Rusya ve Ukrayna (NATO) Savaşı Sonrası Dünyanın Alacağı Şekil

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Hiçbir insan ve düşünce sütten çıkmış ak kaşık değildir. Tanrı ya da Tanrılar bile zaaflarla dolu karaktere sahiptir.

 
Siyaset ve düşünceler bu temel gerçekliğe göre teorikleştirilip, buna uygun ahlak kuralı geliştirilmediği sürece, her şey boş ve yalandan ibaret kalmaya devam edecektir.
Ukrayna, Rus Savaşı’ndan sonra artık dünyada hiçbir şey eskisi gibi sürdürülemeyecek. Çünkü dünya yeniden askeri ve ekonomik güç dengelerinin, tam anlamıyla ortaya çıktığı bir gerçekle karşı karşıya. Bu yüzden ekonomik, siyasal, askeri, kültürel ve uluslararası tüm ilişkiler ya biraz daha gerçekçi insani şekilde dizayn edilecek ya da uzun süren çatışmalarla, nükleer silahların kullanılacağı 3. Dünya Savaşı’na doğru yol alacaktır. Nükleer Savaş demek, insanda duygu ve düşüncenin kalmadığı anlamına gelir ki, zaten insanlığın da sonu demektir. Umarız insanlık tamamen düşünce ve ahlaktan yoksun, Amerika gibi bir zır delinin arkasından koşmaz. 
 
Tüm dünyada gelinen nokta, net bir şekilde şunu göstermiştir herkese. Siyasal, askeri, ekonomik güç dengesini örgütleyip gerçekleştirmeden, sloganik boş laflarla emperyalizme karşı olmak, siyasetten bir şey anlamamaktır. Dünyanın en büyük faşist imparatorluğu ABD ve işbirlikçilerine, gerçek darbeyi vuranlara karşıtlık yapılırken ardından barış sever görünmek, siyaseten bitmişliğin dışa vurumudur. İnsanlık hiçbir zaman gerçek barış içerisinde yaşamış değildir. Ne zaman toplumlar ve kıtalar artasında askeri, ekonomik güç dengesi biraz olsun kurulmuşsa, barışın kopyası diyebileceğimiz sükûnetlikten ancak bahsedilmektedir. Zaten gerçek barış, şu anda mevcut insan karakterine tamamen zıt bir ifadedir.
 
Toplumsal, siyasal, teknik herhangi bir konuda istenen sonuca ulaşmanın temeli, bilimin olmazsa olmaz kurallarından neden, sonuç ilişkileri ve kaynakları, (Doneler) net ortaya konularak mümkündür. En ufak bir kaynak gözden kaçırılıp ya da bilerek es geçilmesi durumunda, hiçbir konuda gerçek, doğru sonuca ulaşılamaz.
 
Eski tarihlerde dahil Yeni Çağ’ın modern insan yaşamını ele aldığımızda, dünyanın tüm toplumlarında akıl almayacak savaşlar, hırsızlık, yalan, hile, tecavüz, dolandırıcılık vb. çirkeflikleri sıralamaya zaman ve sayfalar yetmez. Ukrayna üzerinden Rusya ve NATO çatışmasındaki sebep sonuç ilişkisini bilimsel, gerçekçi şekilde masaya yatırmadan, savaş karşıtlığı ve barışçılık insanla alay etmektir. Bu noktada esas sorulması gereken basit soru, NATO kimdir, ne iş yapar, neden vardır, evrensel insan hak ve hukukuna ne zaman nerede uymuştur? Soruları Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın gerçek sebebini, daha net ortaya çıkarıyor.
 
Bilindiği üzere bundan otuz iki yıl önce VARŞOVA ve NATO PAKTI şeklinde dünyaya yön veren, ikili farklı siyasal ve askeri güç dengesi oluşmuştu. Bunu doğuran nedenlerse, Avrupa ve Amerika gibi yayılmacı emperyalistlerin, sözde demokrasi ve modern yaşamı, dünyanın her yerinde inşa etmekti. Bunları gerçekleştirmek için de gitmek istedikleri ülke ve toplumlara, önce ekonomik iş birliği adıyla ağızları sulandırıcı tekliflerle yanaşırlar. Ardından askeri olarak seni her türlü koruyacağım derken ya resmi olarak NATO üyesi yapar ya da gayri resmi kendisine bağımlı olacak şekle getirirler. Diğer taraftan söz konusu ülkede kendilerine karşı olan siyasi, kültürel oluşumları el altından desteklerken, devlete egemen güçlere ise silah, politik destek vermektense en ufak utanç duymazlar. Bunun adını barış, demokrasi koyarak, dünya insanlarının bilincine empoze etmekte uzun yol aldılar. NATO çatısı altında toplanan emperyalist devletlerin, uyguladıkları insanlık dışı tarihsel politikaların özetiyse şu şekildedir.
 
NATO’nun kurucuları Avrupa ve Amerika; en yakın tarih olarak 1945’lerden itibaren Japonya, Çin, Kuzey Kore, Güney Kore, Vietnam, Tayland, Kamboçya, Nepal, Küba, Nikaragua, Şili, Arjantin, Bolivya, Yemen, Mısır, Irak, Libya, Suriye, İran, Afganistan, Türkiye ve daha sayamadığımız onlarca ülkede, savaş, çatışma, kan ve göz yaşını oluklar gibi akıttırdılar. Yine Afrika’nın hemen hemen tümünde aynı politikaları sürdürmekten vazgeçmiş değiller. Emperyalist faşistleri bunlarda kesmedi, 1990’dan itibaren Sırbistan, Saray Bosna, Arnavutluk, Kosova gibi Doğu Avrupa ülkelerindeki anlaşmazlıkları, sürekli kaşıyarak çatıştırıp, kendisine bağımlı duruma getirdiler. Ve bunun raundunu Doğu Avrupa Ülkelerinin çoğunu NATO’ya üye yaparak, kendilerini en büyük güç gösterdiler. Ne var ki tarih, siyaset, kültür ve insanlıktan yoksun art niyetli devlet yönetimleri, söz konusu yalanlara inanıp emperyalistlerin arkasından gitmeyi, büyük bir başarı saydılar. İşte tarih, siyaset, kültür yoksunu Ukrayna Yönetimi ve bunları destekleyenler, NATO tarafından kullanılan son örneklerden birisidir. NATO emperyalistleri bu zamana kadar yaptıklarından tatmin olmayıp, daha ileri gitmelerinin diğer bir nedeniyse, tüm dünyayı sömürmek için Rusya ve Çin’i, bitirmeden mümkün olmuyordu.
 
Rusya ve Çin’in devasa askeri ve ekonomik güç dengesi kurmaları, NATO’ya hem alternatif oldu hem de korkutup sallantıya soktu. Batılı emperyalistler güçlerinin zayıflamasını engellemek için barışçıl politika yerine, başta Rusya’yı zayıflatmakta gördüler. Bunun en kestirme yoluysa Rusya’nın göbeği sayılan Ukrayna’yı, NATO’ya üye yapma adı altında, her türlü silahla donatarak, Rusya’ya saldırıyı planlıyorlardı. Ve böylece Rusya’yı beyninden vuracaklardı. Ancak hesap edemedikleri bir gerçeklik vardı, o da dünya siyasetinde her zaman önemli başarılara sahip Rus halkı ve yönetimi, emperyalistleri gerçek amaçlarına ulaşmadan Ukrayna’ya savaş açarak, NATO’nun çirkin yüzünü bir kez daha deşifre etti.  NATO’nun tüm bu planlarının maşası ve piyonu Volodomir Zelenski ve etrafındakiler, Ukrayna NATO’ya üye olmadığı halde NATO her türlü askeri silah ve mühimmatı buraya yığarken, Ukrayna askerlerini savaşmak için eğitmesi, Rusya’ya savaş ilanı değil de nedir? Dünya ve Türkiye’deki çoğu solcuların bu gerçekleri görmeden, savaş karşıtlığı ve barışçıl slogan atmaları ya kültürsüzlükten ya da siyaseten bitmişliktir.
 
Bizim laf kahramanı sosyalistlerimiz, yüzyıldır emperyalizme karşıtlıkta kimseye söz bırakmazken, emperyalizme bir adım geri attıramadıkları halde aynı şeyleri tekerleme gibi sürdürmeleri, İslam’ın beş şatının nakaratına benziyor. Diğer taraftan Rusya halkı ve Putin’in emperyalistlere karşı kararlı duruşu ve söylediğini uygulaması, dünyadaki solun ne kadar yavan ve yüzeysel olduğunu açığa çıkarırken, ikiyüzlü Avrupa ve Amerika’yı yerinden titretmeyi başarmış durumda. Büyük ihtimalle Rusya’nın Ukrayna’yı silahsızlandırılmasını dünyaya kabul ettirdikten sonra, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, Avrupa Birliği, (AB) Avrupa Ekonomik Topluluğu, (AET) Avrupa İnsan Hakları ve İş birliği Güvenliği, (AHİM) gibi tüm uluslararası düzen ve sistemler, tamamen yeniden şekillenecektir.
 
Rusya ve Çin’in birlikte güç dengesi kurması, Avrupa ve Amerika’nın keyfi şekilde istediğini sorgulayıp yargılamak ya da aklamacı ikiyüzlü emperyalist politikalarının sonu demektir. Bundan sonra ya biraz daha gerçekçi, adaletli olacaklar ya da 3. Dünya Savaşı’na giden yolun taşlarını döşeyerek, kendileriyle birlikte insanlığın yok oluşuna sebep olacaklardır. Dünyada bu gerçekler yaşanırken Türkiye’deki sol, sosyalist ve demokratlar, kendi siyasal, ekonomik, askeri güç, küresel cepheyi oluşturmadıkları sürece, tamamen yok olacaklarını bilmelidirler. Türkiye ve dünya solunun yeniden var olmasının yolu, temel evrensel insan haklarına dayanan demokratik çerçevede, küresel güçlerden birisiyle çeşitli ilişkiler geliştirerek amaçladıkları hedefe asgari düzeyde de olsa ulaşabilirler.
 
Yok işçi sınıfıymış, ezilen halkmış gibi sırf duyguya dayanan gerçeklerden uzak sloganik laflara, artık dünya insanları doymuştur.  Ortaya konulan gerçekler görülmeden, eskisi gibi bağımsızlık lafazanlığıyla siyasal mücadele verileceğine inanmak, tarihsel gerçeklerden uzak, kendi kendini tatminden başka bir anlam taşımıyor. Kaldı ki ulusal devletler dahi, küresel güçlerden birisine sırtını dayanmadan ayakta kalamayacağını bilerek hareket ederken, solun bunları görmemesi düşündürücü değil midir? Taraf olmayanlar bertaraf olur ifadesi unutulmamalı.

Kategori: 

Yorumlar

Aydın Can kullanıcısının resmi

Aydın Can (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Elinize sağlık.Günmüz insanı gerçek barışa neden hazır değil? açarsan sevinirim.saygilar.

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi

Cemal Zöngür tarafından tarihinde gönderildi

Merhaba: Modern insan yazıyı ve birçok bilimi geliştirmesine rağmen, insanın ilk ve gerçek şekilde yaşatmış olduğu Neolitik İlkel Komünal yaşamı, hiçbir zaman modernize ederek yaşatmayı düşünmedi. İkinci önemli nokta; insan her zaman hem kendi iç dünyasında art niyete dayalı bir yarış ve kazanç sağlama peşinde olması hem de bunu toplumsal yaşamda tek varoluş kaynağı görmesidir. Böylece ortak barışçıl anlayış söylemler (Retorik) düzeyinde ütopyada kaldı. Bunlara kapitalizm ve tek tanrılı dinlerin olumsuzlukları da eklendiğinde, kültürel nitelik açısından günümüz insanı gerçek barış kültüründen henüz çok uzaktır. Selamlar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...