
“Ya gelmezlerse!” korkusu beni perişan etti. Ertesi gün kapı sesine benzer bir ses duydum. Ümitsizdim ama; “Onlardır.” diye kapıya koştum yine de. Normal zamanlarda arabalarının sesini çok uzaklardan duyabiliyordum ama o gün hiç ses duymamıştım. Kapıda anahtarın dönme sesini duydum. Kapıya koştum.
“Aman Allah’ım, Gocabubam karşımdaydı. Yalnızdı ve kapının önünden geçen selden beline kadar ıslanmıştı. Çizmeleri vardı ama sel suları çok yükseldiği için işe yaramamıştı. Beni görür görmez kucağına aldı. Yavaş adımlarla oradan uzaklaştık. Onun kucağında, sel sularının içinden geçerken kendimi tutamadım. İnliyordum...
Çok uzağa park ettiği arabaya doğru gittik. Arabanın kapısını açıp beni ön koltuğun ayaklarını koydukları yere bırakınca Gocanamın ayaklarını fark ettim. Kafamı onun ayaklarının üzerine koydum, eve gelene kadar inledim, inledim, inledim...
“Ağlıyor canım.” dedi Gocanam. “Çok korkmuş, belli. Gelmeyeceğiz zannetmiş herhalde. Dün Allankavağı’na kadar gelip, oradan geri döndüğümüzü nasıl anlatabiliriz ona? Suların izin vermediğini bilemez ki.”
Eve gelince beni küvete koydular, sıcak sularla bir güzel yıkadılar. Önce havluyla kuruladılar, sonra saç kurutma makinesiyle tüylerimi kuruttular. Halının üstüne bir örtü serdiler. Upuzun uzandım, gerindim, açlığımı bile unuttum. Onlar yanımdaydı. Hiçbir şey umurumda olamazdı. O geceyi evlerinde geçirdim. O zaman anladım ki çocukları gibi seviyorlardı beni. Artık ben bu ailenin bir ferdiydim. Onların bensiz yapamayacağı, benimse onlarsız olamayacağım kesindi. O geceden sonra tutkuyla bağlanmıştım onlara.
Münevver Ongun (Dostum Ares)
Yorumlar
Bir yüreğe bu kadar mı doğal
Bir yüreğe bu kadar mı doğal dokunulur. Yaşadıklarınızı bize yaşatıyorsunuz.
Çok duygulandım.
Çok duygulandım.