Salacalı Hamdi Efendi/ Veli BAYRAK

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Dedesi, eski Osmanlı seyfiyelerinden biri olan Salacalı Hamdi Efendi’nin Habeş cinsi kedisi ölünce soluğu mahallenin muhtarında almış. Salacalı Hamdi Efendi okumuş adam, adliye katipliğinde başlayan memurluk hayatı küçük bir kasabada kaymakamlığa kadar uzanmış. Emekli olunca da zaten ‘Baba ocağı’ deyip Salaca’da bulunan malikânesini onarıp oraya yerleşmiş.

 
Çoluk çocuğu yok Salacalı Hamdi Efendi’nin. Hiç evlenmemiş. Emekli olunca kendisine Habeş cinsi bir kedi alıp onunla yaşamaya başlamış. Ama işte olacak bu ya herkes Salacalı Hamdi Efendi’den kötü haber beklerken kedisi ölmüş. Bir var ki kediyi normal gömmek istememiş Hamdi Efendi. Muhtara da bu yüzden gitmiş.
Kapıda karşılamış onu muhtar. Ne de olsa seçmeni. Bir yudum çay içtikten sonra Hamdi Efendi, “Bizim kedi,” demiş, “sizlere ömür. Bir var ki öylesine gömüp ayrılmak istemiyorum ondan. İmam Efendi’yle bir konuşsan da Salaca Camisinden kaldırsak şunun naaşını.”
Muhtar, Salacalı Hamdi Efendi’den sadece oy değil, maddi manevi destek gören de biri. Şimdi çıkıp “Olmaz” dese ilerisi için büyük yıkım. Çünkü hükümetle olan münasebetlerinde büyük desteğini görüyor. Yok “Baş üstüne” dese olacak şey değil. Hiç kedinin cenazesi camiden kaldırılır mı? Lafı biraz dolaştırdıktan sonra, önce başsağlığı dilemiş, “Allah taksiratını affetsin, oğlum gibi severdim kedinizi.” demiş. Cebinden mendilini çıkartıp gözyaşlarını silmiş. Hamdi Efendi, “Tarçın dişiydi.” Demiş. “Ben de senin oğlanı Tarçın kadar severdim.”
Muhtar, Salacalı Hamdi Efendi’yi kapıdan uğurlarken “Hayır, olmaz,” dememiş. Tam tersine “Mahallenin ileri gelenleriyle bir konuşayım size haber veririm.” deyip öyle göndermiş. Öyle ya tek başına alınacak karar değil ki! Üstelik bir kedinin cenaze namazının kılındığı nerede görülmüş? Peşinden de zaten Fırıncı Sadullah Efendi, Kasap Rüştü Bey ve Emlakçı Hayri Efendi’yi kendi ofisinde toplayıp durumu anlatmış. İlk karşı çıkan Fırıncı Sadullah Efendi olmuş ama muhtar ağzının payını vermiş. “Lan dümbük,” demiş. “Babadan beş kardeşe düşen fırına tek başına çöreklenirken mahkemede şahit olarak kimi gösterdin? Hamdi Efendi olmasa Salaca’nın en büyük fırını senin mi olurdu? De haydi şimdi git bakalım Hamdi Efendi’ye ‘Hiç kedinin cenazesi camiden kalkar mı?’ diye söylen bakalım. Sana kedinin götünü yalatmazsa iyi!”
Sonra Kasap Rüştü Bey karşı çıkacak olmuş, muhtar onun da ağzının payını vermiş. Yakasına yapışmış Kasap Rüştü Efendi’nin “Yirmi metrekarelik dükkânı Salaca’nın en büyük kasap dükkânı yaparken iyiydi.” Demiş. “Koskoca apartmanı altındaki dükkânlarla birlikte satın alırken, kimden düşük faizle para aldın? Haydi bakalım git bana söylediklerinin aynını bir de Hamdi Efendi’ye söyle!”
Sonra Emlakçı Hayri Efendi kabul etmeyecek olmuş. Muhtara “Hiç olacak iş mi?” demiş “Cami imamı itleri kapının önüne koymuyor, kaldı ki musalla taşına yatırsın! Siz ne yaparsanız yapın ben bu işte yokum.” demiş ama muhtar ona da cevabını vermiş. Yirmi tapulu koca arsayı Salacalı Hamdi Efendi’nin sayesinde nasıl tek tapuya dönüştürdüğünden bahsetmiş. Emlakçı Hayri Efendi anasının gözü. Muhtar böyle deyince “O zaman beni bulaştırmayın da siz ne yaparsanız yapın. Bu işi halledin en önde saf tutmazsam şerefsizim!”
Öğlene kadar muhtarın ofisinde konuşup tartıştıktan sonra dördü bir olup İmam Efendi’ye gidip durumu anlatmaya karar vermişler. Giderken yolda muhtar “Bu imamdan hiç ümidim yok.” Demiş. “Aksi adamın teki. Sonra Hamdi Efendi’ye işi bile düşmemiştir. Böylesi bir adama ‘Kedinin cenazesini camiden kaldıralım,’ diye nasıl söyleriz?”
Bu düşüncelerle camiye doğru giderken hoparlörden sela sesi yükselmiş. Sela’da İmam Efendi “Salacalı Hamdi Efendi’nin üvey kızının hakkın rahmetine kavuştuğunu, cenazesinin öğlen namazına müteakip Salaca Mezarlığında defnedileceğini.” söylemiş. Önce muhtar olduğu yerde duraksamış sonra diğerleri. Muhtar, “Lan!” diye bağırmış, “bu Hamdi efendinin üvey kızı vardı da bizim mi haberimiz yoktu?”
Şaşkınlık içerisinde camiye doğru yola koyulmuşlar. Gitmişler ki ne görsünler, İmam Efendi tabutun arkasında, başta Salacalı Hamdi Efendi olmak üzere, belediye reisi, kaymakam, Salaca’nın ileri gelenleri safta cenaze namazı için hazırlanıyorlar. Bunlarda kendilerine zar zor bir yer bulup dalmışlar araya. İmam Efendi cenaze namazını kıldırmış. Cemaate “Hakkınızı helal ediyor musunuz?” diye sormuş, cemaat helal etmiş. İmam Efendi cemaate “Nasıl bilirdiniz?” diye sormuş. Cemaat “İyi bilirdik!” demiş. Sonra da zaten tabutu sırtladıkları gibi Salaca Mezarlığına doğru yola koyulmuşlar.
Bir ara muhtar, İmam Efendi’yi yakalayıp kulağına “Yav Hoca Efendi,” demiş, “Hamdi Efendi’yi yıllardır tanırım. Bir üvey kızının olduğunu bilmiyordum. Nasıl oldu bu iş?”
İmam Efendi bir sağına bakmış bir soluna bakmış. Muhtarın kulağına “Ben de bilmiyordum ama bizim evin son taksitiyle bizim oğlanın düğün törenine denk geldi.” demiş. “Bir de takı merasimi için söz aldım ki Allah’ın izniyle Tarçın kızımızı Hakk’ın rahmetine yolcu etmek boynumuzun borcu.”
// Veli Bayrak //
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...