Nihilist Kemalizmin Bitişi

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Nihilist felsefi anlayış var olan tüm somut ve soyut olguları hiçlikle yorumlarken, insanın var ettiği üst ve alt ahlaki yaşam gerçekliğini temellendirme gereği duymaz.. Her olaya yararcı us pencereden bakmakla, doğa, insan ve insanın ölçümleme mantığını adeta öldürmektedir.

 
Türkiye'nin içerisine düşmüş olduğu yozlaşmayı herkesin kabul edip, bunun neden sonuç ilişkileri her siyasi çevre tarafından belirlenip acilen çözümler üretilmesi gerekir. Çünkü oluşan ahlak çöküntüsü yakın bir dönemde büyük yıkımlara sebep olacak türdendir.
Artık mızrak çuvala sığmıyor. Devlet ve toplumdaki ahlaksızlıklar ayyuka çıkmış durumda. Buna rağmen devletin askeri ve maddi varlıklarını kendi özel sermayesi gören gerici diktatör zihniyetler, hiçbir şey yokmuş havası yaratarak, son çöküş zilinin çalmasını beklemektedirler.
Örneğin Türkiye'de siyasal, sosyal, ekonomik, sağlık, eğitim, din, kültür ve ahlaki temel yapılarda yozlaşma ve çürümüşlüğün kirletmediği kurum ve birey kalmamış durumda.
Bunun en büyük sorunlusu maddi ve askeri güce tapınan kültürsüz bürokratik Nihilist elit sınıftan başkası değildir. Zamanın ve uluslararası güçlerin kendilerine sunduğu imkanlardan yaralanarak her şeyi çok iyi yönettiklerine inanmaktadırlar. Halbuki bilimsel demokratik eğitim ve kültürden sürekli uzak durulması, ülkenin tüm değerlerini bitirmiştir.
Türkiye'deki kültürsüz nihilist bürokratik elit sınıf kendilerine o kadar güvenmişlerdir ki, emirleri altına girmeyen herkesi cahil, geri, düşman ve hain görüp, taklitçi demokrasicilikle adeta kendilerine sevdalanmışlar.
Biraz hümanizm ve bilimden nasiplenmiş olunsaydı, yaklaşık yüzyıldır yönetilen bir toplumun ufkunda, insanca yaşanacak sistem rahatlıkla inşa edilebilirdi. Türkiye'de tam tersine güç ve yararcılığa (Faydacılık) tapınmacılık, kendine benzetmeye çalıştığı uzuvların bile başlarına çullanacağını akıl edemeyecek kadar kültür yoksunudurlar.
Özeti verilmeye çalışılan yapının Atatürkçü anlayış olduğunu herkes bilmekte. Bu yapıyı temel felsefi metotlarla anlamlandırmak hiçbir şekilde mümkün değildir.
Mevcut yapı, yaşama ve yaşatmaya sadece Nihilist yararcılıktan bakıp, maddi güç ve iktidarcılık her şeyleri olmuştur. Nihilizm ile Kemalizmin bağını şu şekilde somutlaştırabiliriz.
Nihilizm; kısa ve açık ifadeyle hiçlik ya da yokçuluk demektir. Bu felsefi anlayış dünyada var olan tüm olgu ve değerleri yok sayıp, sadece yararcı ve bilimsel usçuluktan bahseder. Buna rağmen yararcı bilimsel usçuluk doğru ve temel bir somutluğa oturmuş değildir.
Evren ve dünyadaki realiteyi, insan aklının ortaya çıkardığı nesnel ve öznellik taşıyan yaşamsal değerleri yok sayan Nihilizm, insanı perspektif ve düşünce yoksunu bırakmakta. Kemalizm de aynı şekilde yönettiği toplumu tamamen düşünce ve perspektiften yoksun bırakıp, yararcı ve şekilcilik en büyük ilkesi olmuştur.
Nihilist felsefi anlayış var olan tüm somut ve soyut olguları hiçlikle yorumlarken, insanın var ettiği üst ve alt ahlaki yaşam gerçekliğini temellendirme gereği duymaz.. Her olaya yararcı us pencereden bakmakla, doğa, insan ve insanın ölçümleme mantığını adeta öldürmektedir.
Öncelik Nihilizm bir düşünce akımı olarak başta varoluşsal (Ontoloji) açıdan kendisini inkar eden bir pozisyona düşmekte. Çünkü doğa ve insan varsa, düşünce vardır; düşünce varsa, maddi ve manevi sorular cevabını aramayı sürdürür. O zaman yaşamsal değerlerin buna bağlı gelişimini görmemezlik, olumsuzluğa tapınmacılık anlamına gelir..
Maddenin fiziksel ve tepkisel enerji geçirgenliği, biyolojik düşünsel insanı var ettiği gibi, diyalektik sürekli değişim, birbirine bağlılık, zıtlık ve birlik ilkesini görmeden dünya ve insanlık asla yorumlanıp tarif edilemez.
Diyalektik bilimsel ilkelerden uzak, sırf yararcı bilimsel usçu yaklaşımla her şeyin özgünlüğünü yok saymak, deontolojik insan aklını öldürmektir. İnsan bilincinin silinmesi ya da dikkate alınmaması, mekanik varlıklar şeklinde her şeyin birbirine karıştığı kaotik bir yaşamdır ki, buna yaşam anlamı bile yüklenemez.
Doğa ve insan unsurunun birçok olumsuzluğuna rağmen, sürekli çeşitlenip değişerek varlığını sürdüren insan bir realiteyken, bunu nihilist tek düzeci düşüncenin olumlaması elbette beklenemez.
Hiçbir şekilde özel yönlendirme olmadan bile, İnsan doğa olgusu ve düşünce yapısı evrendeki varoluşsallığı (Ontolojik) sorgulayarak, etik değerler bütününe ulaşmayı sürdürür. Bu da madde insan, insan siyaset, siyaset ahlak, ahlak iktidar yönetim şeklinde her varlık, zıtlık ve birlik ilkesiyle yaşamda yerini bulur.
Bilinçli veya bilinçsizce Nihilizme takılıp kalmış anlayışlar, doğal olarak kendisini de yok sayar ki, o zaman maddi ve manevi varlıklardan yararcılık beklemekte otomatik olarak anlamsızlaşır. Demek ki doğru felsefi etik değeri olmayan her yaracı ve ussal bakış açısı, hastalıklı ya da mekanikleşmektir.
Bu temel açıklamadan yola çıkarak Kemalizmin Nihilizm bataklığına nasıl ve hangi noktalarda düştüğünü ise şu şekilde açıklayabiliriz.
Her şeyden önce Kemalizm zaten bir düşünce biçimi değildir. Elde etmiş olduğu ya da kendisine tanınan olanakları, içgüdüsel yararcı ve usçu anlayışla, maddi manevi tüm değerleri kullanma yeteneğinden başka bir aksiyona sahip olmamıştır. Özellikle tüketilen bu değerlerse maddi, dil, din, bilim, kültür, sanat ve özgür yaratıcılıktır.
Bir sistem ya da yapı, ilk oluşumundan itibaren her ne kadar temel felsefelerden uzak şekilde var olsa da, ilerleyen süreçte bunu bilimsel felsefeden mutlaka birisine dayandırması gerekirdi. Ancak Kemalizm tam anlamıyla metafizik ve materyalizm olmadığı gibi, her şey görünüp esasında hiçbir şey olmuştur.
Atatürkçülük; temel felsefeleri her zaman reddedip bunun yerine Cumhuriyetçilik, Laiklik, Milliyetçilik, Devletçilik, İnkılapçılık, Halkçılık, İslamcılık ve Modernlik gibi kavramları, bilim dışı yararcı us penceresinden ele almıştır.
Her akla gelen kavram ve yaşam biçimini devşirip, ne zaman ve hangisine ihtiyaç duyarsam onu kullanırımcı basit yaklaşım, teorisiz ve geri zihniyetlerin işidir. Bir toplum uzun yıllar böyle bir karmaşayla asla yönetilemez.
Sahiplenilen ilkelerin hepsi birbirine taban tabana zıttır. Bunlardan zaman ve şartlara göre yararlanabilmek, sadece bilimsel materyalist felsefenin demokratik sentezleme ilkesiyle mümkün olur.
Materyalizm ve metafizik felsefeye karşı olduğunu söyleyip, diğer taraftan devlet ve toplumsal ilke olarak sürekli teokratik anlayışı yüceltmek, bilgisizlikle dahi tarif edilemez. Birbirine zıt ırkçı, dinci, modern, laik ve sosyal yararcılık sağlamak, ancak faşist diktatörlüklerde görülen dayanışmacılıktır.
Bilindiği üzere her felsefenin kendine göre ileri ya da geri bir ahlaki ölçüsü vardır. Bunu bilimsel sentez ve evrensel ahlak değerleriyle buluşturmadan, sırf yararcı ve usçuluğa dayanarak yaşatmak kaos, karmaşa ve faşizm uygulamadan mümkün değildir.
Yararcı Nihilist anlayışı en fazla tetikleyen kavramlarsa milliyetçilik, (Irkçılık) paternalist devletçilik ve dincilik en başta gelir. Çünkü idealist felsefi kavramlar olan bu yapılar, kendisinin farklı düşüncelerle sentezlenmesine ilkesel ve düşünsel olarak her zaman karşıdır.
Böylece olumluluk taşıyan tüm kavramlar işlevsizleşip yok olurken, yerine demokratik düşünce icat edecek bilgi birikim, kültür ve amaçtan uzaklık, sürekli kaos, karmaşa ve çatışmalara neden olmuştur.
Doksan beş yıldır Türkiye'de kaos, karmaşa ve çatışmaların bitmemesinin nedeni bu değil midir? Bunların hepsi Kemalizmin teokratik nihilist ve paternalist yüce devlet anlayışının bir ürünüdür. Özgür birey, serbest düşünme yöntemi, kültür ve renklilikten korkmak, adeta fobiye dönüştürülmüştür.
Bu yüzden Kemalizm Nihilist yapısıyla eskiden var olan idealist değerlerle birlikte, batı modernizmini devşirmeci ve taklitçi şekilde kullanarak bugüne gelmiş olsa da, artık bunları kullanacağı imkan ve olanaklar tamamen bitmiştir.
Çünkü Nihilist anlayışla her şeyci ama hiçbir şey şeklinde kullanılan değerler, idealist sağ ve dinci zihniyet tarafından daha açık, net ve çekincesiz yüceltilmekte.
Bunun farkında olan Kemalizm, idealistler kadar net bir dünya görüşüne sahip olmadıkları için, hiçbir alternatif üretemeyip yok oluşunu beklemektedir. Ve tarihten tamamen silinmesi an meselesi.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...