Portakal Kokulu Zaman

Müslüm Aslan kullanıcısının resmi
Portakal kabuklarını o kızarmış sobanın üstüne bıraktığımızda, loş ve sıcacık odada üzerine okunmuş kutsal bir koku yayılırdı gaz lambalı zamanlarda köy yılbaşılarında.
Gülümsemeler çok duru hiç kirlenmemiş şekilde damla damla düşerdi sıcacık büyüklerimizin derin çizgili sevgilerine. 
 
Sevgi çocuktu
Umut çocuktu
Her şey kendi kalbinde büyümemiş duruyordu, tozlanmadan, çağın köhnemişliğinin keşfetmediği yerde itinalı kendini koruyarak.
Geceler çok uzun ve gündüzler de bize yetmiyordu. Belki oyuncağımız yoktu, oyunlarımız parmak sayısı kadar da değildi.
Ne kadar çok gece
Ne kadar çok gündüz
Ne kadar çok çocuktuk.
Kalabalıklaştıkça her şey yorulduk ve kirlendik.
 
Şehirlerin kıyısına vardıkça köyler ve kelimeler kendine sırt döndükçe biz'liğimizden koparak simsiyah ruhlar sarmaşık gibi tırmandı bedenlerimizde.
 
Ve şarkıları ve sazı ezince en yabani melodiler, tınılar bir başka çığlıklar üredi rengine, yurduna yabani, anlamsız, tarifsiz.
Ne tuhaf, zaman geçtikçe portakal kabuklarının kokusuyla doluşan o karanlık küçük odalara özlemle büyüdük, içimizde kırgınlıklar ve hep dilenen umutları  itinayla toplayarak. Kendimizi başka umutlarla avutarak katık eylediğimiz acılarımızla yolculadık.
Ne tuhaf her şey kalabalıklaştıkça eksildik. Boğazımız düğüm düğüm ağlamaklı anarken hala yüzümüzde eksilmeyen direnen bir çocuk tebessümüyle.
 
Öyle ya zaman hep ardına verdiğimiz idi. Ona yıllarımızı yem ederek ama hiç ulaşmadığımız... Aramızda çok fark vardı o kalpsiz ve yorulmayan. Bizim ise  bir kalbimiz vardı ve düşerken kanattığımız dizlerimiz.
O durmadan tüketirdi severek, isteyerek, hırslanarak acımadan, doymadan. Biz zamanın girdabında tükenmemek için parmaklarımız kanarcasına bir yerlere tutunur, zamanın bizi öğütürken acımamasına lanetler yağdırırdık, portakal kokulu zamanlara ait kalma inadıyla.
Her bir yıl bittiğinde eskimeyen ve bizim biz kalmamızı sağlayan, büyümeyen arkadaşlıklar, yaşlanmayan, gidişlerine inanmadığımız ölüler. Ve hep 'ahlarla, keşkelerle' andığımız talihsizlikleri dökülürdü hayatımızın dalgın bakışlı yapraklarına.
 
Portakal kokulu anlar ile laf dinlemeyen zaman arası ne çok kirli yanlızlıklar ve yorgunluklar, sadık olmayan kelimeler, talan ve işgalci kesilerek kaybedişlere sürüklüyor.
Yıllar geçiyor ve en acısı ellerimizin arasında kayıp giden çok şey bizi seyrederek uzaklaşıyor bizden.
Tekrarlanan talihsizlikler mengenesinde sıkışırken kimlikler, cinsiyetler ve şehirler. Dilekler tuttukça  miadını yitirince temenniler, insan ıssızlığına kalıyor, yalnızlığına iltica ederek.
 
Yeni yıla temenniler adadıkça, portakal kokulu zamanalara kaldığımızdan düşünüyor insan, dilekleri yanlış yönlere mi savuruyoruz  diye.
Ve galiba öyle.
 Umut geçmişte saklı
Yeniyi yeniden beklemenin ve  sadece bir yöne yaslamanın  bedelidir tüm çekilenler.
 
Kederlerin kıyısına savururken bu son demlerde, öyle ahım şahım bir şey dilemiyorum ömrüme savrulan saniyelerden, rüzgarın savurduğu takvim yapraklarına bakarak.
Yeni yılınız kutlu olsun, sararmadan ömrünüzde portakal kokulu zamanlar, talihsizliklere dair zamanın getireceklerine dair güçlü birer savaşçı kalmanız dileğiyle.
Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...