişiz bir alâmete gidiyoruz kıyamete” tümcesiyle ifade edilmesi gereken çivisi çıkmış güzergâh elbette ki tek istikamet değil. Başka bir yol, başka bir istikamet daha var. Hani, meta fetişizmine dayanmayan; yerkürede ne var hepsini metaya dönüştürüp, etiketlemeyen, yabancılaşmanın aşıldığı başka dünya, başka bir hayat daha var.
Özel mülkiyet çılgınlığıyla canavarlaşan sürdürülemez kapitalizm dünyasına 80 ailenin serveti 3.5 milyar insanın gelirine eşitken; ABD’de en zengin yüzde 1’lik kesimi, en fakir yüzde 1’lik kesime göre 15 yıl daha uzun yaşıyor[3] ve ‘Oxfam’ın yayınladığı rapora göre, dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin serveti geri kalan yüzde 99’un toplamına denk düşüyor![4]
Söz konusu tablo Robin Sharma’nın, “Hâlâ açlıktan ölenler varsa dünyada, aslında ölen insanlar değil, insanlıktır”; Stefan Zweig’ın, “Birileri ekmek bulamıyorsa, herhâlde ötekilerin fazla tıkındığı içindir,” notunu düştüğü hâlken; B-20 İstihdam Görev Gücü Koordinatör Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç dahi, “Sosyal açıdan sürdürülemez bir ortamda yaşanıldığı”nın altını çizerek, “Bu eşitsizliğe, vicdan sızlatan tabloya karşı kayıtsız kaldığımız takdirde başkaları başka şekilde bunu ele alacak ve bu tür sosyal patlamaların çok daha fazlasını görme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız,”[5] demek zorunda kalıyor!
Mevcut durumda, geçerli kapitalist paradigma sürdürülebilir olmayıp, çoktan iflas etmiştir; daha çok tüketim için yalanlarla örülmüş dünya, kaçınılmaz olarak, tüketim sarmalında yabancılaş(tırıl)an insan(lık)ı üretmektedir.
Barbarlığın eşiğinde değil, artık içinde olan insan(lık)ın kurtuluşu, eşitlikçi-özgürlük eksenli yaratıcı bir ütopyanın somutuyla, yani komünist toplum yaratma perspektifiyle bugüne müdahale etmekle; emekçilerin yaratıcı ütopya etrafında kenetlenmeleriyle; devrimci politik örgütlenme modeliyle mümkün.
“Radikal bir yenilenmeye ihtiyaç var” diyen Fikret Hoca, yapıtının 241’inci sayfasında “yeni bir örgüt modeli keşfetmek gerektiği”ni vurguluyor; yapıtının son bölümündeyse, yeni bir uygarlık için çözüm önerilerini sunup, “müşterekler” (komün ve kolektif mülkiyet) temelli yeni bir demokrasinin olanaklarını tartışmaya açıyor.
Bu güzergâhta işe tüketimi reddetmekle başlamanın gerekliliğini ifade eden Fikret Başkaya, manifestosunu şu sözlerle noktalıyor:
“Güce ‘meydan okumak’ bizim irademizi aşan bir şey değil. Umutluyuz zira çoğunluğuz ve her geçen gün ‘şeylerin bilincine varanların’ sayısı artıyor ve artmaya da devam edecek.”
Okuyun bu kitabı mutlaka…
 
17 Mayıs 2016 18:02:38, Ankara.
SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER
 
N O T L A R
[*] Arasöz, Haziran 2016…
[1] Edip Cansever.
[2] Fikret Başkaya, Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto (Nasıl Üretmeli? Nasıl Tüketmeli, Nasıl Yaşamalı?), Yordam Kitap, 2016, 256 sayfa.
[3] Kapitalizm Öldürür: Zenginler Yoksullardan 15 Yıl Fazla Yaşıyor”, 12 Nisan 2016… http://ilerihaber.org/icerik/yordam-kitap-nisan-ayi-kitaplarini-duyurdu-...
[4] Abdullah Aysu, “Davosçular Kaybedecek”, Gündem, 22 Ocak 2016, s.4.
[5] Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç: Kapitalizm Daha Adaletli Bir Sisteme Dönüşmeli”, Zaman, 11 Ocak 2016, s.7.
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...