STELYO
Henüz daha yirmili yaşlarımızın ilk yıllarında idik. Yalnız birbirimize değil, İstanbul’a da aşıktık. Hayallerimizin en güzel yerinde birlikte oturacağımız küçük bir ev vardı. Mavi panjurlu falan da olması gerekmiyordu bu evin. Kıyıya yanaşmış balıkçıdan balık, köşedeki manavdan marul, eskiciden birkaç parça eski ev eşyası, bir soba, bir masa, bir-iki sandalye, kitaplarımız, bir yatak ve ikimiz…