Güzelleme
Pat diye damdan düşer gibi düşmelisin aklıma
Sokağıma uzanmış bir bahar dalı gibi
Bugün cumartesiymiş de yarın pazarmış gibi
Londra da güneşli bir güne uyanmışız gibi
Kan susmuş da memleketime barış gelmiş gibi gelmelisin
Pat diye damdan düşer gibi düşmelisin aklıma
Sokağıma uzanmış bir bahar dalı gibi
Bugün cumartesiymiş de yarın pazarmış gibi
Londra da güneşli bir güne uyanmışız gibi
Kan susmuş da memleketime barış gelmiş gibi gelmelisin
Bizim mahallede Maraşlı olduğunu bildiğimiz kendi halinde, yalnız yaşayan, sessiz sakin, kimseye bir zararı olmayan, şöyle orta yaşın üstünde, bizim dedenin deyişiyle "bedeni burda ama aklı Binboğalardaki kırklara karışmış," nerden baksan altmışlarında görünen bir ağbimiz var. Çoğu zaman bizim evin önündeki parkın köşesine gelir, saatlerce oturur. Akan trafiği, gelip geçen insanları seyreder. Ruh haline göre takılır. Bazen bakarsın bir bira içer. Bazen bir şarap, bazen çay.
Okan Eroğlu'nun Korku Oteli hali hazırda sürüp giden yaşamın bir yönünden bir temsilidir adeta. Dünyaya musallat edilmiş kendini güvende hissedememe ve her an birileri tarafından yerinden yurdundan edilme kaygısı on iki hikâyenin atmosferinde canlı bir şekilde mevcuttur.
Yazar Mustafa Gökçek 1953 Gaziantep doğumlu. İzmir’de yaşamaktadır.
Çok yönlüdür; yazar, şair, oyun yazarı, tiyatro eğitmeni ve yönetmeni.
Facedeki paylaşımlarıma yaptığı beğenileri sonucu tanıştık. Son romanı Hüzün Gölü’nü imzalayıp gönderdi bana. Sağ olsun, var olsun…
Ekim 2016. Panama Yayınları’ndan çıkmış, 408 sayfalı bir roman. Yazar Kadriye Selçuk Bergama doğumlu. Baba tarafı Bulgar göçmeni, anne tarafı ise Kozakdağlı Alevi Yörüklerindendir.
Beraberinde köhne bir yalnızlıktan dem vurarak.
Bir süre boğuştu yastık ve yorganıyla. Sonra oflayarak kalktı yataktan, ışığı yaktı. Odanın içindeki florans lamba gözlerinden çok ruhunu rahatsız etti.
I.1) SİYASİ DURUM(UMUZ)
I.2) SOMUT VERİLERİN ANLATTIĞI
I.2.1) DÖNÜŞÜM/ DÖNÜŞTÜRME VERİLERİ
I.2.2) BASKI(LAR), YASAK(LAR) VE DEVLET TERÖRÜ
I.3) TOPLUMSAL İKLİM(İMİZ)
II. AYRIM: “ANAYASA”, BAŞKANLIK, REFERANDUM!
II.1) ANAYASA ÖNERİLERİ!
II.2) BAŞKANLIK DAYATMASININ MAHİYETİ
II.3) REFERANDUM ZORLAMASI
tümceler yönleri onun
sözcükler yıldızları.”[2]
“Dil”, Farsça “yürek/ veya gönül” demekken; “Dil, yüreğin kapısıdır,” kanısındaki biri olarak anadili (ile dil ve Kürtçe) konusunda daha önce yazıp,[3] öneminin altını defalarca çizmiştim.
Siz bakmayın bir dönemin Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın, anadili konusunda, “Allah’ın ayeti” olduğu vurgusuyla, “Her dil, varlık âleminde bir güzellik, bir zenginliktir,” demesine![4]
Anadili meselesi, bu tür demogojilerdan uzakta, tarihsel (ve güncel) gerçekleriyle ele alınmadır.
bütün tercihlerinin bir özetidir!”[1]
Kimileri için “İflah olmaz komünist, işçi sınıfı ve özgürlük sevdalısı”ydı;[2] kimileri için de, “Ezeli, ebedi ve edebi inatlaşmanın adı”ydı[3] Vedat Türkali…
12 Eylül 1980 yılında Türkiye’de askeri bir darbe oldu. Bu darbenin mimarı generaller, 1980-1988 yılları boyunca Türkiye’nin yönetimini ellerinde tuttu. Bu yıllarda Türkiye genelindeki tüm cezaevlerinde yoğun işkence ve cinayetler yaşandı. Ancak içlerinde üç cezaevi ön plana çıktı; Metris, Mamak ve Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi!