Alevi Örgütlenmesinin Önündeki Esas Engeller

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Alevilerin bir kesimi Aleviliği Marksist felsefeyle aynı olduğunu ileri sürerken, diğer kesim İslam Şiiliği olarak görmekte. Üçüncü bir anlayış ise, Kemalist yapıyla uygunluğunu düşünmeleri, nasıl bir felsefi karmaşada olduklarını gösteren somut kanıttır. Üstelik her üç anlayış içerisinde Alevilik kabul görmediği halde felsefi, siyasal açıdan kendi başının çaresine bakacak iradeyi gösterecek yetenekten, henüz çok uzak durumdadır.

 
Alevilikte Pirliğin ne olduğunu, Aleviliğin hangi kültürden nasıl şekillendiğini tarihsel kaynaklarıyla, bir önceki makalede vermiştik. Bu hafta siyasi inançsal, tarihsel, felsefi açıdan, Alevi örgütlenmesinin önündeki engelleri inceledik.
 
Örgütlenmede hedefe ulaşamayan siyasi, inançsal oluşumlar, iç yapılarındaki felsefi, kültürel, siyasi karmaşaların, tamamen dıştan kaynaklandığı düşüncesiyle çözüm aramaları, başarısızlıklarındaki en büyük nedendir. Bunlardan öne çıkanlarsa, öze uymayan karmaşık felsefi teori, öz savunmadan uzak, taklitçi ideolojik politikalar olarak sayabiliriz. İç çelişkilerini minimalize edemeyen düşünceler, hiçbir zaman gerçek başarı elde edemezler.
 
Temel yapılardaki örgütlenmeler mutlaka gerçek felsefi teoriye dayanmalıdır. Ana felsefeye dayanmadan, birçok şeyi harmanlayarak örgütlenmek ya önemsiz konularda ya da basit şeylere hitap eden durumlara mahsustur. Düşüncelerin anası Metafizik ve Materyalizme dayanmadan, hiçbir anlayış doğru örgütlenemez. Alevilik üçüncü bir felsefe olmadığına göre, örgütlenmesini bu iki felsefeden birine dayandırmak zorunda. Metafiziğe uzak olduğu ifade edilirken, Materyalizme eğreti durması her zaman karmaşaları büyütmüştür. Bu yüzden Aleviler siyasal ve inançsal açıdan net bir perspektif sunamamıştır topluma. Siyasal ve inançsal örgütlenmelerin temeli bu şekildeyken, şu hataya da düşülmemesi önem taşıyor.
 
İnsan yaşamının devam ettiği her alanda örgütlenme biçimleri, birbirine yakın oldukça fazla benzerlikler taşır. Bu benzerlikleri felsefi olarak birbirinden somut ayrıştırmaya tabi tutmadan, oda bizdendir mantığıyla hareket edilmesi, sapla samanı birbirine karıştırmaktır ki, bu başından itibaren başarısızlık demektir. İşte Alevilik gibi bazı siyasal, kültürel anlayışların en büyük hatalarından birisi, kendi temel felsefi yapılarını netleştirmeden rastgele örgütlenme yapmalarıdır. Alevilik doğa ve hümanizmi yücelten paganist, metafizik felsefi kültür ağırlıklı iken, Marksizm ve solculukla aynı görülmesi, felsefi açıdan bilinmezliğe düşmektir. Alevilik bir inanç felsefesi olarak solu ve bilimi benimsemesi, aynı felsefeden olduğu anlamına gelmediği gibi aynı olması da gerekmiyor. Dünyanın her yerinde farklı düşünce ve yapıların birlikte hareket edip yaşamaları demokratik, hukuksal, insani çerçevelerde mümkündür. Bunun dışındaki birlik ve benzeşmeler, her türlü olumsuzluğu barındırır.
 
Diyalektik Tarihsel Materyalist Felsefenin Temel İlkelerinde olduğu gibi canlı cansız birbirinden farklı, varlık ya da kültürleri zıtların birliği ilkesiyle sentezlemek mutlaka birisinin, diğerinden pasif ya da karşıtını ekilemeyecek özelliklere sahip olmasına bağlıdır. Alevilik doğacı paganist inanç yapısıyla, tek tanrılı dinler gibi katı kuralları olmasa dahi, materyalist hiç değildir. Zıtların birliği ilkesiyle Aleviliği, materyalizmle sentezlemeye çalıştığımızda, Alevilik inançsal ibadet yapısından vazgeçmek zorundadır. Bunu göze alamayan Alevilik, asla materyalizmle sentezlenemez. Marksist olmakla, inançlı hümanist, demokratlık birbirinden tamamen farklıdır. Bazı demokratik anlayışlar metafizik felsefenin içinden çıkarken, materyalist felsefeden de liberal, ulusalcı sağ anlayışların çıktığı unutulmamalı. Bilimsel temel felsefi metodolojiye dayanmadan, köy derneği, meslek, sanat, spor, tarikat, hobi, turizm gezileri düzenleyen oluşumlar gibi örgütlenemez Alevilik. 
 
Alevilerin bir kesimi Aleviliği Marksist felsefeyle aynı olduğunu ileri sürerken, diğer kesim İslam Şiiliği olarak görmekte. Üçüncü bir anlayış ise, Kemalist yapıyla uygunluğunu düşünmeleri, nasıl bir felsefi karmaşada olduklarını gösteren somut kanıttır. Üstelik her üç anlayış içerisinde Alevilik kabul görmediği halde felsefi, siyasal açıdan kendi başının çaresine bakacak iradeyi gösterecek yetenekten, henüz çok uzak durumda. Alevilikte dahil tüm inanç ve düşüncelerin oluşum tarihi, kronoloji ve metodolojisi kısaca şu şekilde gerçekleşmiştir.
 
Tüm dinsel inançlar ve siyasi kültürlerin felsefi inanç temeli, M.Ö. en az 30 binlerdeki Poloteist, Animist, Totem, Anatanrıça ve Kral Tanrı kültürlerdeki paganizmle biçim almıştır. Bu yapılar yaklaşık M.Ö.8. yüzyıldan itibaren, birbirleri içerisinden ayrışarak, Dualist ve Monoteist felsefe şeklinde yeni inanç ve yaşam anlayışı oluşturdular. Tamda bu noktada Aleviler, Aleviliğin Dualizm içinde mi, yoksa Monoteizm de mi yer aldığını netleştirmedikçe bocalamaya devam edeceklerdir. İfade edilen dönemde Materyalizm henüz ortaya çıkmadığı gibi Marksist düşünce 1600’lerde ancak var olmaya başladı.
 
Tarihsel bu gelişmelerin ardından, Materyalist bilimsel felsefe Helenistik Çağ’da ancak ortaya çıkabildi. Ve Orta Çağ’ın sonu, Yeni Çağın başlarından itibarense, Marksizm’le en üst aşamasına ulaşıp, 1848’lerde net bir şekil aldı. Marksizm her türlü felsefi siyasal, politik, askeri örgütlenmesini sürdürdüğü halde, dünyanın hiçbir yerinde kalıcı başarı elde edemedi. Sol siyasal felsefelerde böyle bir gerçeklik varken, Alevilik ilkel komünal inanç yapısıyla ne geçmişte ne de modern yaşamda kalıcı bir varlık gösterememiştir. Bu yüzden Alevilerin büyük çoğunluğu, sola hep eğreti bakmaktalar.
 
Hangi çağda olunursa olunsun kültürel bir topluluk, öncelikle ya kendi düşüncesine göre icat ettiği teorik felsefenin politikasıyla örgütlenmelidir. Ya da temel felsefelerden birisinin alt kolu olarak gerçekleştirir.  Ana felsefede net bir ayrım yapmadan, kendisine yakın gördüğü veya uygun olduğunu düşündüğü her şeyi benimseyip sahiplenmek, bilgi ve felsefi belirsizliktir. Solun felsefi, politik örgütlenmesinden Aleviliğe baktığımızda, Alevilik hümanizm, doğaya platonik aşkla bağlı, temennilerle doğa elementlerini yücelterek ibadet eden bir anlayıştadır. Sol ya da Marksizm’de soyut, ibadetsel ve temennilere dayanan bir anlayış, kesinlikle söz konusu değil. Aleviliğin felsefi, siyasal politik örgütlenmesindeki kafa karışıklığını, şu noktalarla daha da netleştirebiliriz.
 
1-Aleviliğin tarihsel olarak somut şekilde hangi toplum, inanç felsefesi ve imparatorluk tarafından, nasıl yaşatıldığının netleştirilmemesi.
 
2-Alevilik bir inanç olarak siyasal, politik örgütlenmesini sol içerisinde yaparken, çoğu konuda sol ilkelerle ters düştüğü halde, bundan kurtulma gibi bir düşüncesinin olmaması. Esasında sola yakın olmasının nedeni egemen yapıların, Aleviliği sürekli baskı ve katliama maruz bırakmasının yarattığı psikolojidir. Bu yüzden her Alevi solu bilinçli olarak tercih etmiş değil.
 
3-Alevilikteki doğa sevgisi, hümanizm, Hızır, hak, yalvarış, temenni ve gülbaglarla, yüceltilen ibadetsel soyut örgütlenmenin, materyalist ve Marksizm’le uyuşmadığını Alevilerin çoğu anlamış değil, anlayanlarda açığa vurma cesaretini gösteremiyor.
 
4-Alevilik inançsal varoluş felsefesindeki hümanist, doğacı, ilkel komünal eşitlikçi söylem ve ifadeleri, modern insana her zaman ütopya gelmiştir. Üstelik Marksizm’in komünist felsefesi dahi, günümüz insan gerçekliğinde ütopik kalıyor. Bunları netleştirmeyen Alevilik, her alanda bocalamaya devam eder.
 
5-İnsan doğasında sürekli aktif olan egoist güdülerden maddiyat, kariyer, lüks, moda, sınırsızlık ve yarışçı duygular, inanç ve siyasal felsefi düşünceleri anormal şekilde yozlaştırmıştır. Bu yozlaşmanın Aleviliğe ve Alevilere etkisi bilimsel ölçülerde tartışılmadıkça, Alevilik hiçbir yapı içerisinde gerçek bir yer edinemez.
 
Özetlenen karmaşalardan somut felsefi ve siyasal bir çıkış yapılmadan, Alevilerin klasik örgütlenmelerle birleşeceğini düşünmek havanda su dövmektir. En az 1500 yıldır kayda değer bir örgütlenme ve birliğin oluşmaması, ileri sürdüğümüz düşünceyi kanıtlamaktadır. Aleviler tüm kültürel yapılarını sorgulayıp, temel felsefi anlayışla yeniden var olmadıkları sürece, mevcut anlayışla ne gerçek örgütlenme ne de birlik olmaları asla söz konusu değildir.
 
Kaynaklar:
Alaeddin Şenel- Siyasal Düşünceler Tarihi- Bilim ve Sanat Yay.
Nietzsche Friderich –  Böyle Buyurdu Zerdüşt
J.M. Roberts- Avrupa Tarihi- İnkılap Yay.
William H. Mc Neill- Dünya Tarihi- İmge Yay.
Nişanyan. Türkçe Etimolojik Sözlük.
Türk Dil Kurumu (TDK) İnternet sayfası.
Ali Şeriatı- Dinler Tarihi, Seçkin Yay.
İ. Zeki Eyüpoğlu- Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi, Seçkin Yay.
İhsan D. Dağlı- Orta Doğu’da İslam ve Siyaset, Boyut Yay.
Kitabı Mukaddes Şirketi, Orhan Matbaacılık
E. Hamdi Yazır- kuran-ı Kerim ve Yüce İlmi Hali. Huzur Yay.
Felicien Challleye- Dinler Tarihi, Varlık Yay.
Yazar Nuri Öztürk- İslamı Anlamaya Doğru, Yeni Boyut Yay.
Faik Bulut- Alisiz Alevilik, Doruk Yay.
Mircea Eliade- Şamanizm, İmge Yay.
Turan Dursun- Kuran Ansiklopedisi 8 Cilt. Kaynak Yay.
Ethem Xemgin- Aleviliğin Kökenindeki Ahuramazda ve Zerdüşt Öğretisi, Berfin Yay.
Musa Şanak- Mezopotamya’da Dinlerin Doğuşu, Aram Yay.
Mircea Eliade-Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi 3 Cilt, Kabalcı Yay.
Cemal Zöngür- Din ve Felsefe Açısından Kızılbaşlık- Ozan Yay.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...