
Nereye gidiyoruz... Tehlikenin Farkında mısınız..
Hakimler savcılar avukatlarımızı tutukluyor…
Doktorlar işkence görenlere sağlam raporu veriyor…
Sanatçılar sarayda el pençe divan duruyor…
Üniversitelerde yobaz rektörler, dekanlar bilim yerine hürafe öğretiyor…
Muhalif akademisyenler işten atılıyor, düzmece suçlarla yargılanıyor…
Memleket çöle dönüşüyor, nefes almak zorlaşıyor, sebebi olan sermaye sınıfı alkışlanıyor.
İş cinayetlerinde çocuklar, işçiler, KHK ile ihraç edilen öğretmenler, memurlar hayatını kaybediyor…
Kadına şiddet, taciz ve tecavüz olayları artıyor…
Kapitalist krizin yükü emekçinin sırtına yükleniyor
Hak - hukuk - adalet diyenler hapse atılıyor…
Muhalif Milletvekilleri coplanıyor, tutuklanıyor…
Hapishanelerden gelen feryatlar yürek yakıyor.
Zindan zebanileri tutuklu ve hükümlülere eziyet ediyor.
Açlık grevine giren mahpusların sesleri duyurulmuyor.
Medya tek ses... Sahibinin sesi olmuş zalimin propagandasını yapıyor.
Hayat pahalılığı dayanılmaz boyutlarda, evine ekmek götüremediği, iş bulamadığı için intihar edenler çoğalıyor.
Cennette yer vaadiyle oy isteyen ucube siyasetçiler baş tacı ediliyor.
Dış politikada başarısızlık savaş çığırtkanlığı ile örtülemeye çalışılıyor.
İstisnalar; vicdanının sesini dinleyen sanatçılar, hakimler, savcılar, hekimler, bilim insanları, insan hakları savunucuları ve az sayıda politikacı var elbette.
Şimdi vakit, o istisna insanlara kol kanat germe vakti.
Zira bu barbarlığa dur denmezse yakında ses, söz, mısra, ıslık çalmak ve âşık olmak da ya yasaklanacak ya da vergiye tabi olacaktır.
Adil Okay