ON ÇOCUKTUK!
Odama girip çıkan doktor ve hemşirelerden fırsat buldukça okudum. Heyecanlanmak, yaşama tutunmak, ‘ölüm de neyin nesi?‘‘ demenin edebiyatın tatlı yorganına sarılmakla olduğunu bir kez daha öğrendim.
Odama girip çıkan doktor ve hemşirelerden fırsat buldukça okudum. Heyecanlanmak, yaşama tutunmak, ‘ölüm de neyin nesi?‘‘ demenin edebiyatın tatlı yorganına sarılmakla olduğunu bir kez daha öğrendim.
Yazar İzmir’deki çocukluğunu anlatır. On afacan çocukla yaşadıklarını resmeder. Bunu öyle ustaca ve yalın bir dille yapar ki, kendinizi o çocukların arasında bir anda bulursunuz: Kendinizi ya bir incir ağacında, ya herhangi bir bağda, bahçede ya da bir derede yüzerken bulursunuz.
Acı Esintiler öyküsünde, yazar babası tarafından 12 Eylül sonrası kendini unutturmak için askere gönderilir. Öykünün finalini öyle bir bağlar ki; bir anda hüzne boğulursunuz.
Şiir yazar, öykü yazar, roman yazar, makale de…
Mehmet Söğüt, Arıcı İbrahim Gezer ve ailesinin yaşadığı, başından geçen olayları romanlaştırmış. İbrahim Gezer’in “Arıcı” isimli bir belgeseli yapıldı ve birçok Avrupa ülkesinde ödüller kazandı. Sevgili Mehmet kendine bir misyon biçerek, Gezer ailesinin yaşamını, çektiği sıkıntılarını herkesin bilmesini istemiş. Çok da iyi etmiş.
Merhaba Hayat; zevkle okuyacağınız öykü ve anlatılar kitabıdır.
Yalçınkaya’nın yarattığı “Ana karakteri” ona çok büyük anlatım kolaylığı sağlamıştır. Böylece devrimci sol hareketin hastalıklarına ait görüşlerini çok daha rahat ve anlaşılır bir şekilde anlatabilmiştir. Bu tarz anlatım ona tepki çekmeden, hatta gülümseterek en hassas konularda bile rahat eleştiri olanağı sunmuştur. Necmettin’in ve bizim şimdi gördüğümüz, bilince çıkardığımız hatalarımızı analık sezgileriyle o zaman görmüş ve söylemiştir Ana.
Dağ başından dumanın, yiğit başından gümanın eksik olmayacağını söylerler..... Kimilerine göre zeybekler, Anadolu’nun eski halklarının kalıntısı... Kimilerine göre dokuz yüzlü yıllardan itibaren Asya ve Kafkaslar’dan akın akın Anadolu’ya gelen Oğuz Türkmenlerinin Gaziyan koludur. Adlarına 'Gaziyan-ı Rum' da denir. Kimilerine göre Anadolu’da yüzlerce yıl önce kurulan güvenlik örgütü, kimilerine göre de Ege denizinin korsanları, Osmanlıya göre 'demleri heder, vücutları gayr-i münkerdir..."