“ Bayan Kenton, babamı hemen şu anda, ölüm döşeğinde görmeye çıkmadığım için haksız yere suçlamayın beni. Babam işimin başında olmamı isterdi, biliyorum.”
İşi nedir peki? Gümüşleri parlatmak, istendiğinde koşup mahzenden en iyi şarabı çıkarıp konuklara sunmak, herhangi bir aksamaya sebebiyet vermesinler diye hizmetkârları denetlemek…
Darlington malikânesinin baş uşağı Stevens gerçekten de tüm bu işlerle fazlasıyla meşguldür. Malikâne her zaman ağzına kadar mühim konukla doludur. Ama orası zaten hiç boş kalmaz. İkinci Dünya Savaşının yaklaşmakta olduğu zamanlardır. Lord Darlington, Hitler’in kapıya kadar dayanan ayak seslerini işitmiş, devlet adamlarını, Alman Büyükelçisini ve diğer önemli zevatı ağırlamaktadır mütemadiyen. Nasyonel sosyalistlere sempati besler. Amacı ise diplomasi yoluyla Hitler’le uzlaşı sağlayacak bir zemin hazırlamaktır.
Baş uşak Stevens da efendisi Lord Darlington’a bu esnada ve aslında her esnada en mükemmel hizmeti sunmaya çalışan biridir. Adanmıştır, sadıktır, işini “vakar” la yapmanın ötesinde hiçbir şeye zerrece ilgi göstermez. Kâhya Bayan Kenton’la arasındaki ilişkiyi de sadece sıradan bir iş ilişkisi olarak tanımlamakla kalmaz bunu eline geçen her fırsatta kadının kafasına kakar. Öyle ya; kendisi savaştaki bir general, malikânenin düzenini çekip çevirdiği odası ise düpedüz karargâhtır.
Haliyle, odayı adam edebileceğini zanneden Kâhya Bayan Kenton kucağında bir demet çiçek ve kırık bir kalple kapı önünde kalmaya adeta yazgılıdır.
Savaş biter, yıllar yılları kovalar. Bu esnada malikâne de el değiştirmiş ve nihayet yeni Amerikalı patronu Baş Uşak Stevens’ı tatile çıkmaya ikna etmiştir.
İşiyle yatıp işiyle kalkan Stevens gönülsüz de olsa küçük bir seyahate çıkacaktır. Kâhya Bayan Kenton’dan aldığı bir mektup üzerine valizini hazırlar. 20 yıl sonra ilk kez göreceği Bayan Kenton’a da uğramaktır niyeti. Çünkü eski kâhya Benton- 20 yıl önce evlenip Bayan Benn adını almıştır- mektubunda evliliğinin iyi gitmediğinden bahsetmektedir. Bu gerçekten de iyi bir fırsattır. Malikânede çalışan sayısı yetersizdir. Bu vesileyle Stevens, Bayan Benn’e malikânede iş teklifinde bulunacaktır (Af Bay Stevens… Ben sana ne deyim? Hadi öyle olsun!)
İşte roman Baş Uşak Stevens’ın hayatının bu tek seyahatini anlatır…
Okuyun, diyorum…
Okuyun ve kitap bittiğinde( hele ki bir otobüs bekleme bölümü var ki; sırf bu bölüm için bu kitap okunur) hâlâ kederden ölmemişseniz Japonya doğumlu İngiliz yazar Kazuo İsiguro’nun “ Beni Asla Bırakma” sına başlayabilirsiniz
Kazuo İşiguro/ Günden Kalanlar/ İrem Karabaş
Kâhya Bayan Kenton, yukarıda ölmek üzere olan babasının haberini verdiğinde Baş uşak Stevens o anda çok işi olduğunu söyler.
“ O halde Bay Stevens, gözlerini benim kapamama izin verirsiniz.”
“ Sağ olun Bayan Kenton, size çok teşekkür borçluyum.”
Kategori:
Bunları Okudunuz mu?
11/24/2024 - 20:11
Hapishane Edebiyatı
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan
Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...
Konuk Yazarlar
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı.
“Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...