Mevsimler Bahane

Ersoy Yıldırım kullanıcısının resmi
Mevsim kış, hava soğuk, bıldırcın gibi sığınmışım kanatlarıma. Bir vakit gözü doymaz bir avcı çıkacak sıcak odasında, bulacak beni sığındığım yuvamda, can telaşı ile uçacam ve bir patlama!

Dağılan kanatlar, ölen ben ve avcının zafer narası tipiye karışıp gidecek. Vakitler en sıcak şarkılarını çalar beklenmeyen anlarda. Tipi, “Vazgeçtim, gidiyorum“ şirinin nakaratlarını tekrarlar. Bir tarafta buharlaşır aşkın nefesi, bir tarafta tutuşur sevişmelerin kuytu köşeleri.

 Dedim ya, mevsim kış, sarılır annenin göğsüne bir bebek. Eşkiyalar basar bir seher vakti köyleri. Kaçan kaçar, kalanlar biçare, vakit satılmış, nakit ödemelerin çarkında. Silahlı bir gemi yanaşıyor kıyılara, kimbilir kimin anasını ağlatacak sonraları. Gemi dediğim köyden büyük, bir namlusu, ‘‘hepinize yeter‘‘ der gibi bakıyor, başında dalgalanan bayrakta, ‘‘Nato‘‘ yazıyor. Sakın yanlış anlamayın, adamlar çiğ köfte partisine katılmaya geldiler, bu akşam yola çıkıp, büyük ihtimalle Lübnan’da, ‘‘Falafal‘‘ yemeye gidecekler.

Kar yağıyor, korkularını gizlemek için hayatın. Kar, karın soğukluğunda titrer. Sarkan buzlarda dünyanın soluk resmi ve bir tarafta hasret yanar. Yanar gönül ağaçları. Kökü toprakta çiçek yanar. Donan her canlının bir bahar özlemi var. ‘‘Yapmayın etmeyin, her canlının yaşama hakkı var‘‘ diyecek vicdan sahiplerini arar şiiri çalınmış çocuklar. Ah bu havalar bu havalar, uzun havalara gebe kalan havalar. En çokta bu havalarda ağlar analar.

Kar yağıyor, kardan da öte bir kar. Göğsümde bir mum alevi, titrek, telaşlı, hangi yana eğilse, öksüz kalmış çocuk misali, tutunmaya çalışır yaşamaya… Başkentte meclis toplanır, sağır olur mevsim, yalanların girdabında. Şehir donar… Umut donar... İnsanlık donar… Geleceğe bir darbe yapılır; Botlar donar… Asker donar… Sivil donar… Perde arkasında şampanya tokuşturulur.

Kar yağıyor, tanelerinde bir yâr hasreti. Düşer tek tek yüreğime, eski anıların annem kokan, aşk kokan, baba ve kardeş kokan hasretim. Kar yağar, kardan da öte bir kar. Bir çocuk doğar ve yine kar yağar. Üşürüm bir çocuğun fidelerinde. Çocuktum ben bir zamanlar. Ve üşürüm, üşümeden de öte. Donar ağzımda süt damlaları. Kırışır memeler. Hangi yana dönsem, annemin yoksul yüzü çarpar kışa, bir umudu daha var, gelecek bahara. Yüzü güler. Annem, kışta bir bahar sunar çocuklarına, kalbi yanar, ben yanarım döşünde.

Yağmur yağıyor, yağmurdan da öte bir yağmur. Kıyamet midir nedir? Gökyüzü yırtılacak gibi bağırıyor. Yere düşen yapraklar, sürünse benim yol üstünde. Üstümden geçer soğuk tanklar, hızının canı cehenneme arabalar.

Gök gürler, yağmur yağar ve bir çocuk doğar, adaletin oruspulaştığı dünyaya. Ve ben üşürüm bir çocuğun duygu ve hayalleriyle. Bir bomba düşer, patlar uzaklarda. Sığırcık kuşu gibi koşturur çocuklar, çığlıkları yağmura karışır, arınır masumiyet, ölür insanlık. Yağar yağmur, ölen ölür. Kalan yitik bir hikâye, umut Kaf Dağı’nda.

Yağmur yağar, ben üşürüm. Üşürüm tüm yolculuklarda. Köprü altında yatan kahramanlık hikâyeleriyle büyüyen çocukların parsellenmiş hayatlarında. Damızlık koyun gibi gerdeğe atılmış kızın patlamaya hazır sessiz duygularında. Üşürüm. Bir türkü parçalar şu dağları, yer yarılır, yüreğini toprakta bırakıp sürgünlere gidenlerin ardında, otobüsün camlarını yalar bir çocuğun türküsü, ‘‘Le le le Lo lo…‘‘ gider, hedefi belli olmayan annesinin ardından.

Kar yağar ve yağmur. Üşürüm, üşümeden de öte. Mevsimler, kar ve yağmur bahane. Üşürüm dostlar, üşümeden de öte. Üşürüm yetim kalmış çocukların anne arayan gözlerinde. Mevsimler bahane, üşürüm insansızlıktan!

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...