HERKESE MERHABA/ Saadet Erdoğan

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Ben yıllarca kendime ceza kesmiş gibi iletişim araçlarından uzak durdum. Bunlardan biri de internetti.

Ta ki yurt dışındaki eşim ve kızımla iletişim kurmak için oğlumun sayfasını kullanmaya başladığımdan beri. Şöyle oldu:

Oğlum arkadaşlarıyla paylaştığı şeyleri görmemi istemediğinden bana bir sayfa açma gereği duydu. İşte benim internete girişim böyle oldu. Tabi herkesle paylaştığınız şeylere özel denilirse. Bir şeye daha söyleyeyim, çok arkadaşım olsun istemiyordum. Sadece yakın ve özel kişilerle iletişime geçmek istiyordum. İnternet konusundaki bilgime gelince hemen hemen sıfırdı. Her şey düşündüğüm ve planladığım gibi olmuyordu. Çok kısa bir süre sonra okuduğum bir yazıdan dolayı hiç tanımadığım bir kişiyle arkadaş oldum. Tesadüf bu ya o kişi yazarmış. Daha sonra konuşunca dolaylı yoldan akraba olduğumuzu öğrendim. Ben de kendimce bir şeyler yazmak istediğimden yazdığım yazı beğenildi ve Edebiyatbahcesi adlı bir sitede yayınlandı. Çok tedirgindim ama... Ne var ki, yazım beni hayal kırıklığına uğratmadı. Kendi küçük dünyamdan koca bir dünyaya açılmam ve düşüncelerimi herkesçe paylaşmam beni olağanüstü mutlu etmişti. Bundan dolayı başka yazılar yazıyor ve heyecanla yayınlıyordum. Yazılarım çok geçmeden başka bir sitede yayınlandı. ‘Hayat tesadüfler üstüne mi kurulu’ diye düşünmeden edemiyordum. Yazmaya karar verecek, akabinde bir yazarla tanışacak ve yazılarım okunup yayınlanacaktı. Şaşkındım. ‘Acaba hızlı mı gittim, yazdıklarımı paylaşmayıp bir süre beklesem mi?’ diye düşünmeden edemiyordum. Dediğim gibi evdeki hesap çarşıya uymuyor. Ben farklı düşünürken olay farklı gelişti. Tam her şey düzene girmişti ki, bir kişinin sayfamdaki paylaşımından dolayı her şey altüst oldu. Hani derler ya karda yürüyüp izini belli etmeyeceksin. Bu da öyle biri işte! Neyse bir süre moralim bozulduysa da sonunda tekrar kendimi toparlayıp yazmaya başladım. Öyle çok hırslı değilim, ille de yazılarım yayınlansın diye bir kaygım da yok. Eğer bir şey olacaksa zaten önüne geçemezsiniz. Sel gider kum kalır. Herkes yaptığının bedelini öder. Bazen her şey göründüğü gibi değildir. Madalyonun bir de diğer yüzü var. Bir de kendimle ilgili bir özeleştiride bulunacağım. Tanıştığım kişilere daha ilk etapta "çok iyi" deyip sonraları düş kırıklığına uğruyorum. Bundan sonra daha temkinli davranacağım. Geriye dönüp baktığımda bazen yanlış kararlar verdiğimi düşünüyorum. Yer yer yanlış insanlara güvendiğimi de...

Şimdi daha iyiyim ve kendime güveniyorum. Herkese merhaba buradan...

12. 01. 2015, Paris

Saadet Erdoğan/Çakıl Taşı

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...