Alevilere Katliamdan Sonra Bile Ayrımcılık

Erdal Yıldırım kullanıcısının resmi
Soma’daki kömür ocağı katliamında yüzlerce madencinin yaşamını yitirmesiyle, iktidarın bugüne kadar olduğu gibi iş yaşamında komprador patronlardan,egemenlerden yana tavır koyduğu, ezilenlere karşı ayrımcı, sömürücü politikalara prim verdiği bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır.

12 yıldan beri iktidarda olan gerici, faşist AKP hükümeti sadece işçilere, ezilenlere karşı değil, diğer tüm farklı kimliklere, yani Alevilere,Kürtlere, Ermenilere, Süryanilere, Rumlara karşı ayrımcılık politikalarını fütursuzca uyguluyor. Bu politikalar özellikle de Alevi toplumu üzerinde yoğunlaşıyor. Devlet denilen mekanizmada Alevilerin Vali, Müsteşar ve Emniyet Müdürü olması mümkün değil. Aleviler aynı zamanda günlük hayatın her aşamasında da, istihdamda, iletişimde,eğitimde, sağlıkta, orduda, devlet kademelerinde zaten sistematik bir ayrımcılığa tabi tutuluyor.  
 
Geçmişten bugüne, yüzlerce yıldan beri Alevi Kızılbaşlara karşı Selçuklu ve Osmanlılarda uygulanan,ötekileştirici aşağılayıcı iftira ve karalamalar, asimilasyoncu politika ve uygulamalarla soykırımlara varan katliamlar cumhuriyet döneminde de aralıksız olarak evam etti, ediyor. Aleviler, bu ülkede sadece Koçgiri’de, Dersim’de, Maraş’ta,Çorum, Sivas, Gazi ve Madımak örneklerinde olduğu gibi fiziki saldırı ve katliamlarla karşı karşıya kalmadılar. Aleviler aynı zamanda devleti elinde bulunduran ve çıkış noktası “Güneş Dil Teorisi” olan “tek dil, tek millet, tek din” anlayışındaki faşist ve şövenist hükümetlerin uygulamaları sonucunda sosyal alanlarda, ekonomik ve politik alanlarda da ayrımcılığa ve psikolojik,sosyolojik saldırılara uğratıldılar.  
 
Daha ibret verici olanı ise, Soma katliamında onca yaşanan acıya karşın AKP iktidarının Alevilere karşı sürdürdüğü düşmanca bakış açısının aynı şekilde sürüyor olmasıdır.
 
Soma katliamı bize bir kez daha gösteriyor ki, bu ülkede hükümetler de değişse, hükümeti kuranlar da değişse asimilasyoncu, ayrımcı zihniyet asla değişmiyor..Ve onlarca yıldan beri süregelen Alevi, Kızılbaş, Kürt, Ermeni, Süryani, Rum düşmanlığı,sözde ‘Açılımlar’, sözde ‘Barış Süreçleri’ bahaneleriyle süslense de, farklı boyut ve şekillere sokulmaya çalışılsa da ağırlaşarak devam ediyor. Cumhuriyet rejiminin tüm süreçlerinde tartışmasız Alevileri ötekileştiren faşist, gerici,asimilasyoncu ve düşmanca anlayış, özellikle AKP hükümeti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve zihniyetindeki hem merkezi, hem de yerel yönetici arkadaşları tarafından zirveye çıktı..
 
Soma kömür ocaklarında çalışanlar ve Soma ile çevre il ve ilçelerde çalışan kişiler,bu ocaklarda işe girebilmek için AKP’li olmak gerektiğini, ya da AKP’li kurumlarda tanıdık bulmak zorunda olunduğunun altını çiziyorlar. Yani çok ağır koşullarda bile olsa oralarda işe alınırken yine de ayrımcılığa tabi tutuluyor,eşit yurttaş olarak görülmüyor Aleviler.
 
Katliam sonrası Soma ve çevre yerleşim yerleriyle Soma köylerine, madencilerin acıları paylaşmaya giden kimi Alevi örgüt yöneticileri ve sivil toplum kuruluşları,demokratik kitle örgütleri yöneticileri ve medya sayesinde, çevre yerleşim yerlerinde oturan “Tahtacı Alevilerinin” bazılarının bir şekilde bu ocaklarda çalıştıklarını da öğreniyoruz. Soma ilçesindeki kömür madeninde yaşanan katliamda resmi verilere göre 302 vatandaş yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenler değişik yerleşim yerlerinde ikamet ediyorlar. Bu yerleşim yerleri içinde Soma ve Kınık ilçesine bağlı birkaç Alevi köyü de var. Yaşamını yitirenler arasında özellikle Elmadere ve Arpaeskili Alevi vatandaşlar da bulunuyor.
 
Sorunda tam olarak burada başlıyor. Merkezi ve yerel yöneticiler cenazelerin defnedilmesinden sonra çeşitli evlere ve köylere taziye ziyaretleri gerçekleştiriyorlar. Ancak ne merkezi hükümetin yetkililerinden, ne yerel yöneticilerden bugüne kadar bir tek kişi bile bu Alevi köylerini ve Alevi vatandaşların evlerine uğrayıp taziye ziyaretinde bulunmuyor. 
 
Yani normal günlük yaşamda, yani hayatın her alanında uygulanan asimilasyon ve ayrımcılık politikaları, yaşam yitirildikten sonra da tüm çıplaklığıyla orta yerde duruyor.
 
Bu nedenlerledir ki, Cemevine “cümbüşevi” diyen, Madımak Otelini Utanç Müzesi yapmak yerine, “anı evi” yapıp, katillerin ismini başa yazan, bir diğer Alevi katili Yavuz Selim’in adını 3.Boğaz Köprüsüne veren, Aleviliği asimile etmek için “cami-cemevi” projesinde israr eden, Eşit Yurttaşlık taleplerimize kulaklarını tıkayan, baş sorumlu olduğu Soma katliamında Hak’ka yürüyen Alevilerin yakınlarına taziyede bulunmaktan bile kaçınan bu gerici, faşist AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın harami saltanatı yerle bir edilmelidir . 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...