Bir Yanım İsyandı
ve 20 Eylül Nijmegen'de Mikail Arslan ve Kadir Buyukkaya'nin vereceği konserdeki Kitap Standında yerini alacak. Edebiyatbahcesi.net kollektifi olarak Ali Gümüş'e başarılar diliyoruz.
ve 20 Eylül Nijmegen'de Mikail Arslan ve Kadir Buyukkaya'nin vereceği konserdeki Kitap Standında yerini alacak. Edebiyatbahcesi.net kollektifi olarak Ali Gümüş'e başarılar diliyoruz.
Bu roman, İbrahim Gezer ve ailesinin yaşadığı trajedilerden yola çıkılarak yazılmıştır. Tarihler birebir olmayabilir ancak yaşadıklarının yanında bu anlatılanlar bir hiç gibi kalır. Gezer ailesinin yaşadıkları daha önceleri ‘’Arıcı’’ adında bir dokümanter filmle de anlatılmıştı. Film birçok Avrupa ülkesinde ödüller aldı. Ancak onların ve onlar gibilerinin yaşamını kaleme almak da gerekiyordu. Çünkü bu ve benzer yaşam hikayeleri herkesçe bilinmeliydi...
Nurhak Bakışlı Oğul
Hey! Nurhak…
Hey! Kalbimizin, sol tarafı,
Hey kıblemiz
12 Eylül faşizminin baskı, zulüm ve terörünü en yoğun şekilde yaşayan 78 kuşağı; teslim olmamanın, boyun eğmemenin sembolüdür. İşkence odalarında, faşizmin zindanlarında direnişin inanılmaz örneklerini sergilemişlerdir.
"İnsan" yaratılmadan önce "nurdan" ve "semum ateşten" ve birbirlerine yakın ve benzer "doğaüstü" güçlerle donatılmış olan iki ırk yaratılmıştı. Kadim Kureyş lisanında indirilmiş olan Kur'an-ı Kerim'de bu iki grup birlikte anıldığında kendilerine "İnsandan önce yaratılmışlar" manasına gelen "melek" adı ile hitap edilmiştir. Bu kitapta, mümin cinler ile insanların işbirliği içinde iblis ve şürekasına karşı yürüttükleri bir mücadele yüzde doksanı aşkın oranda gerçeklere dayalı olarak anlatılmaktadır.
Bu kitap; üç semavi dinin esaslarına dayalı gerçekleri Ezoterizm ve Şamanizm söylemleri ile uyumlu bir şekilde yorumlayarak fantastik ancak; üç semavi dinde yer alan ayet ve söylemlerle desteklenen olayların yaşandığı bir kurtarma operasyonunu anlatmaktadır.
Bu son mektubum olmasa da
İçimdekini söyleyeyim sana
Kaç bahar geçti bilmem
Kavuşamayan kalmadı hasretine
Bir tek sen kaldın gelmeyen
Bekleyen de ben
Hani o kıllı Hatçe’yi görsen
Hele bir de yamuk Maho’yu
Neredeyse torunları olacak
Hani diktiğimiz elma ağacı var ya
Kaç meyve verdi sayısını unuttum
Yanındaki kaysı ağacı yaşlanıp kurudu
Musalla taşının çağırma zamanı geliyor
Sevdiğin saçlarımı düşün
Yanaklarım buruşmadan
Ellerim titremeye başlamadan
Gözüm feri azalmadan