Durdu yüzüne kederli kederli baktı adamın, yaşlı bilge ve devam etti:
"Evet, yeni dünyalar keşfetmek kolay değildir, içinde hüzünler, acılar ve kanayan iklimlerin olacak. Ancak keşfetme duygusu insanın tek yaşama nedenidir, keşfetmek insan için, henüz tarifi yapılmamış tek mutluluk nedenidir."
Adamın kafası karışmıştı, içinden hızlıca trene koşmak geliyordu ancak korkuları vardı. Bilgeye sordu:
"Peki, sen neden yeni dünyaları keşfetmeye gitmiyorsun?" dedi.
Bilge: “Yanılıyorsun evlat” dedi, “ben de bir sabah burada senin gibi tereddütler içinde trenin gitmesini beklerken, içimdeki keşfetme duygusunu dinleyerek atladım trene yarım asır hiç durmaksızın keşfetmelerle geçti ömrüm."
Adam bilgenin sözünü keserek sormaya devam etti:
"Peki, sonuç ne? Bak yine buradasın işte"
"Yok" dedi bilge, "o kadar basit değil. Ben dünyanın bütün coğrafyalarını keşfettim, gezdim, gördüm, buralarda olmayan denizleri, ırmakları, akşamları, gökyüzünü ve burada hiç rastlamadığım yağmurları keşfettim. Sonra anladım ki en büyük ve bitmeyen keşif insanı keşfetmektir, şimdi oturmuş burada sen ve senin gibilerin beklentilerini, korkularını ve duyduğun ilgiyi keşfediyorum. Anladım ki insanı keşfetmek çok daha sonsuzmuş, keşfet keşfet bitmiyor. Bak şimdi gitmek istemiyorsun, bu şimdilik böyle, ancak birazdan beni şaşırtabilir atlarsın trene. Ben senin gitmeyeceğini bilmiş olmanın rahatlığındayken beni şaşırtıp gidebilirsin"
"İyi de" dedi adam, "bende burada oturup insanların iç dünyasını keşfetmek istiyorum, bir yere gitmeden"
Bilge gülümsedi ve "Her geçtiğin yol, her baktığın ırmak, her dağ başı, her farklı ıssızlık seni insana götürür oğul, insan yaşadığı yerden özellikler taşır, sen o yerleri görmeden insanı keşfedemezsin “dedi.
Bilge son sözünü söyledi. Döndü baktı adama. Adam trenin merdivenlerindeydi. El salladı bilge: "Güle güle bayım,” diye seslendi, “ korkma, yüreğin de çok ağrıyacak bu yolculukta ama yolculukları olmayan insanlar, keşkelerinin yaralarıyla daha çok kanarlar"
Anılarımdan...