Edebiyat Bahcesi ağ günlüğü

Başlarsam/ Bektaş Tosun

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Küfür etmem sözcüklerim ilkeli
O Namık Kemalin güzel sözleri
Başlarsam sülalen sıradan geçer
 
Aklımdan çıkmıyor Neyzen hocamız
Hayyam’dan dörtlükler bilir ananız
Can babayı tanır sizin babanız
Başlarsam sarayın kenefe döner*
 
Kazak abdal olsam anan da suç yok
Avrat' ın masumdur kızların kaçık
Daha ne söyleyeyim aklın bir buçuk
Başlarsam geçmişin nasibin alır
 
Usta dili, rehber olur ozana
Hepsi bir vebal verdi bektaşa
Ancak başkan olun şeyim başına
Başladım ustalar rahat uyusun

Sevgiliye son mektup/ Bektaş Tosun

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Bu son mektubum olmasa da
İçimdekini söyleyeyim sana
Kaç bahar geçti bilmem
Kavuşamayan kalmadı hasretine
Bir tek sen kaldın gelmeyen
Bekleyen de ben
Hani o kıllı Hatçe’yi görsen
Hele bir de yamuk Maho’yu
Neredeyse torunları olacak
Hani diktiğimiz elma ağacı var ya
Kaç meyve verdi sayısını unuttum
Yanındaki kaysı ağacı yaşlanıp kurudu
Musalla taşının çağırma zamanı geliyor
Sevdiğin saçlarımı düşün
Yanaklarım buruşmadan
Ellerim titremeye başlamadan
Gözüm feri azalmadan

Nedamet Kafesi

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Arifzade nam yazar belki de hiç aklımıza getirmediğimiz bir noktadan yaklaşıyor çözüme. Evet, kurtuluş için acı çekmek gerekir. Dervişlerin, peygamberlerin çektiği acılar gibi. Yüreği yakıp kavuran bir acı, öyle ki yanıp yanıp küllerinden yeniden doğacak Anka. Kitap genel anlamda üç bölümden oluşuyor ve her bölüm bir rüya ile başlıyor. Rüyaların hepsi aynı, görenler farklı. Aynı rüyayı gören farklı adamların biri sağır, biri dilsiz, biri de sevgisiz.

Kasketin En Çok Yakıştığı İnsana Minnet ve Hayranlıkla/ Temel Demirer

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

“Diyarbakır’ da bir kaya sanki yükselmiş aya”; “İbom, kutup yıldızım, sol yanımın cevahiri”; “Ölüm toplasa da çiçekleri,/ çiçekte tohum biter mi?” dedirtmişti kendine.
“İnsanlık onuru işkenceyi yenecek,” sözünü anımsatması yanında; “Bu çelik aldığı suyu unutmayacak,” demişti ve egemenlerin korkulu rüyası, zayıf karakterlerin hiç sevmediğiydi; tatlı su solcularının, medya maymunlarının hazzetmediğiydi.

Mario Lanza/ Hamza Hasan Balcıoğlu

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Gardiyan Mehmet sıkıştığında gelir benden borç para alırdı. Bir gün kendisine:  
“Çocukları al çarşıya götür ve onlara iki bisiklet al.” dedim. “ Ama sen kenarda dur, çocuklar bisikletleri kendileri seçsinler.”
Cezaevi savcısı da Diyarbakırlı, demokrat biri...  İsteklerimize karşı çıkmıyordu. Gardiyan Mehmet'e:
 “Bir de kasetçalar al.” dedim.
 Bisikletleri almış, kasetçaları da getirdi. Çocuklar bisiklete çok sevinmişlerdi. Ben de kasetçalara.

Kör karanlık hücreye attık, adam saz çalıyor./ H.Hasan Balcıoğlu

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

“Üç yıldır her türlü tutsak haneyi gördüm. Bu elbiseyi giymedim. Bundan ötürü ağır hücre ve işkencelerden geçirildim, ama yine de giymedim.” dedim.
Başgardiyan yüzüme dik dik baktı. Sesini yükseltti birden.
“Sus ulan!” dedim ona.  Aramızdaki küçük bir itişme sonrasında müdürün odasına götürdüler beni.
Müdüre durumu anlattım.
“İstersem bu cezaevinden kaçabilirim.” dedim, “ ancak 7 aylık kesilmiş cezamı yatacağım ve cezaevinin insanlık onurunu kırabilecek hiçbir uygulamasına boyun eğmeyeceğim!”

Turna Türküsü/ Bilge Palaz

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

beyaz bir çarşaf gerilir dağların eteklerine
eser sevdalar çocuk dilleriyle
biz ay topladık gecenin aydınlığında
mızıka edasıyla toplanıp
horon teptik kızların sürmeli gözlerinde
anlaşılmayan bir şeyler vardı ortalık yerde
Yasam tünelleri oluştu ilkelliğin saflığında
ümitli askımızla okşadığımız gökyüzünde
ateşler yakıp savurduğumuz geceye gömdük
sessizliğimizi
sökmesiyle şafağın geceyi sırtlayan gece sefalarıydık
sevdalar kokan
ve bu sevdalar değil midir?
bir ananın yaralı yüzüyle gülümseyen yasama

Göbekli Tepe

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

1996 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nün başkanlığında Alman Arkeolog Harald Hauptmann danışmanlığında başlatılan çalışmalar, başlangıçta sıradan bir arkeoloji çalışmasını andırıyordu! Kazı devam ettikçe, klasik bir arkeoloji araştırmasından beklendiği gibi, ortaya çıkan bulguların soru işaretlerini aydınlatacağı umuluyordu.

Dolunaya Dokunan Kadın/ Cahit Aşıkoğlu

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Yaşamını bir süredir dondurduğunu, yaşadıklarını dinlenmeye bıraktığını, kaç gecedir yaşamla inatlaşarak     uykuya ayak dirediğini hissediyordu. Hâlbuki son günlerde yaşadıklarıyla yüreği yorgundu. Yüreğinin başköşesindeki sırça fanusunda, başına papatyadan bir taç takılı kadını saklıyordu. Ve o kadın bir yaşamdı. Yaşam ise hızla akıp geçiyordu. Bazen cam kırıkları tüm organlarına, en çok da yüreğine batıyordu. Kimse görmüyordu can çekiştiğini. Bugün farklı bir gündü…

Karacadağ'da matem var. Karacadağ yasta! Kadir Büyükkaya

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Arabada dört kişi vardı. Batmak üzere olan güneşi arkalarına almış, Diyarbakır’a doğru yol alıyorlardı. Arabanın sağ ön koltuğunda Mehmede Sexo’nun ilk hanımından olan küçük oğlu Ekrem Karahan oturuyordu. Arabayı, oğlu kadar sevdiği damadı sürüyordu. Eşi ve oğlu Welat arka koltukta oturuyorlardı. Karacadağ’ın zirvesine bir karabulut kümesi oturmuştu. Aşağılara doğru yer yer sis vardı. Yağmur yağıyordu. Yağan yağmur arabada oturanların derin kaygılarına hüzün katıyordu.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
RSS - Edebiyat Bahcesi ağ günlüğü beslemesine abone olun.