Bilemediler İşte
Sonra üzerine kelimelerden iki avuç toprak
Çığlıklardan yeminler serptiler
Yüzünü gökyüzüyle yıkadılar
Bilemediler işte
Bizden susarak gitmedigini
Kalpte kızılca bir nefes
Ve umutta mavi günlere döndüğünü
Bilemediler işte...
Sonra üzerine kelimelerden iki avuç toprak
Çığlıklardan yeminler serptiler
Yüzünü gökyüzüyle yıkadılar
Bilemediler işte
Bizden susarak gitmedigini
Kalpte kızılca bir nefes
Ve umutta mavi günlere döndüğünü
Bilemediler işte...
Ve var mıdır acının yüreği
Her sözünde saçılan kalbim
Kekeme şaşkınlık
Kaskatı bir suskunluk
Sende kalırdı adım
Rüzgarına savrulurken kalbim
Nergis beyazı bir acıyla
Kilitlerken özlem
Üşürken kaç zaman kaç şehire sarıldım
Ne ismim vardı nede ben
Seni sayıklayıp tükenirken
İp ince sokaklardı sesini çevreleyen gelişim. Katmerli tereddütlerin sarmalayan sabırsızlığı... gelsem de gitmezsem diyordum.
Yıldızların ışığına bulaşmış aydın sözcükler, ılık bir buyurganlık dolaşırdı dalgınlığının deltasında. Sen oradaydın, dünyasına uğradığım bütün liriklerin orta yerinde. Ve yine yoktun tarife gelmeyen tanımdın biraz. Bu yüzden ben sana bir vardın bir yoktun desem ve aradığım, bulduğum sonradan yok olandın desem...
şimdi kanıma üşüşür çöller
gökyüzünü heybeme bırak
bana gül suyu türküler
bana nasırlı avuçlardan öğütler
içimde derinleşen acıları öldürerek gel
ört üstüme itimadını dağların
dönülmez kavuşmaları ezberleyiver
uyandır beni uyandır
dili lâl vakitlerin fırtınasındayım
yüzü hiç kırışmamış bir sabahla
elinde telve renkli yalanlardan uzak
sevginle gel