SARI KELEBEK

Münevver Ongun kullanıcısının resmi
Sarı Kelebek mini mini çiçeklerin sevgisiyle büyüdü, büyüdü, devleşti... Dev kanatlarının arasına aldı çiçeklerini. Aradan ne kadar zaman geçti kim bilir? Dev kanatlarının arasından mini mini, mavi-sarı benekli binlerce kelebek uçuştu maviliklere doğru. Artık Sarı Kelebek’in mavi benekleri, mavi-sarı benekli kelebeklere karıştı. Son defa koklaştılar.

Dün gece Anadolu’mu gördüm rüyamda. Mavi denizleri her zamankinden daha mavi, ormanları daha yeşildi. Kuşları özgürce uçuyor , çiçekleri bahar rüzgarlarıyla kucaklaşıyordu.Çiçekler diyarının en güzel kelebekleri çiçeklerle yarışırcasına rengarenkti. Bana doğru koşan küçük bir çocuğu gördüm çiçekler diyarında. Gözleri ışıl ışıl, yanakları al aldı.
”Başöğretmen Atatürk’ümü gördüm! Ata’mı gördüm!” diye bağırıyordu. Heyecanlandım, kalbimin atışını duyar gibi oldum.
“Nerede? Nasıl? “ diye sordum.
“Çiçekler diyarına gidin! En güzel mavi benekli sarı kelebek hangisi ise odur.” dedi.
Kelebeklerin en güzeli Sarı Kelebek birden beliriverdi aralarından mavi benekleriyle. Mini mini, renk renk çiçeklerle bütünleşti. Göz alabildiğince uzanan yeşil ovada çiçek sarhoşu oldu. Söyleşti, koklaştı. Özünden onların özüne kan oldu, can oldu.
Artık, ne Sarı Kelebek çiçekten, ne çiçek Sarı Kelebek’ten ayrı düşünülebilirdi. Sarı Kelebek’in çiçekten çiçeğe dansında ayrı bir ahenk, şarkısında ayrı bir coşku hissedilirdi. Dillerinden sevgi nağmeleri düşmedikçe, gönüllerinde bayramlar hiç eksik olmazdı. Yüreklerinin tek vuruşu rüzgarların uğultusuna karışır, diyar diyar dolaşırdı. Tomurcuklar mavi benekli Sarı Kelebek’in dokunuşuyla açıp, sevgi sözcüğünün fısıltılarıyla büyüdü. Sarı Kelebek’in sevgi, barış, kardeşlik dersini verdiği yeşil ova onun sevgi yuvası oldu. Sevgi yuvasında yaşamak, mini mini çiçeklerin özünden özümsemek en doyulmaz tadı verdi ona.
Her yeni doğan günle yeni çiçekler açıyor, Sarı Kelebek aralarında koşuyor, mutluluğuna mutluluk katıyordu.
Sarı Kelebek mini mini çiçeklerin sevgisiyle büyüdü, büyüdü, devleşti... Dev kanatlarının arasına aldı çiçeklerini. Aradan ne kadar zaman geçti kim bilir? Dev kanatlarının arasından mini mini, mavi-sarı benekli binlerce kelebek uçuştu maviliklere doğru. Artık Sarı Kelebek’in mavi benekleri, mavi-sarı benekli kelebeklere karıştı. Son defa koklaştılar.
Sarı Kelebek’in sarısı onların ışığıydı. Kanatlarının sıcaklığı onların aşısıydı. Sarı Kelebek, mutlu gözlerle baktı yeni kelebeklerine. “Mini mini çiçeklerim sizleri bekliyor! Artık uçma zamanı!” diye seslendi. Kulaklarımda çınlıyordu gür sesi. Gür sesiyle uyandım bu rüyadan. “Ben de uçmalıyım.” diyordum. Çünkü acelemiz var! Çünkü yapacak daha çok şeyimiz var!

Evet! Yapacak daha çok şeyimiz var!
Çocukluğumda yetmiş yaşındaki babaannemin Mustafa Kemal sevgisini tanıdım. Kara gözlerinden boncuk boncuk yaşlar dökülür, Mustafa Kemal’im, Mustafa Kemal’im olmasa, biz bu günleri göremeyecektik.” derdi. Kurtuluş Savaşı’nda çektikleri sıkıntıları anlatırken yüreğinin acısını hisseder gibi olurdum. Mustafa Kemal’ini hatırlayınca gözlerindeki mutluluk ışıltılarını fark etmemek imkânsızdı.
Çocuk aklımla , “Savaşların sona ermesi gerektiğini, ,herkesin barış içinde, kendi topraklarında yaşaması gerektiğini Ata’m öğretti tüm dünyaya.” diye düşünürdüm. İçimde o zaman da, şimdi de duyduğum bir ferahlık... Çocukluk anılarım bana mutluluk veriyor. İçinde savaş, zulüm olmayan mutlu anılar! ” Bizim çocuklarımız da aynı mutluluğu gelecek nesillere taşıyabilecekler mi acaba? Cumhuriyet çocukları Cumhuriyet çocuklarını kucaklayabilecekler mi?” diyorum. Soru işaretleri olmaması için görev ve sorumluluklarımı biliyorum. Çünkü ben Başöğretmen Atatürk’ümün mavi-sarı benekli kelebeklerinden biriyim. O’nun çizgisinde, O’nun renklerini taşıyorum.
O renklerde, ancak ve ancak erdemli kişilerin sahip olabileceği Cumhuriyet var!
O renklerde sevgi, barış, kardeşlik var!
O renklerde özgürlük var!
O renklerde bilime, çağdaş eğitime çağrı var!
Biz öğretmenlerin en büyük görevi o renkleri soldurmamak, ilk günkü kadar canlı ve taze tutabilmek. Mavi-sarı benekli kelebeklerin sayılamayacak kadar çoğalıp göklere doğru yükselerek mini mini çiçeklerine ayrıcalıklı olduğumuzu her fırsatta hatırlatmalarını diliyorum.
Ata’mın şu sözlerini ise mavi bulutlara yazıp tüm dünyaya haykırmak istiyorum.
“ Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir.”
Ata’m! İyi ki sen varsın!

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...